Getiri arayışındaki yatırımcılar, ABD’deki kapalı çağrı fonlarına rekor yatırım yapıyor

ABD finans piyasalarında, volatilitenin arttığı ve makroekonomik belirsizliklerin derinleştiği bir dönemde, yatırımcıların güvenli ve yüksek getirili alternatiflere yönelmesi, kapalı çağrı fonlarına ilgiyi rekor seviyeye taşıdı. Morningstar’ın açıkladığı verilere göre, bu yılın ilk yarısında ABD'de kapalı çağrı stratejilerine dayalı türev gelir fonlarına toplam 31,5 milyar dolarlık yeni yatırım yapıldı. Temmuz ayının ortasına kadar bu fonlara ek olarak 2,5 milyar dolar daha giriş gerçekleşti. Böylece toplam net varlıklar 145 milyar dolara ulaşarak şimdiye kadarki en yüksek seviyeye çıktı.
Kapalı çağrı fonları, yatırımcılara hisse senedi temelli ancak aynı zamanda düzenli gelir akışı sağlayan hibrit bir model sunuyor. Fonlar, portföylerindeki hisse senetleri üzerinde çağrı opsiyonları satarak prim geliri elde ediyor. Yatırımcının söz konusu hisseleri satma yükümlülüğü doğsa da, çoğu zaman bu opsiyonlar kullanım süresine kadar değersiz hale geliyor. Bu durum, hisse fiyatlarının opsiyon kullanım fiyatının üzerine çıkacak kadar güçlü bir yükseliş göstermemesiyle ilişkilendiriliyor ve fonların topladığı primi korumasına olanak tanıyor.
Volatilitenin arttığı, faiz görünümünün belirsiz olduğu ve jeopolitik risklerin arttığı mevcut piyasa koşullarında, bu fonlar özellikle sermaye kazancı yerine düzenli nakit akışı arayan yatırımcılar açısından cazibesini artırıyor. Sınırlı sermaye kazancı potansiyeline rağmen, sağladıkları istikrarlı gelir fonları öne çıkarıyor. Örneğin JPMorgan Equity Premium Income ETF son 12 ayda yüzde 8,25 getiri sunarken, JPMorgan Nasdaq Equity Premium Income ETF (JEPQ) yüzde 11,5 ve Global X Nasdaq 100 Covered Call ETF (QYLD) yüzde 13,9 getiri sağladı. Bu oranlar, şu anda yüzde 4,4 seviyesinde olan 10 yıllık ABD Hazine tahvili getirisinin oldukça üzerinde.
Harmer Wealth Management’ın kurucusu ve baş yatırım sorumlusu Chad Harmer’a göre, düşük ücretli ETF’lerin yaygınlaşması ve bu ürünlerin 401(k) planları aracılığıyla erişilebilir hale gelmesi bu eğilimi güçlendiriyor. ABD’de 401(k), bireylerin vergi öncesi gelirlerini uzun vadeli yatırımlara yönlendirdiği ve emeklilik dönemine kadar bu varlıklar üzerinde kontrol sahibi olduğu bir emeklilik tasarruf sistemi olarak öne çıkıyor. Bu sayede kapalı çağrı stratejileri, uzun vadeli yatırımcı profiline sahip bireylerin portföylerine kolayca entegre edilebiliyor.
Fonlara yönelik güçlü talep özellikle emeklilik dönemine yaklaşan bireylerden ve daha muhafazakâr yatırım tarzını benimseyen fon sağlayıcılardan geliyor. Tahvillerin tarihsel olarak düşük getiri sunduğu bir ortamda, kapalı çağrı fonlarının bu boşluğu doldurması bu eğilimi destekliyor. Aynı zamanda son haftalarda hisse senedi piyasalarının güçlü bir ralli yapmış olması, bazı yatırımcıları bu kazançların kalıcılığı konusunda temkinli hale getiriyor. UBS Global Wealth Management’ın baş yatırım sorumlusu Mark Haefele, son yükselişin birçok olumlu gelişmeyi şimdiden fiyatladığını ve yatırımcıların önümüzdeki haftalarda artabilecek piyasa oynaklığına hazırlıklı olması gerektiğini söylüyor.
Shelton Capital Management portföy yöneticisi Barry Martin de kapalı çağrı fonlarının yatırımcılar tarafından sadece gelir yaratmak amacıyla değil, aynı zamanda portföy riskini azaltmak için de tercih edildiğine dikkat çekiyor. Martin, “Bu yıl, artan oynaklık nedeniyle çağrı opsiyonu satışı açısından son derece uygun bir piyasa sunuyor. Fonlar, yatırımcıların hem getiri hem de risk yönetimi açısından yeni bir stratejik yaklaşım benimsediğini gösteriyor” diye konuştu.
Getiri baskısının sürdüğü, faiz oranları ve büyüme görünümünün belirsiz olduğu küresel ortamda, kapalı çağrı fonlarının sunduğu çift yönlü fayda –yani gelir üretimi ve risk kontrolü–, bu stratejinin yatırımcı portföylerinde daha kalıcı bir yer edinmesini sağlayabilir.