FT/Parikh: ABD ekonomisi görünenden daha kırılgan

PAYLAŞ
FT/Parikh: ABD ekonomisi görünenden daha kırılgan

Financial Times yazarı Tej Parikh, son yazısında Amerikan ekonomisinin yüzeydeki olumlu verilerle çelişen, derinleşen bir kırılganlık yaşadığına dikkat çekiyor. Başkan Donald Trump’ın ikinci döneminde gümrük vergilerini artırma planları gündemin merkezine yerleşmişken, istihdam artışı ve borsadaki rekorlar gibi manşet verilerin gerçeği yansıtmadığı uyarısında bulunan Parikh, ABD ekonomisinin temel göstergelerinin “kaynar suda yavaş yavaş pişen kurbağa” metaforuna benzer bir biçimde alarm verdiğini savunuyor.

Parikh'in analizine göre, ilk bakışta güçlü görünen istihdam verileri, daha dikkatli incelendiğinde yapısal zayıflıkları ortaya koyuyor. Haziran ayı tarım dışı istihdam verileri beklentilerin üzerinde gelse de, bu artışın büyük kısmı sağlık, kamu ve eğitim gibi daha az üretken sektörlerde yoğunlaşmış durumda. Parikh’e göre, son beş ayda yaratılan 671.000 istihdamın üçte ikisi bu alanlardan geldi. Ayrıca, Çalışma İstatistikleri Bürosu’nun özel sektör istihdam dağılım endeksinin 50 seviyesinin altına gerilemesi, işe alımlardan daha fazla işten çıkarma yaşandığını ve bunun durgunluk dönemleri dışında nadiren görülen bir tablo olduğunu gösteriyor.

Parikh, BCA Research’ün baş stratejisti Peter Berezin’in analizlerine de geniş yer ayırıyor. Berezin’in çalışmaları, Amerikan iş gücü piyasasının, talepteki mütevazı bir düşüşle bile işsizlik oranında ciddi bir artış yaşanabilecek bir eşiğe geldiğini gösteriyor. Berezin, şirketlerin artık açık pozisyonları dondurmak yerine iş gücünü azaltmaya yöneldiğini, bu da işten çıkarılanların yeni iş bulma süresini uzattığını vurguluyor.

İstihdam verilerinin doğruluğu konusunda da kuşkular bulunuyor. Parikh’in belirttiğine göre, anket yanıt oranlarının düşmesi, özellikle kâr amacı gütmeyen kuruluşlarda istihdamın sistematik biçimde fazla raporlanmasına yol açtı. Yıl boyunca yapılan aşağı yönlü revizyonlar, ilk bakışta olumlu görülen verilerin gerçekte daha zayıf olduğunu ortaya koyuyor.

Konut piyasasına değinen Parikh, Moody’s Analytics Başekonomisti Mark Zandi’nin görüşlerine yer vererek, konut sektörünün yüksek faiz oranlarına en duyarlı alan olduğunu hatırlatıyor. Zandi’ye göre, faiz oranlarının kalıcı biçimde yüksek seyretmesi, bugüne kadar etkisini gecikmeli gösteren bu sektörün ekonomide olumsuz etkiler yaratmasına neden olabilir. Parikh, ilk kez ev sahibi olanların ipotek ödemelerine ayırdığı payın 2006’daki konut balonunu dahi aştığını, satılamayan yeni konut stokunun ise 2009 ortasından bu yana en yüksek seviyeye ulaştığını vurguluyor.

Parikh’in üzerinde durduğu bir diğer başlık da tüketim. Pandemi sonrası büyümeyi destekleyen aylık reel tüketici harcamalarının 2024 yılının sonundan bu yana düşüşte olduğunu aktaran Parikh, düşük gelirli hanelerin ilk etkilenen kesim olduğunu, ancak son aylarda yüksek gelir grubundaki tüketicilerin de temkinli davrandığını belirtiyor. Mark Zandi’ye atıfla, Amerika’da kişisel harcamaların yüzde 60’ından fazlasını gerçekleştiren en zengin yüzde 20’lik kesimin son dönemde harcamalarını yavaşlattığını yazan Parikh, tüketici talebindeki bu düşüşün daha derin bir ekonomik yavaşlamayı tetikleyebileceği uyarısında bulunuyor.

Bu kırılgan görünümün ardında, Parikh’e göre, geçici olarak destekleyici olan ancak tükenmeye başlayan pandemi sonrası tasarruflar da bulunuyor. Pantheon Macroeconomics verilerine atıfta bulunarak, bu fazla tasarrufların artık sona yaklaştığını belirten Parikh, gelir artışlarından büyük ölçüde şirket kârları yoluyla yararlanan yüksek gelir grubunun da bu ortamda tasarruf eğilimini artırdığını aktarıyor.

Parikh, borsadaki iyimserliği ise ekonominin sağlığı açısından yanıltıcı buluyor. S&P 500 endeksinin son dönemdeki yükselişinin, Apple, Microsoft, Nvidia gibi “Muhteşem Yedili” olarak bilinen birkaç teknoloji devinin ağırlığından kaynaklandığını ve bu şirketlerin ABD GSYİH’sindeki paylarının çok üzerinde bir etki yarattığını belirtiyor. Capital Economics'ten Jonas Goltermann’ın görüşlerine yer veren Parikh, bu şirketlerin kazançlarının önemli kısmının ülke dışından geldiğini, bu durumun endeksin reel ekonomiden koptuğuna işaret ettiğini ifade ediyor. Yerel ekonomiye daha duyarlı küçük ölçekli şirket endeksi S&P 600'ün ise Trump’ın ikinci dönemine başlamasından bu yana düşüş gösterdiğini hatırlatıyor.

ABD Başkanı Trump’ın henüz yürürlüğe girmemiş olan gümrük tarifesi planlarının etkisi de Parikh’in analizinin önemli bir boyutunu oluşturuyor. Yale Bütçe Laboratuvarı ve Harvard Business School’un verilerine dayanarak, tarifelerin etkisinin gecikmeli olduğunu ve stoklar tükendikçe fiyat baskısının artacağını vurguluyor. Şirketlerin şimdilik tarifelerden önceki ürün stoklarını kullandığına dikkat çeken Parikh, fiyatların özellikle yaz aylarında daha hızlı artabileceği öngörüsünde bulunuyor.

FT yazarı, Trump’ın ekonomik politikalarının orta vadede daha yıkıcı sonuçlar doğurabileceği uyarısında bulunuyor. Parikh’e göre, Federal Rezerv’in faiz indirimi yapma kapasitesi belirsizlik yüzünden kısıtlanmış durumda. Yönetimin Fed Başkanı Jerome Powell’ı görevden alabileceğine dair çıkan haberlerin, uzun vadeli faiz oranlarını yükseltme riski taşıdığını ifade eden Parikh, Trump’ın yeni mali yasa tasarısının da büyümeye anlamlı bir katkı sunmayacağını belirtiyor.