EU Türkiye Business Summit Brüksel'de gerçekleştirildi

PAYLAŞ
  • DEİK ve EBS iş birliğiyle Brüksel’de ilk kez düzenlenen EU–Türkiye Business Summit, iki taraf arasındaki ekonomik ortaklığın geleceğini masaya yatırırken yüksek katılımlı bir diplomasi ve iş dünyası buluşmasına sahne oldu.
  • Gümrük Birliği’nin modernizasyonu, yeşil ve dijital dönüşüm, tedarik zinciri güvenliği ve savunma iş birliği zirvenin temel gündem başlıklarını oluşturdu.
  • Türk ve AB yetkilileri, Türkiye’nin Avrupa için stratejik bir üretim, enerji ve güvenlik ortağı olduğunu vurgulayarak ilişkilerin somut adımlarla derinleştirilmesi çağrısında bulundu.
EU Türkiye Business Summit Brüksel'de gerçekleştirildi

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK)/Türkiye-Avrupa İş Konseyleri ve European Business Summit (EBS) iş birliğinde ilk kez düzenlenen “EU-Türkiye Business Summit” etkinliği, 17 Kasım 2025 tarihinde Brüksel’in tarihi Egmont Sarayı’nda gerçekleştirildi.

DEİK ile Avrupa’nın en prestijli iş platformlarından biri olan European Business Summit (EBS) tarafından bu yıl ilk kez gerçekleştirilen Zirveye, T.C. Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat, T.C. Ticaret Bakan Yardımcısı Mustafa Tuzcu, Avrupa Birliği Nezdinde Türkiye Cumhuriyeti Daimi Temsilcisi Büyükelçi Faruk Kaymakcı, T.C. Brüksel Büyükelçisi Görkem Barış Tantekin, Türkiye’nin NATO Daimi Temsilcisi Basat Öztürk, DEİK Başkanı Nail Olpak, Avrupa Komisyonu Genişleme ve Doğu Komşuluk Genel Müdürü Gert Jan Koopman, DEİK/Türkiye-Avrupa İş Konseyleri Koordinatör Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ, EBS Genel Müdürü Arnaud Thysen, Büyükelçiler, üst düzey devlet temsilcileri, milletvekilleri, düşünce kuruluşları liderleri, küresel şirketlerin üst düzey yöneticileri ve 400’ün üzerinde iş insanı katıldı.

Bolat: “Zirve, Türkiye–AB ekonomik ortaklığını tartışmak ve şekillendirmek için son derece uygun bir platform sunmaktadır”

Video konferans ile zirveye katılan T.C. Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat, “Brüksel’de fiziken aranızda bulunamadığım için üzüntü duyuyorum. Ancak sizlerle eş zamanlı olarak video bağlantısı yoluyla bir araya gelmekten memnuniyet duyuyorum. Bugünkü zirve, daha güçlü ve ileriye dönük bir Türkiye–AB ekonomik ortaklığını tartışmak ve şekillendirmek için son derece uygun bir platform sunmaktadır” dedi. Küresel ticaretin giderek daha öngörülemez hale geldiği bir dönemde bir araya geldiklerini belirten Bolat, “Ticaret anlaşmazlıkları, tek taraflı önlemler, artan korumacılık ve yoğunlaşan sanayi rekabeti küresel piyasaları yeniden şekillendirmeye devam ediyor. Zirvenin Türkiye’nin Avrupa Birliği ile ekonomik ve stratejik entegrasyonuna ilişkin verimli tartışmalara zemin hazırlayacağına ve daha derin daha dayanıklı bir ortaklığın yolunu açacağına inanıyorum” dedi.

Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne ihracatının 109 milyar dolara çıkarak tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştığını belirten Bolat, “AB, toplam ihracatımızın yüzde 41’ini oluşturmuştur. Türkiye, AB için stratejik bir üretim ve tedarik merkezi olmayı sürdürmektedir. Türkiye’deki yabancı yatırımların yaklaşık yüzde 70’i Avrupalı ortaklardan gelmekte ve ihracat gelirlerimize yıllık yaklaşık 70 milyar dolar katkı sağlamaktadır. Ülkemizde faaliyet gösteren AB şirketleri yaklaşık 1,2 milyon kişiye istihdam yaratmakta ve Türkiye’nin AB’ye yönelik ihracatını sürdüren tedarik zincirlerinde kritik bir rol oynamaktadır. Ortaklığımız istikrarlı, kurallara dayalı ve karşılıklı fayda sağlayan bir çerçeve olarak öne çıkmaktadır” dedi. 1995 yılında kurulan Türkiye–AB Gümrük Birliği uzun yıllardır ekonomik ilişkilerimizin temel direğini oluşturduğunu belirten Bolat sözlerini şöyle sürdürdü: “Ancak aradan geçen otuz yılın ardından küresel ticaret koşulları değişmiş, mevcut çerçeve bu yeni dinamikleri tam olarak yansıtmaktan uzaklaşmıştır. Bu nedenle Gümrük Birliği’nin modernizasyonu, yalnızca ekonomik entegrasyonumuzu güçlendirmek için değil; aynı zamanda adil, öngörülebilir ve geleceğe dönük bir ticaret ortamı sağlamak için de vazgeçilmez hale gelmiştir. Hizmetler, dijital ticaret, yeşil dönüşüm ve düzenleyici iş birliğini kapsayacak şekilde genişletilmesi; yeni fırsatların açılmasına, rekabetçiliğin artırılmasına ve mevcut yapısal sorunların giderilmesine imkân tanıyacaktır. Unutmamalıyız ki Gümrük Birliği’nin modernizasyonu yalnızca bir ticaret anlaşması değildir; aynı zamanda geleceğe yönelik yatırımlar için bir davettir. AB’deki iş ortaklarımızı, gerçek ortak yatırım potansiyelinin bulunduğu Türkiye’nin iş ortamındaki fırsatları keşfetmeye davet ediyorum.”

Olpak: “AB, Türkiye’nin en büyük ticaret ortağı olmaya devam ediyor”

DEİK Başkanı Nail Olpak ise, “Gümrük Birliği konusunda, eğer bir müzakere 10 yıldır sürüyorsa, burada yanlış giden bir şey vardır. Bir ortaklıkta bir kayıp varsa, büyük tarafın kaybı daha büyük olur; küçük tarafın kaybı ise daha küçüktür. Türkiye ve AB; karşılıklı çıkarlar, ekonomik entegrasyon ve istikrar ile refah vizyonuna dayanan köklü ve dinamik bir ortaklığı paylaşmaktadır. Ticaret ve yatırım ilişkilerimiz bu ortaklığın bel kemiğini oluşturmaktadır. AB, Türkiye’nin en büyük ticaret ortağı olmaya devam ederken; Türkiye de AB’nin en önemli pazarlarından biri konumundadır. Karşılıklı yatırımlar da iki taraf için büyük önem taşıyan bir diğer iş birliği alanıdır” dedi. DEİK’in AB–Türkiye ekonomik iş birliğinin bir sonraki aşamasının sadece diyalogla sınırlı kalmaması, somut eyleme dönüşmesi gerektiğini belirten Olpak sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu noktada yeşil ve dijital dönüşüm bizlere ortak bir gündem sunuyor. Türkiye’nin hızla büyüyen yenilenebilir enerji kapasitesi, gelişmiş üretim altyapısı ve dijital yetkinlikleri, Avrupa’nın ikiz dönüşüm hedefleri için onu ideal bir ortak yapmaktadır. Ayrıca enerji güvenliği, iklim dayanıklılığı, bağlantısallık ve savunma sanayii iş birliği, Türkiye’nin Avrupa’nın stratejik özerkliğine önemli katkı sağlayabileceği alanlardır. Bu bağlamda Türkiye’nin Avrupa Güvenlik Eylem Programı’na (SAFE) aktif katılımı ve ortak projelerin geliştirilmesi büyük önem taşımaktadır. Bununla birlikte, ticaret ve yatırım ilişkilerimizi gerçekten derinleştirmek istiyorsak, mal, insan ve hizmetlerin serbest dolaşımını güvence altına almalı ve korumacı yaklaşımlardan kaçınmalıyız. Bu yeni dönemde geleceği, birlikte düşünen ve birlikte hareket eden ortaklar olarak şekillendirmeliyiz. Güveni tazeleyerek, ekonomik çerçevemizi modernize ederek ve inovasyon odaklı iş birliğini güçlendirerek; Türkiye’nin kalbinde yer aldığı, daha rekabetçi, daha sürdürülebilir ve daha güvenli bir Avrupa ekonomisi inşa edebiliriz. DEİK, 153 İş Konseyi ile Türkiye–AB ortaklığını “Ticari Diplomasi” ruhu çerçevesinde güçlendirmeye yönelik tüm çalışmalara destek vermeye hazırdır.”

Koopman: "Türkiye, Avrupa'nın vizyonunun ayrılmaz bir parçasıdır"

Avrupa Komisyonu Genişleme ve Doğu Komşuluk Genel Müdürü Gert Jan Koopman ise, Türkiye'nin bölgesel istikrar ve bağlantısallığa katkı sağlayan belirleyici aktör olduğunu belirterek, Türkiye ile AB'nin aynı coğrafyayı paylaştığını ve ekonomilerinin çok güçlü biçimde iç içe geçmiş durumda olduğunu ve aynı zamanda taraflar arasında tarihi bağların da önemli rol oynadığını aktardı. Türkiye'nin aynı zamanda AB'ye aday ülke, NATO üyesi ve ticaret ile karşılıklı çıkar alanlarının çoğunda AB'nin kilit ortaklarından biri olduğunu aktaran Koopman, "Türkiye, bölgesel istikrara katkı sunan belirleyici bir aktördür. Aynı zamanda bölgesel bağlantısallığa da kilit önemde katkı sağlamaktadır” dedi.

Türkiye’nin konumu itibarıyla Suriye, Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik savaşı, Güney Kafkasya'da kalıcı barışın tesis edilmesi gibi farklı konularda kilit ülke olduğunu belirten Koopman, AB ile Türkiye’nin iş birliğini artırma hususunda ortak çıkarlarının bulunduğunu söyledi. Gümrük Birliği Anlaşması'nın üzerinde çalışmanın hala önemini koruduğunu belirten Koopman, "Yapıcı angajman devam ederse ve Kıbrıs meselesinde müzakerelerin yeniden başlamasına yönelik ilerleme görürsek Gümrük Birliği'nin modernizasyonuna yönelik çalışmalar da yeniden başlayacaktır. Bu da elbette AB-Türkiye ilişkilerinin tüm potansiyelinin yeniden şekillenmesine yardımcı olacaktır. Avrupa, sadece siyasi bir proje değildir. Paylaşılan bir birlikte yaşama, ortak refah ve barış vizyonudur. Türkiye ise tarihi geçmişi ve dinamizmiyle bu vizyonun ayrılmaz bir parçasıdır” dedi.

Yalçındağ: “Birlikte küresel ticarette parlak bir başarı hikâyesi yazabiliriz”

DEİK/Türkiye-Avrupa İş Konseyleri Koordinatör Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ ise, hem Avrupa Birliği hem de Türkiye’nin, dünyada yaşanan son siyasi ve ekonomik gelişmelerin etkisiyle çeşitli zorluklarla karşı karşıya bulunduğunu söyledi. Türkiye ile AB arasındaki stratejik ortaklığın tasarlanması konusunda üç ana alan bulunduğunu belirten Yalçındağ ise, “Birincisi; Covid-19 salgını sonrası maliyetlerin keskin biçimde artmasıyla birçok AB ülkesi sanayiler üzerinde ağır bir baskıyla karşılaştı. Buna enerji bağımlılığı endişesi de eklendiğinde, Türkiye hem maliyet açısından avantajlı hem de enerji açısından verimli bir üretim üssü olarak öne çıkmakta; aynı zamanda güvenilir bir enerji transit merkezi olarak konumlanabilmektedir. İkincisi; güvenlik ve savunma günümüzün en önemli gündem başlıklarından biridir. NATO’nun ikinci büyük ordusuna sahip olan Türkiye, AB’nin en güvenilir ortaklarından biri konumundadır. Türk savunma sanayii ile güçlü ortaklıkların kurulması, stratejik iş birliğimizi güçlendirecek ve bölgesel güvenliğe önemli katkı sağlayacaktır. Karşılıklı faydaya odaklanmalıyız. Son olarak; küresel ticaret akışının bozulduğu ve tedarik zincirlerinin yeni sorunlarla karşılaştığı bir dönemde, yeni ticaret yollarının belirlenmesindeki en kritik unsur mesafedir” dedi. Enerji, güvenlik ve tedarik zinciri alanlarında Türkiye’nin, Avrupa için stratejik ve dayanıklı bir ortak olduğunu aktaran Yalçındağ, “Birlikte küresel ticarette parlak bir başarı hikâyesi yazabiliriz. Daha proaktif olmalıyız. Türkiye, AB için daha fazlasını yapmaya hazırdır. Sizlerden ricam, bu plana nasıl yaklaştığınızı içtenlikle değerlendirmenizdir. Bunu yalnızca geçmişimize değil, gelecek nesillere de borçluyuz. Bu nedenle iş dünyası olarak daha çok çalışmalı, korkusuz olmalı ve en önemlisi hep birlikte ortak bir amaç ve eylem birliği içinde hareket etmeliyiz” dedi.

Thysen: “AB ve Türkiye’nin ekonomik bağları, bölgesel iş birliğinin temel taşlarından biri olmaya devam ediyor”

EBS Genel Müdürü Arnaud Thysen ise, AB ve Türkiye’nin ekonomik bağları, bölgesel iş birliğinin temel taşlarından biri olmaya devam ettiğini belirterek, “İkili ticaretin rekor seviyelere ulaşması ve Türkiye’nin AB’nin beşinci büyük ticaret ortağı konumunda olması, bu stratejik ittifakın cesur bir şekilde yenilenmesi için acil bir döneme işaret ediyor. Bugün burada şekillendireceğimiz fikirler, tüm bölgemizin rekabetçiliğini ve refahını etkileyebilir. Zirveye katılımlarınız, Türkiye ile Avrupa’nın geleceğini şekillendirme konusundaki ortak kararlılığımızın güçlü bir göstergesidir” dedi.