Duygusal olarak zeki insanlara mutluluk ve tamamlanmışlık hissi veren özellik
- Formal eğitim ve başarılar, duygusal zeka gibi önemli bir yeteneğin gelişmesini göz ardı ediyor olabilir.
- Duygusal bağımsızlık, duyguları bastırmak yerine kabul ederek yönlendirme yeteneği olarak öne çıkıyor. Bu, daha mutlu, sağlıklı ilişkiler kurmamıza yardımcı olabilir.

İyi üniversiteden diplomalar, yetenekler, fiziksel güç, bilgiyi kavrama şekliniz, poligot olmak ve daha birçok şeyi başarmış olmak iyi bir formal eğitimin göstergeleri arasında kabul ediliyor. Yine de akademik olarak çok başarılı olup duygusal olarak halen bir çocuk seviyesinde kalmak mümkün.
CNBC Make It serisine katkıda bulunan psikolog Emma Seppala’nın aktardığınına göre birçok insan duygusal olarak gelişmemiş, eğitilmemiş ya da yetiştirilmemiş bir halde yaşıyor.
İnsanların birçoğu yıkıcı olarak tanımlanabilecek inançlara, alışkanlıklara, döngülere, bağımlılıklara ve yanılgılara bağlı olarak yaşıyor. Bu nedene çok sayıda insan kaygı, depresyon, bağımlılık, tükenmişlik ve mutsuzluktan mustarip bir halde yaşıyor. Bu durum onların hayatlarını istedikleri gibi özgür, cesur ve özgün yaşamalarından alıkoyuyor.
Duygusal zeka üzerine çalışan Seppala duygusal olarak gelişmiş bir zekaya sahip insanların duygusal bağımsızlık dediği bir yeteneğe sahip olduğunu öne sürüyor. Duygusal bağımsızlık temel tanımıyla yüksek duygusal zekaya sahip insanların duygularını kaçmak, bastırmak, uyuşturmak gibi savunma mekanizma mekanizmalarıyla yönetmek yerine onları bir lütuf kabul ederek yönlendirmesi anlamına geliyor. Emma Seppola’ya göre bir kişi duygularıyla nasıl baş edeceğini biliyorsa onları yaratıcılık, daha fazla enerji ya da daha iyi ilişkiler için kullanabilir. Bu özellik nihayetinde insanlara daha fazla mutluluk ve bir tamamlanmışlık hissiyatı sağlar.
Duygusal bağımsızlığın önemi
Duygular odaktan ilgiye, hafızadan fiziksel ve akıl sağlığına, karar verme mekanizmalarından ilişkilere kadar insanların her anını etkiliyor. Bu durum özel yaşantımızda ve profesyonel yaşantımızda da değişmeyen bir gerçek. Eğer duygularınızı nasıl yöneteceğinizi bilmiyorsanız hem sizin hem çevrenizdekiler için zorlu süreçler ortaya çıkabilir.
Stresli, endişeli ya da kızgın insanların dikkati dağınıktır ve hafızaları zayıftır. İnsanları üzgünken yeni şeyler öğrenmek çok daha zordur. Yine önemli kararlar alırken yorgun olup olmamanızın sonuç üzerinde büyük bir etkisi olacaktır. Özellikle en sevdiğiniz insanlar, duygu yönetimi yetersizliği nedeniyle en fazla üzdüğünüz insanlar arasında yer alacaktır.
Stanford Üniversitesi’nde göre yapan Emma Seppala duyguları bastırmanın onların yaşam ömrünü uzattığını hatırlatıyor. Duygularıyla yüzleşmeden kendilerini yatıştırmak isteyen insanların arzu ettikleri konforu alkol, uyuşturucu, yemek, sosyal medya ya da iş gibi alanlarda arıyor. Bu da uzun vadede durumun daha da kötüleşmesine neden oluyor.
Duygusal bağımsızlığın kazançları
Duygularınızın etkisinden kurtulmak ve bağımsızlığını kazanmak kolay değil. Bunu başarmak için duygularınız üzerine yoğunlaşmalı, öz farkındalığa sahip olmalı, dürüst ve cesur davranmanız gerekiyor. Bu süreç zor olsa da psikoloğa göre ödülü de bir o kadar yüksek.
* Daha iyi bir fiziksel ve akıl sağlığı: Duyguları bastırmak akıl sağlığına zarar veriyor. Bu durum fiziksel zorluklar yaşanmasına da neden olabilir. Duyguları bastırmak yerine işlemeyi öğrendiğiniz zaman hem zihinsel hem bedensel olarak fayda görebilirsiniz.
* Daha iyi ilişkiler: Duygularınızı kabullenmek çevrenizdekileri şaşırtabilir hatta her zaman olduğunuzdan farklı bir şekilde davrandığınız için onları rahatsız bile edebilir. Başkalarıyla ilişkilerinizin dinamikleri de değişse de uzun vadede ilişkileriniz gelişecektir. Kendi duygularınızın farkındalığına ulaşmak, başkalarına karşı empati yeteneğinizi de artıracaktır onları daha az yargılamaya başlayacaksınız.
* Hafiflik: Bastırılmış duygular zihinsel ve fiziksel bir yorgunluk yaratır. Aşırı stresli ya da kaygılı olduğumuz durumlarda sürekli yorgun hissetmemizin sebeplerinden biri de budur. Duygularınızı yönetmeyi öğrendikçe onların baskıcı yükünü daha az hissetmeye başlarsınız bu da sizleri daha mutlu ve neşeli bir hale getirir.
* Cesaret: Duygularınızı hissetmek zorlu bir süreç. Bunu başardıkça sabrınız ve dayanıklılığınız güçlenecektir, cesaretiniz artacaktır.
Duygusal bağımsızlık için ilk adım nasıl atılır?
Emma Seppala yazısının başında duygusal yetişkinliğin çocukluk seviyesinde kaldığını anlatıyor. Bu gelişmişliğin ilk adımı olarak da çocukları örnek gösteriyor. Çocuklar duygularını hızlı bir şekilde boşaltıp sakinleşebilir. Duygusal yetişkinlik sizi rahatsız eden duyguları bastırarak değil yaşayarak geride bırakmaktan geçiyor. Seppala duyguları yaşamakla karşıya yansıtmak, özellikle de en şiddetli olduğu noktada, arasındaki farkın altını çiziyor. Duygularınızı kabul edip yaşayıp ardından biraz daha sakinleştikten sonra iletişime geçmeyi tavsiye ediyor.