Trump İran’a yönelik baskıyı artırıyor: ABD’nin çatışmaya katılacağı endişeleri artıyor

ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail hükümeti, İran’a yönelik askeri ve diplomatik baskıyı giderek sertleştiriyor. Bu gelişmeler, Washington’ın bölgede daha doğrudan bir çatışmaya dahil olabileceği yönündeki endişeleri tırmandırıyor. Kanada’da düzenlenen G7 Liderler Zirvesi’nden erken ayrılan Trump, İran’ın nükleer silah elde etme hedefinin kalıcı biçimde ortadan kaldırılması gerektiğini belirtti. Ateşkesin mi yoksa daha geniş çaplı bir çözümün mü amaçlandığı yönündeki sorulara ise net bir yanıt vermedi.
Trump, Air Force One uçağında gazetecilere yaptığı açıklamada, Kanada’dan sadece geçici bir barış anlaşması için değil, “gerçek bir son” amacıyla ayrıldığını söyledi. Trump, “Ateşkes değil. Bir son” diyerek bölgede daha kapsamlı bir çözüm hedeflediğini ima etti.
İsrail cephesinde ise gerginlik tırmanıyor. İsrail Savunma Bakanı Israel Katz, Tahran’da “çok önemli hedeflere” yönelik yeni saldırılar düzenleneceğini açıkladı. Katz, bu saldırıların öncesinde bölgedeki sivillerin tahliye edilmesi gerektiğini vurguladı. İsrail Savunma Kuvvetleri’nden bir sözcü ise İran’daki nükleer tesislere yönelik saldırıların her geçen gün daha derinleştiğini belirtti. Ancak hangi hedeflerin vurulacağına dair herhangi bir detay paylaşılmadı.
İsrail’in Cuma günü başlattığı bombardıman dalgasının ardından uluslararası piyasalarda bir miktar sakinlik gözlemlense de, savaşın bölgedeki diğer petrol ve doğalgaz üreticisi ülkelere sıçrayabileceğine yönelik kaygılar hâlâ güçlü biçimde hissediliyor.
Trump’ın G7 zirvesinden ayrılması, İran’ın balistik füze fırlatmalarının ve İsrail’in başkent Tahran dahil ülke genelindeki hedeflere yönelik saldırılarının hemen ardından gerçekleşti. ABD’nin USS Nimitz uçak gemisi saldırı grubunun programdan önce Orta Doğu’ya yönlendirilmesi, Washington’ın bölgedeki askeri varlığını artıracağına işaret ediyor. Bu gelişme, Cuma gününden bu yana ABD’nin bölgede attığı en önemli askeri adım oldu.
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA), sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamada, uydu görüntülerinin, İsrail saldırılarının İran’ın ana nükleer yakıt üretim tesisi olan Natanz’daki yer altı uranyum zenginleştirme kompleksine zarar verdiğini gösterdiğini duyurdu. Ancak Fordow’daki benzer bir tesiste şu an için herhangi bir hasar tespit edilemediği bildirildi.
Trump, İran’ın nükleer faaliyetlerine ilişkin geçmişte yürütülen beş görüşme turunun ardından, müzakerelerin yeniden başlaması ihtimalini açık kapı bıraksa da, İsrail’in saldırılarını önleyebilecek bir anlaşmayı Tahran’ın reddetmesini ciddi bir stratejik hata olarak değerlendirdi. Başkan, gerekirse İran’la görüşmeler yürütmek üzere Ortadoğu özel temsilcisi Steven Witkoff ya da Başkan Yardımcısı JD Vance gibi üst düzey bir yetkiliyi görevlendirebileceğini belirtti. Ancak şu an için müzakere havasında olmadığını da sözlerine ekledi.
İsrail, Salı günü İran’ın füze saldırılarında bir düşüş yaşandığını bildirdi. Hafta sonu fırlatılan yüzlerce füzenin ardından son 24 saatte yalnızca birkaç düzine füze tespit edildi. Ancak saldırıların ekonomik etkileri kendini göstermeye başladı. İsrail’in en büyük rafineri şirketlerinden Petrol Rafinerileri Ltd., Hayfa’daki kompleksin hasar görmesi ve üç çalışanın ölmesi üzerine üretimi durdurduğunu açıkladı. Şirketin internet sitesine göre, tesisin günlük yaklaşık 200 bin varillik üretim kapasitesi bulunuyor ve üretilen ürünlerin %70’i İsrail iç piyasasında tüketiliyor.
Ülkede 245 akaryakıt istasyonuna sahip olan Sonol adlı zincir, Hayfa rafinerisinin kapanmasının yakıt tedarik zincirinde aksamalara yol açabileceği konusunda uyarıda bulundu. Bu gelişme, enerji altyapısının da çatışmalardan doğrudan etkilenmeye başladığını gösteriyor.
İran ve İsrail arasında uzun süredir devam eden jeopolitik gerginlik, geçtiğimiz hafta İsrail’in İran’daki askeri ve nükleer tesislere ani hava saldırıları düzenlemesiyle açık savaşa dönüştü. Bu saldırılarda İranlı üst düzey komutanlar ve atom bilim insanları hedef alındı. İsrail bu sayede bölgenin önemli bir bölümünde hava üstünlüğü sağladı ve büyük şehirleri hedef alabilecek kapasiteye ulaştı.
İran hükümeti, bu saldırılara karşılık vermek zorunda hissediyor. Ancak elde kalan misilleme seçenekleri sınırlı ve bölgede desteklediği vekil güçlerin çoğu, özellikle Ekim 2023’ten bu yana yaşanan çatışmalar nedeniyle zayıflamış durumda. Bu nedenle Tahran açısından zayıf görünme riski ile stratejik geri adım arasında bir denge kurmak zorunluluğu doğmuş durumda.
İran’ın resmi açıklamasına göre, İsrail’in gerçekleştirdiği saldırılarda ülkede 200’den fazla kişi yaşamını yitirdi. İsrail tarafında ise ölü sayısı 24 olarak sabit kalırken, yaralı sayısı 600’ü aşmış durumda. Her iki tarafta da can kayıplarının artması, bölgedeki tansiyonun yakın zamanda düşmeyeceği yönündeki beklentileri güçlendiriyor.