Sait Faik’in ardından 10 yıl içinde hangi eserler özgürleşecek?: Meslek birlikleri telif hakkı sürecini anlattı

  • Türkiye’de telif hakkı süresi, eser sahibinin ölümünden 70 yıl sonra sona ermesiyle kamuya açılır ve herkesin kullanımına sunulur. Bu kapsamda, Türk edebiyatının tanınmış isimleri önümüzdeki 10 yıl içinde eserleriyle kamuya mal olacak. Bu yıl Sait Faik’in eserlerinin kamuya açılmasının ardından, 2026’dan itibaren Çalıkuşu, Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Yaprak Dökümü ve Dokuzuncu Hariciye Koğuşu gibi önemli eserlerin de telif hakkı süreleri dolacak.
  • Yayıncılar Telif Hakları ve Lisanslama Meslek Birliği Genel Sekreteri Şengül Baykal, eserlerin bu sürenin sonunda özgürce çoğaltılabileceğini ve yayımlanabileceğini belirtti. Ancak Baykal, çeviri, kapak tasarımı ve illüstrasyon gibi unsurların telif hakları süresi dolmadığı sürece korunmaya devam edeceğini vurguladı.
  • Belgesel Sinemacılar Birliği avukatı Eylem Akkayalı ise sinematografik eserlerde eser sahipliği ve bağlantılı hakların da diğer eser türleri gibi 70 yıl boyunca korunduğunu ve sinema sektöründe anonimleşme sürecinin daha zor olduğunu belirterek, "Telif haklarında sinema ve müzik ayrımı yok" dedi.
  • Musiki Eseri Sahipleri Grubu Meslek Birliği avukatı Sinan Hassas, Türkiye’deki telif süresinin Kıta Avrupası hukukundan esinlenerek belirlendiğini ve 70 yıl kuralının köklerinin Fransız hukukuna dayandığını belirtti. MSG avukatı, Türkiye’nin Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun, Alman hukukçu Ernst Hirsch tarafından yazıldığını söyledi.
Sait Faik’in ardından 10 yıl içinde hangi eserler özgürleşecek?: Meslek birlikleri telif hakkı sürecini anlattı

Her yıl olduğu gibi bu yıl da bazı edebiyat, sinema ve müzik eserlerinin telif hakkı süresi sona erdi. Telif hakkı süresi dolan eserler herkesin erişimine açılıyor, bu da yaratıcılar ve meraklıları için çeşitli fırsatlar sunuyor. Romanlar yeniden basılabilir veya sanat eserleri, gelişen yapay zeka araçlarıyla modern projelere entegre edilebilir. Örneğin, bir roman karakteri, dijital ortamda yeniden canlandırılabilir veya eski bir film, modern teknolojiyle yeniden yaratılabilir.

Bu sene ABD'de, 95 yıllık telif süresini dolduran Tenten ve Temel Reis gibi ünlü çizgi karakterler ile Alfred Hitchcock'un ‘Blackmail’ filmi ve daha nicesi artık serbestçe kullanılabilir hale geldi. Türkiye'de ise bu sene itibarıyla 2011’den beri İş Bankası Kültür Yayınları'nda bulunan Sait Faik Abasıyanık’ın eserleri telifsiz hale geldi.

Telif hakları Türkiye'de, 1727'deki ilk matbaanın ardından 300 yıl gecikmeli ortaya çıktı. İlk hukuki düzenleme 1850'de yapılmış, 1857'de ise yazarlara hayat boyu hak tanıyan Telif Nizamnamesi çıkarılmış. 1910'da ise Hakkı Telif Kanunu kabul edilmiş. Yıllar sonra Milli Eğitim Bakanlığı'nın talebi ve İstanbul Hukuk Fakültesi'nin de talimatıyla Profesör Ernst Hirsch tarafından 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu hazırlanmış ve 1952 yılında yürürlüğe girmiştir. Kanuna göre, telif hakkı süresi eser sahibinin yaşamı boyunca ve ölümünden sonra 70 yıl, tüzel kişiler için ise aleniyet tarihinden itibaren 70 yıl olarak düzenlenmiş durumda. Bu düzenleme, eserin kültürel mirasa katkısını sürdürürken, telif haklarının süresi dolan eserlerin daha geniş kitlelere ulaşmasını da sağlıyor.

Yayıncılar Telif Hakları ve Lisanslama Meslek Birliği (YAYBİR) Genel Sekreteri Şengül Baykal, Belgesel Sinemacılar Birliği (BSB) avukatı Eylem Akkayalı ve Musiki Eseri Sahipleri Grubu Meslek Birliği (MSG) avukatı Sinan Hassas, telif hakları sürelerini, eserlere ait hakların nasıl korunduğunu ve hukuki düzenlemenin tarihini CNBC-e’ye anlattı.

Yayıncılar Birliği: Telifin kalkmasıyla bir kitabı neredeyse 50 yayınevi basabiliyor

Yayıncılar Telif Hakları ve Lisanslama Meslek Birliği Genel Sekreteri Şengül Baykal, telif hakkı süresi dolan eserlerin kamuya açık hale gelmesiyle ortaya çıkan fırsatlar ve dikkat edilmesi gereken detaylar hakkında bilgi verdi. Baykal, yazarın ölümünden itibaren 70 yıl süren telif korumasının sona ermesiyle eserlerin özgürce basılabildiğini ancak çeviri, kapak tasarımı ve illüstrasyon gibi bağlantılı hakların hâlâ korunabileceğini vurguladı.

Kitap için yazarın ölümünden itibaren 70 yıllık bir koruma süresi yasamızda mevcut. 70 yıl dolduktan sonra kamuya açık hale geliyor ve isteyen herkes yayıncıysa kitabı basabiliyor. 2022’de Sabahattin Ali’nin telifi dolduğunda, normalde kitaplarını Yapı Kredi Yayınları basarken, şimdi yaklaşık 50’ye yakın yayınevi kitabını basıyor. Bunun oyunlaştırılması gibi işleme bir eser haline gelmesiyse aynı şekilde serbesti kazanıyor. Bunun üzerinde artık ne mirasçıları ne de yayınevi açısından bir hak iddia etme ya da telif alma gibi bir durum söz konusu olamıyor. Bağlantılı haklar diye bir durum söz konusu. Mesela Yapı Kredi’ye ait kendi tasarımı bir kapak varsa, basarken bu kapağı kullanamaz. Ama kendisi Sabahattin Ali'nin başka bir fotoğrafıyla rengini değiştirerek ya da başka şekilde tasarım yaparak onu istediği gibi basar. Bunda bir kimse telif talep edemez.

'Çeviri, illüstrasyonlar ya da kapak tasarımı ayrı haklar doğurur'

Çevirmen hayatta olduğu sürece, eserin çevirisini kullanmak için izninin olması gerektiğini belirten Şengül Baykal, "Aynı şekilde, bir eserdeki illüstrasyonlar ya da kapak tasarımı da ayrı haklar doğurur" dedi. Baykal, 'Küçük Prens' kitabındaki çizimlerin, farklı baskılarda değişiklik göstermesinin sebebi olarak, sadece eserin metni değil, içeriği ve tasarımıyla ilgili hakların da süreye tabi olduğunu vurguladı.

Sadece çeviri eserler için bir şey söz konusu. Çeviri eser aynı zamanda ikinci bir hak kazanır çeviri olduğu için. Örneğin Freud ile ilgili basılmış bir eserin çevirisini Say Yayınları yaptıysa ve süre dolmadıysa çevirmen hâlâ yaşıyorsa haklar ondaysa o eserin o çevirisini kullanamaz. Tek başına bir kitapta daha bütünlüklü haklar var. Eserin hakları var, çeviriden ya da illüstratörün çizdiği bir çizimden doğan haklar var. Mesela Küçük Prens’de de çizimler var. O hak hâlâ devam eder. O yüzden Küçük Prens’i farklı yerlerden aldığınızda çizimlerin farklı olduğunu görebilirsiniz. Bir hak iddia etme durumunda sadece içerikten değil çeviriden, kapaktan, tasarımdan, grafikten de doğan haklar süresi dolmadıysa hala korunur.

Belgesel Sinemacılar Birliği: Telif haklarında sinema ve müzik ayrımı yok

Belgesel Sinemacılar Birliği avukatı Eylem Akkayalı, Türkiye'de telif hakları konusunda sinematografik eserlerde ‘bağlantılı haklar’ın devreye girdiğini söyledi. Yapımcı, oyuncu ve eser sahibi gibi üç bileşeni kapsayan bu haklar, ilk kamuya sunumdan itibaren 70 yıl boyunca korunuyor. Akkayalı, Türkiye’de yasanın, eser türlerine göre değil, bağlantılı haklar ve eser sahipliği üzerinden düzenlendiğini belirtti.

Aslında bu yasa müzik, sinema, ilim, edebiyat veya güzel sanat eserlerinde bir fark öngörmüyor. Müzik eseri sahibi de olsa, yönetmen ya da yazar da olsa eser sahibinin vefatından itibaren 70 yıl sonra kamuya mal oluyor. Ama bir de eseri normal senaryo olarak yayınlamıyoruz, sinematografik eser haline geliyor. Burada bağlantılı haklar dediğimiz bir durum var. Bu hakların üç bileşeni var. Yapımcı, oyuncu ve eser sahibi. Oyuncular ve yapımcılar yasada 80. maddede geçen bağlantılı hak sahibi. Bir sinema filminde eser sahibi de yönetmen, senarist, diyalog yazarı, özgün müzik eseri bestesi ve animatör olarak geçiyor. Bizde vefattan itibaren 70 yıl; bağlantılı haklar, oyuncu ve yapımcı açısından da ilk yayından itibaren 70 yıl. İlk kamuya arz edişten itibaren 70 yıl dolayısıyla eser sahipleri yönünden bizdeki yani süreler yurtdışıyla farklı ama genel olarak bu şekilde. Türkiye'de yasa eser kategorisine göre ayrım yapmıyor. Bağlantılı hak mı eser sahibi mi, ona göre ayrım yapıyor.

Avukat Akkayalı, dizi filmlerden örnek vererek, “Ünlü bir dizi film düşünelim, sonuçta yapımcı bu hakları alıyor ve televizyona parayla satıyor ya o telif değil, ticari bir şey. Bu artık koruma süresi dolduğunda yani eser sahipleri ölmüş, yapımcının yayından sonra 70 yılı dolmuş, artık isteyen kanal istediği mecrada yayınlayabilir. Artık hiçbir telife konu olmadığı anlamına geliyor” dedi.

‘Telif haklarında anonimleşme süreci sinema için daha zor’

Eylem Akkayalı'ya göre, bir eserin anonimleşmesi için tüm eser sahiplerinin vefat etmiş olması gerekiyor. Özellikle sinema eserlerinde, yönetmenler, senaristler ve diyalog yazarlarının sayıca fazla olması bu süreci zorlaştırıyor.

Mesela anonim müzik eserlerini herkes istediği gibi yayınlıyor. Bizde biraz daha zor. Çünkü herkesin ölmüş olması gerekir. Bir dizide en az 2 yönetmen, 3-4 senarist yazarı, diyalog yazarı var. Dolayısıyla bütün eser sahipleri ölecek ki tamamen anonimleşecek. Açıkçası ben sinema tarafında çok görmüyorum ama müzikte çok fazla var. Eski derleme türküler var. ‘Müzikte sadece anonim kullanacağım. Hiç telif ödemeyeceğim’ diyen bir televizyon olamaz. İlla kullanacak ama küçük bir bakkal ‘Ben sırf anonim kullanıyorum’ deyip hiç telifsiz hayatına devam edebilir ama sinemada daha zor.

‘Özgün müzik eseri sahibi üyeleri aynı zamanda sinema eseri sahibi’

Avukat Eylem Akkayalı, müzik ve sinema sektörlerinde eser sahipliği hakkı benzer bir yapı izlediğini belirterek, Türkiye Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliği MESAM ve Musiki Eseri Sahipleri Grubu Meslek Birliği MSG ile ortak bileşenleri olduğunu ifade etti. Akkayalı, verdiği örnekte bir sinema filminde özgün müzik eseri yapan Sezen Aksu'nun, MSG üyesi olarak filmde eser sahibi olduğunu belirtti.

Müzikte de yapımcı var. Onun adı da fonogram yapımcısı bizdeki adı film yapımcısı. Bir fonogram yapımcısına yasa hangi hakkı veriyorsa film yapımcısına da aynı hakkı veriyor. Çünkü onlar yapımcı. Burada yasa süre olarak eser sahibine hangi hakkı veriyorsa bize de aynı hakkı veriyor. Zaten MESAM ve MSG ile ortak bileşenimiz var. Çünkü onların özgün müzik eseri sahibi üyeleri aynı zamanda sinema eseri sahibi. Yasada sinema eseri sahibinin tanımında ‘yönetmen, senarist özgün müzik sahibi ve animatör. Bütün dünyada da bu böyle. Mesela Sezen Aksu, bir filmin özgün müziğini yapıyor. Sezen Aksu da MSG üyesi olarak o sinema filminde eser sahibi oluyor. Benim üyelerim yönetmen ve senarist de eser sahibi. Dolayısıyla ortak eser sahipliği durumu var.

Musiki Eseri Sahipleri Grubu Meslek Birliği: 70 yıl koruma her sanat dalında aynı

Musiki Eseri Sahipleri Grubu Meslek Birliği avukatı Sinan Hassas, Türkiye'deki telif hakkı süresinin temel dayanağının Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu olduğunu belirterek, sürenin müzik, sinema, ilim ve edebiyat arasında bir ayrım yapmadan aynı olduğunu söyledi.

Türkiye'deki temel dayanağımız, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’dur. Kanunun 27. maddesinde, eser sahibinin vefatından itibaren 70 yıl süresince koruma sağlanacağı belirtilmiştir. Bu koruma süresi, müzik eseri, sinema eseri, ilim ve edebiyat eserleri arasında bir ayrım yapmadan uygulanır. Yani, müzik eserlerinde de aynı süre geçerlidir. Ancak şöyle bir nüans olabilir. Örneğin, söz ve beste bir araya gelerek bir müzik eseri oluşturduğunda, iki farklı eser sahibi bulunabilir; biri besteyi yapmış, diğeri ise sözleri yazmıştır. Bu durumda eserin sahipliği, her iki kişiden en son vefat edenden itibaren 70 yıl süresince korunur. Bu durum, sadece müzik eserlerine özgü değildir.

Yakın zamanda telif süresi dolacak bir müzik eseri olmadığını belirten avukat Hassas, “Tüm müzik eserleri açısından vefatından itibaren 70 yıl deyince bizim de müzik tarihi çok eskiye gitmediği için şu anda yakın zamanda telif hakkı süresi dolacak bir eser yok. 1920 yılında yapılmış bir müzik eseri, insanlar telif süresi bitmiş gibi düşünüyor. Ama aslında o kişi belki 1960’ta vefat ettiyse daha onun da süresi var” ifadelerini kullandı.

‘Türkiye’deki kanunu Alman hukukçu Ernst Hirsch yazdı’

Hassas, Türkiye’deki telif süresinin Kıta Avrupası hukukundan esinlenerek belirlendiğini ve 70 yıl kuralının köklerinin Fransız hukukuna dayandığını belirtti. MSG avukatı, Türkiye’nin Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun, 1951’de Alman hukukçu Ernst Hirsch tarafından yazıldığını söyledi.

Bu süreler ülkeden ülkeye değişebilir. Bu 70 yıl olayı bize, Kıta Avrupası’ndan yani Fransız hukukundan hangi geliyor. Fransa, telif hakkı kavramının hukuki olarak doğduğu yer. Bizim kanun aslında Alman bir hukukçu tarafından yapılıyor. Yani doğrudan Fransa'dan aldığımız bir şey değil. Bizdeki kanunu, 1951 yılında Alman hukukçu Ernst Hirsch yazdı ve hâlâ bu kanun devam ediyor. Burada mesela süre sinema eserlerinde eskiden bir 20 yıllık süre vardı. 1995’te bir kanun değişikliği oldu. Tartışmalar oldu. Yeşilçam filmlerini yayınlanması şu an telifsiz yayınlanıyor. Bunların sebebi 1995’teki değişikliğine dayanıyor.

Bir eserin neden telif hakkı süresi var?

Avukat Hassas, telif hakkı süresinin eseri bir noktada herkesin ortak değeri haline getirmeyi hedeflediğini belirterek, “Bunun yaratıcısının, bu ülkenin kültürünün bir parçası olarak bu eserinde, 70 yılın sonunda hiçbir şekilde ücret ödenmeden artık o kültürün bir parçası haline gelmesi amaçlanıyor denebilir” ifadelerini kullandı.

Önümüzdeki yıllarda telif hakları dolacak yazarlar

Sait Faik'in yanı sıra, önümüzdeki yıllarda telif hakları sona erecek ve eserleri kamuya açık hale gelecek bazı önemli yazarlar:

  • 2026: Reşat Nuri Güntekin (Çalıkuşu, Yaprak Dökümü)
  • 2028: Asaf Halet Çelebi (Modern Türk şiirinin mistik sesi)
  • 2031: Peyami Safa (Dokuzuncu Hariciye Koğuşu)
  • 2032: Ahmet Hamdi Tanpınar (Huzur, Saatleri Ayarlama Enstitüsü)
  • 2034: Halide Edip Adıvar (Vurun Kahpeye, Ateşten Gömlek)
  • 2035: Refik Halit Karay (Memleket Hikâyeleri)
Kaynak: cnbce.com