Trump yönetiminden Suriye’ye en yüksek gümrük vergisi: Yaptırımlar kaldırıldı, tarife yükseldi

ABD Başkanı Donald Trump’ın Haziran ayında Suriye’ye yönelik tüm yaptırımların kaldırılacağını duyurmasının ardından, Washington yönetimi bu kez savaş yorgunu ülkeye dünyadaki en yüksek gümrük vergisini uygulama kararı aldı. Federal kayıtlar ve Bloomberg’in haberine göre, Suriye’den yapılan ithalata %41 oranında gümrük vergisi getirildi. Bu oran, Trump yönetiminin küresel ticaret politikasındaki en sert tarifelerden biri olma özelliğini taşıyor.
Trump, Mayıs ayında Riyad’daki Ritz-Carlton otelinde yaptığı konuşmada, onlarca yıldır Suriye’yi hedef alan yaptırımları kaldıracağını açıklamıştı. “Şimdi parlamanın zamanı geldi... İyi şanslar Suriye” ifadeleriyle duyurduğu bu kararı, Aralık 2024’te Beşşar Esad rejiminin devrilmesiyle iktidara gelen yeni yönetim açısından umut verici bir sinyal olarak değerlendirilmişti. Ancak üç ay geçmeden açıklanan tarife kararı, Şam yönetimi için hayal kırıklığına dönüştü.
Trump yönetiminin uygulamaya koyduğu vergi oranı, mevcut tüm ticaret ortakları içinde en yükseği. ABD ile oldukça sınırlı ticaret hacmine sahip olan Suriye, 2023 yılında ABD’ye yalnızca 11,3 milyon dolar değerinde mal ihraç ederken, 1,29 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirmişti. Ekonomik Karmaşıklık Gözlemevi verilerine göre bu rakamlar, ABD’nin Suriye ile teknik olarak ticaret açığı verdiğini gösteriyor.
Gümrük tarifelerinin Nisan ayında tüm ülkelere uygulanan, sıkça eleştirilen bir ticaret dengesizliği hesaplamasına dayandırıldığı belirtiliyor. Ancak Trump, Suriye özelinde herhangi bir açıklama yapmadı. Bölgesel uzmanlar ise atılan adımı, doğrudan ekonomik ilişkilerden ziyade jeopolitik mesaj olarak değerlendiriyor.
Risk danışmanlık şirketi Gulf State Analytics’in CEO’su Giorgio Cafiero, CNBC’ye yaptığı değerlendirmede, “Tarifelerin Suriye ekonomisi üzerinde doğrudan etkisi sınırlı olabilir. Ancak bu kararın sembolik değeri çok daha büyük. ABD, Esad sonrası Şam yönetimine, destek vermeye istekli olduğunu ancak bunu kendi koyduğu siyasi şartlar çerçevesinde yapacağını açıkça ilan ediyor” dedi.
Cafiero’ya göre bu şartların başında İsrail ile ilişkilerin normalleştirilmesi geliyor. Şam’a yönelik bu tür baskıların sadece ticaret ya da yatırım kanalları üzerinden değil, aynı zamanda diplomatik arenada da devam edeceği öngörülüyor.
Suriye, 1979’dan bu yana ABD tarafından terörü destekleyen ülke olarak tanımlanıyor. 2004 ve 2011 yıllarında uygulanan yaptırımlar, özellikle Esad rejiminin Arap Baharı sonrası ayaklanmalara yönelik sert tepkisi nedeniyle daha da ağırlaştırılmıştı. 13 yıllık savaş, iç çatışmalar, IŞİD’in yükselişi ve ardından gelen yıkım, ülkenin altyapısını ve kamu hizmetlerini neredeyse tamamen çökertti.
Aralık 2024’te Esad karşıtı milislerin gerçekleştirdiği sürpriz saldırılar rejimi devirmiş, yerini geçiş hükümetine bırakmıştı. Yeni Cumhurbaşkanı Ahmed el-Şara, El Kaide geçmişine rağmen reformist kimliğiyle öne çıkıyor. Ancak ülke hâlâ uluslararası yaptırımlar altında. ABD’nin Haziran’da yaptırımları kaldırması sonrasında Şam, Körfez ülkeleri başta olmak üzere farklı hükümetlerden yatırım ve destek sözleri almaya başlamıştı.
Katar Kalkınma Fonu’nun Azerbaycan ve Türkiye üzerinden Suriye’ye gaz tedarikini içeren ve 5 milyondan fazla kişiye ulaşması beklenen projesi, ülkenin enerji arzını iyileştirmeyi amaçlıyor. Projenin günlük elektrik üretimini %40 oranında artırması hedefleniyor. Fon’un genel müdürü Fahad Al-Sulaiti, Suriye’nin bu süreçte ABD başta olmak üzere uluslararası aktörlerle işbirliğine ihtiyaç duyduğunu, ancak gümrük vergilerinin anlamlı ekonomik ilişkilerin önünde büyük bir engel oluşturduğunu ifade etti.
Washington ile yakın çalıştıklarını belirten Al-Sulaiti, “ABD Hazine Bakanlığı ile ilk günden itibaren koordinasyon halindeyiz. Yeni Suriye için sağlam bir ekonomik sistem kurmak istiyoruz” dedi.
Öte yandan, Trump yönetiminin tarifeyi özellikle geçiş hükümetinin siyasi adımlarına paralel olarak esnetmeyi planladığı belirtiliyor. Royal United Services Institute araştırmacısı HA Hellyer, Suriye ekonomisinin mevcut durumunu “çöküşün eşiğinde” olarak tanımlıyor. Elektrik şebekesinin üçte ikisinin çalışmadığı, Şam ve Halep gibi büyük şehirlerde günde 20 saatten fazla kesinti yaşandığı, kırsal bölgelerde ise hiç elektrik bulunmadığı bildiriliyor.
Trump’ın Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, El-Şara hükümetine destek verdiğini kamuoyuna açıklamıştı. ABD ve Katar destekli yatırımların gündemde olduğunu söyleyen Barrack’ın tarife kararını destekleyip desteklemediği bilinmiyor. Dışişleri Bakanlığı ve Beyaz Saray, bu konuda gelen sorulara yanıt vermedi.
Suriye ile ABD arasındaki ticaret hacminin sınırlı olması nedeniyle, %41’lik tarifenin kısa vadede ekonomik etkisinin zayıf kalacağı değerlendirmeleri yapılıyor. Ancak uzmanlar, bu kararın psikolojik ve diplomatik etkilerinin göz ardı edilmemesi gerektiği görüşünde birleşiyor. Cafiero, tarifeleri “bir tür tasma” olarak tanımlayarak, Washington’ın Suriye’nin geleceği üzerindeki nüfuzunu yeni yöntemlerle koruma çabasında olduğunu öne sürüyor.
Gözlemciler, ülkenin içindeki kırılgan istikrarın sürdürülmesi için siyasi baskının değil, doğrudan yardımların ve uzun vadeli yatırımların ön planda olması gerektiği uyarısını yineliyor. Aksi durumda, Suriye’nin yeni yönetiminin karşı karşıya olduğu risklerin, ülkeyi yeniden açık savaşa sürükleme ihtimali bulunduğu belirtiliyor.