Ash: Türkiye’nin fırsatı vardı, dezenflasyonda daha iddialı olabilirdi
- Ekonomist Timothy Ash Türkiye’nin 2025 yılı bilançosunu değerlendirerek “Üç yıl önceki ortamla kıyaslayınca geldiğimiz noktayı kutlamak gerekir. Sistemik risk konuşulmuyor. KKM gibi bir saatli bombanın kaldırılması ve rezervlerin aynı anda artırılması gerçekten şaşırtıcı bir başarı. Ancak Merkez Bankası’nın elinde fırsat vardı; faiz indirimlerine daha geç ve daha sınırlı başlayarak dezenflasyon sürecini daha güçlü bir patikaya oturtabilirlerdi” dedi.
BlueBay Asset Management Kıdemli Stratejisti Timothy Ash küresel piyasalar ve Türkiye ekonomisinin 2025 yılı performansına dair CNBC-e Londra Temsilcisi Berfu Güven’in sorularını yanıtladı.
Timothy Ash’e göre Türkiye, son üç yıldaki kırılgan dönemle karşılaştırıldığında önemli aşama kaydetti ancak dezenflasyon süreci olması gerekenden daha yavaş ilerledi.
Ash şunları kaydetti: “Bu yıl enflasyonun beklenildiği kadar hızlı düşmemesinde bir dizi “tek seferlik” etki rol oynadı. Gıda ve tarımda kuraklıklar, don olayları; eğitim ve konut fiyatlarının istikrarlı şekilde yüksek seyretmesi enflasyon üzerinde sürekli baskı yarattı. Bunlar doğru. Ama yine de bence Merkez Bankası’nın önemli bir fırsatı ve siyasi sermayesi vardı. Bu yılın başına dönersek, İmamoğlu’nun gözaltına alınması, ardından gelen protestolar derken ülkede siyasi tansiyon yüksekti. O dönemde Erdoğan, siyasi belirsizliğe karşı finansal istikrarı sağlamak için Merkez Bankası’na ve Mehmet Şimşek’in ekibine büyük ölçüde güveniyordu. Bu nedenle, politika faizlerinde adımlarını biraz daha temkinli atarak –yani bu kadar erken ve bu kadar fazla indirim yapmayarak– dezenflasyon sürecini daha güçlü bir patikaya oturtabilirlerdi diye düşünüyorum.”
Ash’e göre Merkez Bankası’nda genel olarak “güvercin” bir duruş hakim. Ash "Para Politikası Kurulu’ndaki dengeleri de biliyoruz: Başkan, Hatice Karahan ve Cevdet Akçay üçlüsü belirleyici. Cevdet Bey daha “şahin”, Hatice Hanım genelde “güvercin”, başkan ise ortada bir yerde konumlanıyor. Nisan ayında Cevdet Akçay’ın görev süresi dolduğunda PPK’nın nasıl şekilleneceği önemli olacak. Başkanın yakın çalıştığı, JPMorgan geçmişi olan yeni bir danışmanın da adı geçiyor. Dolayısıyla, aşırı sıkı bir duruş beklemek bana çok gerçekçi gelmiyor” diye konuştu.
“Faiz indiriminin sınırlı yapılması daha isabetli olurdu”
Timothy Ash Türkiye’nin bir numaralı sorununun enflasyon olduğunu belirterek seçimler yaklaştıkça sıkı duruşu koruma alanının daralacağını savundu..
“Enflasyon verilerinin seyri belirleyici olacak. Son dönemde veriler oldukça oynak; iyi aylar da gördük, kötü aylar da… Yıl sonuna doğru sanki birkaç iyi veri daha görebiliriz. Piyasalar Aralık’ta yeni bir 100 baz puanlık indirimi tolere edebilir gibi duruyor. Ama kişisel olarak, Türkiye’nin bir numaralı sorununun enflasyon olduğunu düşünüyorum. Seçimler yaklaştıkça sıkı duruşu koruma alanı daralacak. Bu nedenle, dezenflasyon ciddiye alınacaksa, kesintilerin bugünlerde daha sınırlı yapılması daha isabetli olurdu. Aslında aynı şeyi bir yıl önce de söylerdim”
Timothy Ash “piyasaların MB Başkanı Karahan’a güveni tam” dedi ve ekledi: “Piyasalar şimdilik güçlü duruyor. Başkan Karahan’a duyulan temel bir güven var ve gerçekten de göreve geldiğinden beri önemli işler başardı. Nereden nereye gelindiğine bakınca haklarını teslim etmek lazım. Ben sadece dezenflasyon konusunda biraz daha iddialı olunabileceğini düşünüyorum. Ama tek seferlik etkilerin ağırlığını savunanlar da olabilir. Belki 2026’da maliye politikası daha fazla yük üstlenir ve bu da Merkez Bankası’nın faiz indirimlerini daha yavaş yapmasına imkan tanır”
“TL’de reel değerlenmenin alternatifi yok; ana çıpa bu”
Türk lirasının seyrine ilişkin konuşan Ash, TL’nin reel değerlenmesinin kaçınılmaz olduğunu söyledi:
“Bence dezenflasyon süreci açısından reel değerlenme hikayesinin bir alternatifi yok. Bu, enflasyonu aşağı çeken en önemli çıpalardan biri. Elbette ekonomide bazı sektörler için can acıtıcı tarafları var. Ancak Şimşek ve ekibi de şunu savunuyor “son on yılda birçok şirket zayıf kur ve sürekli değer kaybı sayesinde avantaj sağladı”. Bu dönemde verimliliği artıracak yatırımları yapmaları gerekiyordu.
Normalde güçlü bir reel değerlenme cari dengeyi bozar ama şu anda öyle bir baskı da görmüyoruz. Aslında geçen yıl ihracatçılar güçlü euro sayesinde bir ölçüde şanslıydı; Eğer “ihracatı destekleyelim” diye reel değer kaybına yönelirseniz bunun faturası daha yüksek enflasyon olur. Türkiye bunu geçmişte birçok kez yaşadı. Rekabeti artırmak için kur silahına sarılmanın çözüm olmadığı artık çok açık. Asıl çözüm; yapısal reformlar, verimlilik artışı ve rekabet gücünü kalıcı şekilde iyileştirecek dönüşümler olmalı. Mevcut politika çerçevesinin bir alternatifi olduğunu düşünmüyorum”
“Küresel piyasalar için 2025 şaşırtıcı şekilde pozitif geçti”
Ash’e göre, yıl başında büyük bankaların raporları ticaret savaşları, ABD–Çin gerilimi, Orta Doğu ve Ukrayna’daki çatışmalar nedeniyle karamsarlıkla doluydu… Ancak tüm belirsizliklere rağmen 2025 “şaşırtıcı derecede pozitif” geçti.
“Herkes en kötü senaryoya hazırlanmıştı ama Trump’ın tarife adımları beklenenden daha yumuşak oldu. Doların zayıflığı da gelişen piyasaları ciddi şekilde destekledi. EM varlıkları on yılın kötü performansını telafi etti. beş yıllık getiriler yeniden pozitife döndü..Bu yıl gelişen ülkelerde reform hikayeleri öne çıktı: Arjantin, Türkiye’nin para politikasındaki dönüşü, Güney Afrika, Pakistan… Yatırımcıya net hikaye veren çok ülke var. Trump döneminde kimsenin risk almak için alanı yok. Bu yüzden EM hükümetleri politika hatası yapmamaya ekstra özen gösteriyor ; bu da varlık fiyatlarını destekliyor.


