Tahvil piyasasında Eylül belirsizliği: Gözler enflasyon verilerinde, Fed’e güven sarsılıyor

Yılın büyük bölümünde tahvil yatırımcıları, ABD Merkez Bankası’nın (Fed) Eylül ayına kadar faiz indirimine başlayacağına dair kuvvetli bir kanaate sahipti. Ancak Bloomberg'e göre son dönemde bu beklentide önemli bir kırılma yaşanıyor. Bu belirsizlik, gözlerin bu hafta açıklanacak enflasyon verilerine çevrilmesine neden oldu. Enflasyon rakamları yalnızca Fed’in sonraki adımlarına dair ipuçları vermekle kalmayacak, aynı zamanda güçlü bir ilk yarı geçiren Hazine tahvillerinin performansını sürdürebilecek kapasitede olup olmadığını da ortaya koyacak.
CreditSights’ın yatırım yapılabilir seviye ve makroekonomik strateji başkanı Zachary Griffiths, açıklanacak TÜFE verilerinin Fed’in yönü ve yılın geri kalanı için risk algısını şekillendirebileceğini ifade etti. Temmuz ayı başında gelen güçlü istihdam verileri, piyasaların Temmuz ayında bir faiz indirimi olasılığını dışlamasına neden oldu. Buna karşın, Eylül ayında faiz indirimi ihtimali hâlâ yaklaşık %70 seviyesinde fiyatlanıyor. Bu oran, haziran sonuna kadar neredeyse kesin gözüyle bakılan faiz indirimi beklentisinde önemli bir gerilemeye işaret ediyor.
Barclays stratejistleri, Haziran ayı TÜFE raporunun son yılların en büyük piyasa sürprizlerinden birini yaratabileceği görüşünde. Özellikle Başkan Donald Trump’ın yeni tarifeleri gündeme getirmesi ve bunun fiyatlar üzerindeki etkisine dair işaretlerin güçlenmesi, Eylül ayında faiz indirimi ihtimali üzerinde daha fazla soru işareti yaratabilir. Öte yandan, ılımlı bir enflasyon raporu, Fed’in kısa vadede parasal genişlemeye yönelebileceği beklentilerini yeniden canlandırabilir.
Brandywine Global Investment Management portföy yöneticisi Tracy Chen, tarife savaşlarının enflasyon üzerindeki etkisinin önümüzdeki raporlarda daha net şekilde görüleceğini belirtiyor. Chen’e göre, güçlü işgücü piyasası ve riskli varlıkların performansı göz önüne alındığında Fed’in Eylül ayında faiz indirimi yapması zor görünüyor. Aynı zamanda, daha uzun vadeli tahvillerin enflasyona karşı kırılganlığı ve kamu harcamalarındaki genişleme beklentisi ile birlikte dış talepteki olası değişimler, getiri eğrisinin dikleşmesini destekleyen unsurlar olarak öne çıkıyor.
Fed, Eylül ayındaki toplantıdan önce iki ayrı TÜFE verisi daha açıklayacak. Başkan Jerome Powell, tarifelerin etkilerinin zamanla daha iyi anlaşılacağını söyleyerek, Trump’ın faizleri düşürme yönündeki baskısına rağmen sabırlı davranılması gerektiğini vurguladı. Tarifeler, politika yapıcılar arasında artan görüş ayrılıklarına neden olurken, Trump’ın gümrük vergileri için belirlediği yeni tarihin 1 Ağustos’a ertelenmesi konunun daha da muğlak bir hale gelmesine yol açtı.
Bu karmaşa, yatırımcılar arasında piyasanın geleceğine dair güven eksikliği doğuruyor. Bu durum, tahvil piyasasında geçtiğimiz hafta yapılan yükseliş yönlü pozisyonların geri çekilmesine yol açtı. Getiriler şimdilik belirli bir bantta hareket ediyor. Fed kararlarına en duyarlı olan iki yıllık tahvillerin faizi, Mayıs başından bu yana %3,7 ile %4 arasında gidip geliyor. Bu arada, Hazine tahvillerinde oynaklık göstergeleri, gümrük vergilerinin etkisine rağmen Nisan ayındaki zirvelerinden sonra üç yılın en düşük seviyelerine geriledi.
Bloomberg anketine katılan ekonomistler, Haziran ayında yıllık çekirdek enflasyonun %2,9’a yükselmesini bekliyor. Bu oran, Şubat ayından bu yana görülen en yüksek seviye olacak. Bloomberg stratejistlerinden Alyce Andres’e göre, bu hafta açıklanacak enflasyon ve tüketici verileri öncesinde Hazine tahvilleri, 2025 yılı için öngörülen getiriler açısından orta noktada bulunuyor. Verilerin beklentiler çerçevesinde gelmesi durumunda, tahvil faizlerinin alış-satış yönünde tanımlı bir aralıkta dalgalanması muhtemel görünüyor.
Geçen hafta yapılan 10 ve 30 yıllık tahvil ihalelerine gelen güçlü talep, enflasyonun yükselmesine dair endişelere karşı bir miktar rahatlama sağladı. Bu talep, satış dalgasının sınırlanabileceğini ve alıcıların devreye girerek tahvil piyasasında dengeyi koruyabileceğini ortaya koyuyor.
Aralık ayında faizlerde yapılan son indirimin ardından Fed, politika faizini sabit tutmuştu. Başkan Powell, mevcut faiz seviyesini "ılımlı derecede kısıtlayıcı" olarak tanımlamıştı. Fed’in noktasal grafiği, yıl sonuna kadar iki faiz indirimi olasılığına işaret ediyor. Ancak yetkililer arasında belirgin bir görüş ayrılığı mevcut. Yedi üye 2025'te faiz indirimi beklemezken, on üye en az iki kez indirime gidileceğini öngörüyor. Guvernörler Christopher Waller ve Michelle Bowman, bu ay içinde faiz indirimlerinin yeniden başlayabileceğini dile getirdi.
CreditSights’tan Zachary Griffiths, tüketici fiyatlarına yönelik tarife baskılarının daha açık şekilde ortaya çıkmasının, Fed’in politika yolunu yeniden değerlendirmesine neden olabileceğini ve bunun da tahvil getirilerinde sınırlı da olsa yukarı yönlü hareket yaratabileceğini belirtti. Griffiths, bu gelişmenin tahvil piyasasında yatay bir ayı görünümü oluşturabileceğine dikkat çekti.
Janus Henderson’da küresel çok sektörlü kredi başkanı olarak görev yapan John Lloyd, Eylül sonrasında gerçekleşecek bir faiz indiriminin para politikasının yönünü değiştirmeyeceği görüşünde. Lloyd’a göre bu düşünce, tahvil faizlerindeki düşüşlerin sınırlı kalmasına neden olabilir. Aralık ayına kadar iki faiz indirimi öngörüsü korunuyor; ancak bu indirimlerin biri ya da her ikisi de 2025’in ilk çeyreğine ertelenebilir.