Borsada yükseliş sürer mi? Yatırımcılara kritik tavsiye!

Derya Yüce
PAYLAŞ
  • Enflasyonda düşüş beklentisi, Merkez Bankası'nın faiz indirim süreci ve yabancı ilgisi Borsa İstanbul'u yukarı taşıdı. Endeks, 26 Ağustos'ta 11 bin 529 puanla rekor kırdı. Bankacılık hisseleri ve Aselsan BIST 100 zirveye taşıyan önemli faktörler oldu.
  • Cnbce.com’a değerlendirmelerde bulunan Ata Yatırım Araştırma Genel Müdür Yardımcısı Cemal Demirtaş, İntegral Yatırım Araştırma Müdürü Seda Yalçınkaya Özer ve Marbaş Menkul Değerler Genel Müdür Yardımcısı Soner Kuru, enflasyonla mücadele, siyasi süreçler ve jeopolitik gelişmelerin endeks üzerinde etkili olmaya devam edeceği görüşünü paylaştı.
  • Uzmanlar, borsada yönün yukarı olduğunu, portföylerde hisse ağırlığını korumak gerektiğine işaret etti. Risklere karşı altın ve dövizde sınırlı pay önerilirken, bankacılık, savunma, gıda perakende ve telekomünikasyon sektörlerinin öne çıkacağına dikkat çekti.
Borsada yükseliş sürer mi? Yatırımcılara kritik tavsiye!

Enflasyondaki düşüşün devam edeceğine dair beklenti ve Merkez Bankası’nın faiz indirim sürecini başlatması Borsa İstanbul’u yukarı taşıdı. Ekonomi programına olan güvenin yeniden inşa edilmesi ve net rezervlerdeki artış da bu yükseliş destekleyen unsurlar arasında yer aldı. BIST 100 endeksi 26 Ağustos’ta 11 bin 529 puanla rekor kırdı. Bankacılık sektörü ve Aselsan hissesi endeksi yukarı taşıyan faktörler oldu. Cnbce.com’a değerlendirmelerde bulunan Ata Yatırım Araştırma Genel Müdür Yardımcısı Cemal Demirtaş, İntegral Yatırım Araştırma Müdürü Seda Yalçınkaya Özer ve Marbaş Menkul Değerler Genel Müdür Yardımcısı Soner Kuru, enflasyonla mücadele, siyasi süreçler ve jeopolitik gelişmelerin endeks üzerinde etkili olmaya devam edeceği görüşünü paylaştı. Borsada yönün yukarı olduğunu ifade eden uzmanlar, portföy dağılımı noktasında yatırımcılara önemli tavsiyelerde bulundu.

“Faiz indirimi ve rezerv artışı borsayı yukarı taşıdı”

Ata Yatırım Araştırma Genel Müdür Yardımcısı Cemal Demirtaş, Mayıs ve Haziran aylarından itibaren enflasyonun düşmeye başlamasının, ekonomi programına olan inancın yeniden inşaa edilmesinin ve yüksek faizle yatırımcıların TL kalmasının sağlanmasıyla birlikte net rezervlerin artmaya başlamasının, Temmuz ayında faiz indiriminin gelmesiyle BIST 100 endeksinin bankaların liderliğinde 11 bin 500 puan seviyelerine yükselmesinde etkili olduğunu belirtti. Önümüzdeki dönemde enflasyonla mücadele ve ekonomi programı, jeopolitik gelişmeler, ABD'nin gümrük tarife uygulamaları ile Çin, AB ticaret dengeleri ve İmamoğlu'nun tutuklanmasıyla başlayan hukuki gelişmeler, terörsüz Türkiye yönünde yürütülen sürecin piyasalar üzerinde etkili olacağına işaret eden Demirtaş, global ve bölgesel süreçlerin her zaman risk içerdiğini vurguladı. "Ağustos ayı itibariyle birlikte yukarı yönlü fiyatlamanın devam etme olasılığını çok daha yüksek görüyoruz" dedi. Yıl sonu itibariyle politika faizinin yüzde 36, enflasyonun yüzde 29.7'ye gerilemesini öngördüklerini ifade eden Demirtaş, faiz indirim sürecinde de ekonomik istikrarının oluşması durumunda ise TL varlıklara ve hisselere olan ilginin yüksek olacağını düşündüklerini söyledi.

Borsada yükseliş sürer mi? Yatırımcılara kritik tavsiye! - Resim : 1

Borsada yabancı yatırımcı payı yükseldi

Borsanın rekor kırdığı 26 Ağustos’ta yüzde 28, bankacılık sektörünün ise yüzde 36 yükseldiğine dikkat çeken Demirtaş, BIST100 endeksinde en büyük etkiyi Aselsan hissesinin, dolayısıyla savunma sektörü endeksinin yaptığını belirtti. "Aselsan hissesi, yılbaşından bu yana yüzde 152, Haziran başından bu yana ise yüzde 43 yükselerek, bankacılık sektörüyle birlikte BIST100 endeksini yukarıya taşıyan hisse senedi olmuştur" diyen Demirtaş, borsanın yılbaşından bu yana yüzde 15 yükseldiğini, Mart ayındaki dalgalanmalarda en sert etkilenen bankacılık sektörü endeksinin ise yüzde 13 artış kaydettiğini söyledi. Yılın 3. çeyreğinde bankacılık, sigortacılık, gıda perakende, telekomünikasyon ve havacılık sektörlerinin kar performansında iyileşme gösterebileceğini ve bu sektörlere ilginin yüksek olabileceğine dikkat çekti. Borsadaki yabancı yatırımcı ağırlığını da değerlendiren Demirtaş, 2007'de yüzde 72 ile en yüksek seviyeye çıkan yabancı oranının 2019'da yüzde 65 seviyelerine geriledikten Haziran 2023'te yüzde 27 seviyelerine gerilediğini, şuanda ise bu oranın yüzde 40,35 seviyelerinde seyrettiğini söyledi. Yabancı yatırımcılar açısından en önemli konunun enflasyon ve ekonomi programının seyri olduğunu, dolayısıyla TL'ye olan güven olduğunu ifade etti. Demirtaş, "Bankacılık sektörü, hem makro trendler açısından hem de likidite açısından yabancı yatırımcıların öncelikli işlem yaptıkları sektör. Savunma sanayi, gıda perakende, telekom, sigorta, havacılık sektörleri de yabancı yatırımcıların radarında olan sektörler olarak sıralanabilir" değerlendirmesinde bulundu. Döviz kurları ve altınla ilgili tahminlerini de paylaşan Demirtaş, enflasyonla mücadele ve ekonomi programının seyrinin TL ve döviz kurları açısından da belirleyici olacağını söyledi. Enflasyonun 2025 yıl sonunda yüzde 29.7, 2026 yılsonunda ise yüzde 21.83'e gerilemesini öngördüklerini belirten Demirtaş, "Bu beklentiler ışığında TCMB politika faizinin mevcut yüzde 43.5 seviyesinden, Eylül'de yüzde 41.5, 2025 sonunda yüzde 36 ve 2026 sonunda yüzde 26.5'e gerilemesini öngörüyoruz" dedi.

“TL varlıklar 2026’ya kadar cazip kalabilir”

Reel faiz nedeniyle TL'nin cazip olmaya devam edeceği ve TL cinsi enstrümanlarda en azından 2026 ortalarına kadar cazip getiriler olmaya devam edeceğini düşündüklerini ifade eden Demirtaş, yatırımcılara tavsiyelerde bulundu. Türkiye'nin gelişmekte olan bir ekonomi olduğunu ve her zaman siyasi ve ekonomik çalkantılara maruz kalabileceğini yatırımcıların gözönünde bulundurması gerektiğinin altını çizen Demirtaş, yatırım portföylerini bu risklere karşı hedge etmek maksadıyla portföylerde yatırımcıların risk profiline göre döviz bulundurabileceğini söyledi. "Yine altın özellikle belirsizlik ortamlarında koruma amaçlı bir yatırım enstrümanı olarak düşünmekte fayda var. Portföylerde döviz ve altının payını görece düşük tutmalarını öneriyoruz" değerlendirmesinde bulundu. Yatırım araçları tercihinde, yatırımcıların risk profili ve dalgalanmalara karşı hassasiyetinin çok önemli olduğunun altını çizen Demirtaş, enflasyon ve faiz indirimlerinin seyrinin, yatırım araçlarının getirileri açısından belirleyici olacağını yineledi. Son dönemde enflasyonun düşeceğine dair inancın arttığına, dolayısıyla da hisse senedi gibi riskli yatırım enstrümanlarına olan ilginin artmaya devam edeceğini belirten Demirtaş, hisse ağırlıklarını ayarlarken, dengeli bir portföy oluşturmanın önemli olduğunu, ilk etapta mali yapısı kuvvetli, ekonomide yavaşlamaya karşı daha dayanıklı şirketlere, özel hikayesi olan pazar payı yüksek olan istikrarlı şirketlere yönelmekte fayda gördüklerini vurguladı. Yabancı yatırımcıların da 2026 ortasına kadar olan süreçte hisseye yönelmeye devam edebileceğini ama her halükarda borç yükü yüksek ve faaliyet karlılığı baskı altında olan şirketlerden uzak durmaya devam edeceğini düşündüklerini belirten Demirtaş, "Sektörel anlamda, bankalar, direkt ya da holding aracılığıyla portföylerde yer alabilir. Havacılık, gıda perakende, telekom, sigorta, gıda ve otomotiv sektöründe faaliyet gösteren şirket hisselerinde seçici olarak bir portföy oluşturmakta fayda var" dedi.

Borsada 13 bin 700 beklentisi

İntegral Yatırım Araştırma Müdürü Seda Yalçınkaya Özer, Borsada 11 bin 250 puan olan direnç seviyesinin kırıldığını ve endeksin TL bazlı rekor kırdığını belirtti. Borsada dolar bazlı grafikte henüz rekorlara ulaşılamadığına dikkat çeken Özer, Merkez Bankası'nın faiz indirimlerine devam edeceği algısının piyasayı güçlü tutmaya devam ettiğini vurguladı. "Borsa endeksinde ekonomideki toparlanma süreci devam ettikçe, enflasyonun dezenflasyon sürecine doğru evrilmeye devam etmesi, yeni risk unsuru oluşmaması ve elbette faiz indirimlerinin gelmesi halinde yeni rekor seviyelerinin gelmesi sürpriz olmayacaktır" diyen Özer, ilerleyen süreçte kritik birkaç gündem olduğunu, ilk olarak piyasaların 15 Eylül'deki CHP davasını takip edeceğini, yeni bir siyasi riskin oluşması halinde endekste kar realizasyonunun tetiklenebileceğini dile getirdi. Diğer bir önemli gelişmenin de ikinci çeyrek bilançoları olduğuna işaret eden Özer, ikinci çeyrek bilançolarının en kötüsünün geride kaldığını gösterdiğini ancak henüz netliğin olmadığını, üçüncü çeyreğin sonuna doğru gelen sektörel verilerin beklentilerin şekillenmesi açısından kıymetli olacağının altını çizdi. "Böylece son 1.5 yıldır seçici olmak gerekli söylemlerimiz yeni hikayesi olan ve geride aklan, defter değerinin altında fiyatlanan şirketlerin zamanıdır söylemine evrilebilir" değerlendirmesinde bulundu. Kısa vadede 11 bin 250 puan seviyesi üzerinde kapanışların devam etmesi halinde Özer, bu yıl için ise 13 bin 700 hedef seviyesinde bir değişikliğe gitmediklerini söyledi. Üçüncü çeyrek bilançolarının daha olumlu finansal sonuçlara işaret etmesi durumunda hedefe doğru hızlıca bir yol kaydedilebileceğini belirten Özer, önemli olan siyasi gelişmelerin bu yolda bir risk teşkil etmemesinin önemli olduğunun altını çizdi. Portföy dağılımı noktasında da yatırımcılara tavsiyelerde bulunan Özer, "Portföy dağılımında hisse ağırlığını yüzde 50 ya da üzerinde koruyabiliriz. yüzde 20 altın, yüzde 10 döviz, yüzde 20 mevduat olarak ilerlenebilir" dedi.

Borsada yükseliş sürer mi? Yatırımcılara kritik tavsiye! - Resim : 2

“Borsada rüzgar tersine döndü”

Marbaş Menkul Değerler Genel Müdür Yardımcısı Soner Kuru, Borsa İstanbul'da Mart ayı ile birlikte yabancı çıkışı nedeniyle endeksin küresel arenada negatif ayrıştığını hatırlattı. Şuan bu durumun tam tersi bir sürecin yaşandığını belirten Kuru, "Jeopolitik gerginliklerin azaldığı, siyasi belirsizliklerin kısa vade için önümüzden kalktığı ve dezenflasyonist sürece girdiğimiz iç dinamikler eşliğinde yabancı ilgisinin yeniden oluştuğu ve aralıksız 8 haftadır alış yönünde pozisyonlar aldığını görmekteyiz" ifadelerini kullandı. Kuru, tüm bunlara ek olarak CDS'de meydana gelen düşüş ve faiz indirim patikasıyla da beraber yılın ikinci yarısında kar marjlarında yukarı yönlü toparlanma beklentisinin yer aldığına işaret etti. Kuru, orta uzun vade için herhangi bir siyasi ya da ekonomik şok olmaması durumunda yılın geri kalanında da borsanın pozitif seyretmesini beklediklerini, negatif ayrışma durumundan uzaklaşıp, endeksin küresele paralel getiri sağlayacağını öngördüklerini söyledi. Yılın başından bu yana en yüksek getiriyi finansal kiralama faktöring-GYO ve holdinglerin sağladığına işaret eden Kuru, "Endeks ağırlığı bakımından baktığımızda ise ön plana çıkan sektörlerin banka-holding ve GYO olduğunu net bir şekilde görmekteyiz" dedi. Yılın geri kalanında ise faiz indirim döngüsüyle birlikte inşaat sektöründe toparlanmanın devamını, sanayi grubunda görece daha yüksek karlılık, ulaştırma sektöründe operasyonel verimliliğin devamı ve 5G ihalesiyle beraber telekomünikasyon sektöründe hareketlenme ile güçlü bir performans beklediklerini, gıda perakende grubunda ve gıda grubunda ise dezenflasyonist etkisiyle beraber sınırlı hareketler beklediklerinin altını çizdi.

Borsada yükseliş sürer mi? Yatırımcılara kritik tavsiye! - Resim : 3

Yatırımcılar bu tavsiyelere dikkat!

"Güncel endeks yükselişinde teknik ve gelecek fiyatlaması ön planda olsa da sanayi gibi zayıf PMI ve henüz toparlanma olmayan verimsiz sektörlerde gelecek fiyatlamasını unutmamakla birlikte şirketlerin operasyonel anlamda faaliyetlerinin takibinin en sağlıklı yöntem olduğunu düşünmekteyiz" ifadelerini kullanan Kuru, Enflasyonist ortamın devamında olunduğu için net kardan ziyade faaliyet karlılığının daha önemli olduğunu, herhangi ek bir şok haber akışının geldiği ve sert satış olması senaryosunda geri çekilmelerde hasar potansiyellerinin daha yüksek olabileceğini belirtti. Bu noktada yatırımcılara tavsiyede bulunan Kuru, yatırım yaparken endeks hareketinden ziyade şirket ve sektör takibinin öneminin dikkate alınması gerektiğini vurguladı. Altın ve için de değerlendirmelerde bulunan Kuru, ons altının 3 bin-3 bin 500 dolar bandında kapatmasını beklediklerini ifade etti. Doların politik bir unsur haline geldiği koşullarda merkez bankalarının altın rezervlerinde alış yönlü seyrinin devamını beklediklerini, altının yükseldikçe değeri artan bir varlık haline geldiğini belirten Kuru, "Kısa vadede baktığımızda hala haber akışlarının etkisinin görece yüksek olduğunu izlerken, olası Rusya-Ukrayna barış anlaşma gibi koşullar halinde altında geri çekilme potansiyeli yüksek" dedi. Dolar kuru için de değerlendirmeler de bulunan Kuru, Merkez Bankası’nın dolar hedefi olmasa da görece kontrollü seyrin devam etmesini ve kurun yılı 42-43 bandında kapatmasını beklediklerini söyledi. “Dezenflasyonist sürecin ve sağlıklı politikaların devamı halinde ise dolarizasyonda kırılmanın kademeli gerçekleşeceğini düşünmekteyiz” dedi. Yatırım araçlarına ilişkin yatırımcılara tavsiyelerde bulundu. Bu dönem para korumaktan ziyade agresif fakat seçici seçimlerin daha mantıklı olduğunu düşündüklerini belirtti. Yüzde 60 yılın ikinci yarısında iyi performans beklenen sektör şirketlerden agresif seçici tercihlerin yüzde 40’ını ise endeks ağırlığı yüksek hisselerden oluşturulması gerektiğini ifade eden Kuru, Bunun sebeplerini ise her şeyin istenildiği gibi gittiği koşulların devamı halinde yabancı ilgisinin devam etmesine bağlamaktayız. Sektörel anlamda ise sanayi grubunda marj toparlanması hikayesiyle beraber ilginin daha fazla olacağını düşünmekteyiz” diye konuştu.