AB, banka birleşmelerine müdahale eden üye devletlere karşı harekete geçiyor

Avrupa Komisyonu, ulusal hükümetlerin banka birleşme ve satın almalarına yönelik müdahalelerini sert biçimde eleştiriyor. Brüksel, finansal entegrasyonu teşvik etmek amacıyla, son günlerde İtalya ve İspanya hükümetlerine yönelik peş peşe iki ayrı uyarı yayımladı. FT'nin haberine göre Komisyon yetkilileri, özellikle bankacılık sektöründeki konsolidasyon çabalarının siyasi nedenlerle engellenmesini hedef alan bu çıkışların, Avrupa'nın ekonomik toparlanma sürecini hızlandırmaya yönelik daha geniş bir stratejinin parçası olduğunu ifade ediyor.
Komisyon kaynaklarına göre, İtalya'nın UniCredit'in Banco BPM'yi yaklaşık 10 milyar avroya satın alma girişimine karşı “altın hisse” yetkisini kullanarak müdahale etmesi, AB birleşme kurallarının doğrudan ihlali olarak değerlendirildi. Brüksel, Giorgia Meloni hükümetine pazartesi günü gönderdiği 55 sayfalık mektupta, Roma’nın müdahalesinin hukuki gerekçelerden yoksun olduğunu vurguladı. Komisyon, İtalyan hükümetine yanıt vermesi için 20 iş günü süre tanıdı.
Özellikle, Roma’nın bu anlaşmanın “kamu güvenliği açısından ciddi bir tehdit oluşturabileceği” yönündeki iddiası Brüksel’de karşılık bulmadı. Mektupta, Komisyon’un, AB içinde kamu güvenliğini tehdit eden herhangi bir bankacılık işlemiyle ilgili bilgiye sahip olmadığı ve İtalyan makamlarının da somut bir gerekçe sunmadığı belirtildi. Buna rağmen İtalya Başbakanlık Ofisi, hükümetin mektuba “işbirlikçi bir ruhla” karşılık vereceğini ve müdahalenin İtalyan mahkemelerince meşru bulunduğunu açıkladı. Roma, ayrıca UniCredit’in Rusya’daki faaliyetlerini sonlandırmasını talep ettiklerini ve bu talebin ulusal güvenlik gerekçelerine dayandığını savunuyor.
Brüksel’in hedefindeki bir diğer ülke ise İspanya. Avrupa Komisyonu, Madrid’e resmi bir bildirim göndererek, BBVA’nın Banco Sabadell’i devralma teklifini üç yıl süreyle bloke eden yasal düzenlemeyi gözden geçirmesini ve bankacılık işlemlerine müdahale yetkisi tanıyan mevzuatları değiştirmesini istedi. Bu çağrılar, özellikle Avrupa’daki finansal yapının parçalı kalması nedeniyle küresel ölçekte rekabet gücünü kaybeden Avrupa bankacılık sektörünün yeniden yapılandırılması gerektiği görüşünün Komisyon nezdinde güç kazandığını gösteriyor.
Avrupa Komisyonu, daha az sayıda ama daha büyük ölçekli bankaların oluşturulmasını, ulusal sınırlara takılmadan faaliyet gösteren "Avrupa şampiyonu" finans kuruluşlarının inşasını hedefliyor. Bu vizyon, geçtiğimiz yıl AB iç pazarının entegrasyonuna ilişkin kapsamlı bir rapor hazırlayan eski İtalya Başbakanı Enrico Letta tarafından da destekleniyor. Letta, Avrupa’nın “ulusal şampiyonlar” yaklaşımını terk ederek, kıta genelinde güçlü ve entegre finansal aktörler yaratması gerektiğini savunuyor. “Bankacılık sektöründe bir Airbus’a ihtiyacımız var” diyen Letta, bu dönüşümün Avrupa ekonomisinin dayanıklılığı açısından kritik önemde olduğunu belirtiyor.
Öte yandan Almanya, henüz Komisyon’un doğrudan hedefi haline gelmiş değil. UniCredit’in Commerzbank’ı satın alma konusunda tam kapsamlı bir teklifte bulunmaması nedeniyle Brüksel, Berlin’e karşı resmi bir süreç başlatmadı. Ancak Alman hükümeti, UniCredit’in Commerzbank’taki payını artırma yönündeki adımlarına karşı çıkıyor. Başbakan Friedrich Merz, birleşmenin finansal sistem açısından ciddi riskler barındırabileceğini ve bu endişeler giderilmeden tutumlarını değiştirmeyeceklerini söyledi. Merz, söz konusu girişimi “dostça olmayan bir yaklaşım” olarak niteledi.
Komisyon’un İtalya ve İspanya’ya yönelik uyarıları, Avrupa finansal sisteminin daha entegre, güçlü ve küresel ölçekte rekabetçi bir yapıya kavuşturulması hedefi doğrultusunda hükümetlerin müdahale alanını daraltma kararlılığının açık bir göstergesi olarak değerlendiriliyor. Ancak bu hedefin hayata geçirilmesinde, üye devletlerin ulusal çıkarlarını önceliklendirme eğilimiyle çatışmaların sürebileceği de görülüyor. Avrupa bankacılık sektörünün geleceği, hem Brüksel’in kararlılığına hem de başkentlerin bu dönüşüme ne kadar uyum sağlayacağına bağlı görünüyor.