“Batı’yı borçtan ancak bir kriz kurtarabilir”
- Financial Times köşe yazarı Janan Ganesh’e göre, Batı demokrasilerinde mali disiplin artık yalnızca bir krizle mümkün olabilir

Financial Times yazarı Janan Ganesh, kaleme aldığı son köşe yazısında Batılı devletlerin borçlanma sarmalına karşı ancak radikal bir şokun etkili olabileceğini savundu. “Bu benim vatanseverliğime aykırı” ifadesiyle başlayan yazısında Ganesh, özellikle İngiltere'nin mevcut politik yapısı ve siyasi liderliği nedeniyle mali disiplini sağlamada büyük bir kırılganlık taşıdığını ileri sürüyor.
Ganesh’e göre, İşçi Partisi’nin son seçim zaferiyle birlikte parlamentoda elde ettiği ezici çoğunluk, partiye büyük bir hareket alanı tanıyor. Ancak buna rağmen harcamaları kısma yönündeki en ufak girişimlerde dahi hükümetin kamuoyu baskısına hızla boyun eğdiğini belirtiyor. Emeklilik maaşlarına yönelik kısıntıların kamuoyunda sert tepki görse de, hükümetin bu baskıya karşı koyamadığını; aynı eğilimin kamu sektörüne yapılan ücret zamlarında ve çocuk yardımları gibi diğer sosyal destek alanlarında da gözlemlendiğini hatırlatıyor.
Siyasi tarihten örneklerle pozisyonunu pekiştiren Ganesh, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un akaryakıt vergisi artışı ve emeklilik reformları nedeniyle sarı yelekliler hareketiyle karşılaştığını, Almanya’da Gerhard Schröder’in refah devletini sınırlayan reformlarının ise Angela Merkel’in uzun soluklu seçim zaferlerine zemin hazırladığını aktarıyor. İngiltere’de ise Theresa May’in yaşlı bakım masraflarını seçmenin gündemine getirmesi sonrası siyasi gücünü toparlayamadığını anımsatıyor.
Ganesh, Amerika Birleşik Devletleri'ni de bu çerçevede değerlendiriyor. Bir dönem Demokrat Parti’nin mali sıkılığa dair en azından sembolik bir hassasiyet taşıdığını, ancak artık iki büyük partinin de borç konusunu sistemli biçimde görmezden geldiğini vurguluyor. Bu eğilimi, “Washington Mutabakatı” olarak tanımlayan yazar, doların rezerv para statüsüne rağmen mali gevşemenin siyasi bir tabu haline geldiğini savunuyor.
İngiltere özelinde endişe duymasının bir diğer nedeni olarak İşçi Partisi lideri Keir Starmer’ın siyasi karakterine işaret ediyor. Starmer’ın liderlik tarzını kararsız, tepkisel ve risk almaktan kaçınan bir profil olarak tanımlayan Ganesh, kamu harcamalarını kısmak gibi siyasi maliyeti yüksek kararların, bu tür liderliklerde uygulanmasının neredeyse imkânsız olduğunu ileri sürüyor. Starmer’ın kadın tanımı konusundaki muğlak açıklamalarına, Jeremy Corbyn hakkındaki geç kararına ve genel olarak net pozisyon almaktan kaçınmasına dikkat çekiyor.
Bu çerçevede Ganesh, Starmer ile Maliye Bakanı Rachel Reeves’in ileride kamu harcamalarında popülist baskılara direnemeyeceklerini öngörüyor. Siyasi gücün en yüksek olduğu iktidarın ilk döneminde dahi mali reformlar hayata geçirilemiyorsa, sonraki yıllarda kamuoyu baskısının artacağı ve reformların iyice zorlaşacağı uyarısını yapıyor. Bu noktada Reeves’in kısa süre önce kamu harcamalarına ilişkin yaptığı gözden geçirmenin, harcama döneminin sonuna yaklaşıldığını gösterdiğini belirtiyor.
İşçi Partisi dışında kalan siyasi cephede de benzer zorlukların mevcut olduğunu ifade eden Ganesh, sağcı popülist Nigel Farage’ın Reform UK hareketinin daha da devletçi bir çizgiye evrildiğini, Muhafazakar Parti’nin ise özellikle emeklilere yönelik mali teşviklerle kamu bütçesini zorladığını aktarıyor. Parti içi entelektüel yönelimin ise sanayi politikalarında maliyet hesabından uzak, müdahaleci bir devletçilik biçimine yöneldiğini dile getiriyor. Bu tablo karşısında yatırımcıların İngiltere’nin politik ve mali istikrarına olan güveninin, aslında ülkenin “kurumsal” itibarı üzerinden sağlandığını, ancak bu algının kalıcı olmayabileceğini söylüyor.
En çarpıcı değerlendirmesini ise Batılı demokrasilerin yapısal borç sorunlarına yönelik çözüm beklentisi üzerinden yapan Ganesh, yüksek gelirli ülkelerde ciddi ve acı verici reformların yalnızca kriz anlarında gerçekleşebileceğini belirtiyor. 1980’lerdeki Thatcher dönemi ve 2010 sonrası Akdeniz ülkelerindeki reform dalgaları buna örnek olarak gösteriliyor. Bugün ise olası bir pandemi, ekonomik şok veya jeopolitik krizin Batı'nın kamu maliyesinde reformu yeniden gündeme getirebileceğini savunuyor.
Yazının sonunda Ganesh, devletlerin eğitim ve savunma bütçelerinden daha fazla borç faizine kaynak ayırmaya başladığı bir dünyada, yatırımcıların siyasi liderlikten daha etkili bir aktör olarak öne çıkabileceğini ima ediyor. Elon Musk'ın Mars'ı kolonileştirme gibi hayallerini gerçekleştiremeyeceğini düşünen yazar, bunun yerine tahvil yatırımcılarının devlet harcamaları üzerinde gerçek baskı unsuru olabileceğini vurguluyor.
Janan Ganesh’in Financial Times’ta yayımlanan bu analizi, yalnızca İngiltere için değil, tüm gelişmiş ekonomiler için derinleşen borç dinamiklerine dair karamsar ancak realist bir bakış sunuyor. Yazı, gerek tarihsel örnekler gerek güncel siyasi analizlerle mali sürdürülebilirlik tartışmalarına katkı sağlıyor.