Wall Street’in yaz rallisi değerlemeleri rekor seviyelere taşıdı: Uzmanlardan balon uyarısı

Wall Street’te bu yaz yaşanan sert yükseliş, hisse senetlerinin değerlemesini tarihi zirvelere yaklaştırırken, piyasalarda oluşan coşkunun sürdürülebilirliğine dair endişeler güçleniyor. S&P 500 endeksi temmuz ayında art arda rekorlar kırarken, yatırımcılar hisse senedi piyasasının aşırı ısındığını ve balon bölgesine girdiğini savunuyor.
Yükselen piyasa fiyatlamalarıyla birlikte, ABD’de şirketlerin borçlanma maliyetleri de dramatik bir şekilde gerileyerek onlarca yılın en düşük seviyelerine yaklaştı. Bu gelişme, Donald Trump’ın ticaret politikalarının neden olduğu bahar aylarındaki volatilitenin ardından dikkat çekici bir dönüşü işaret ediyor.
Başkan Trump’ın ithalat vergilerinde ciddi artışlara gidilmesini içeren ticaret anlaşmalarını imzalamasının ardından piyasada oynaklık sinyalleri artarken, özellikle büyük teknoloji hisselerinde gözlenen fiyatlamalar yatırımcıları ikiye bölüyor. Yarı iletken devi Nvidia’nın piyasa değeri 4 trilyon doları aşarak halka açık şirketler arasında ilk kez bu seviyeye ulaşması, piyasadaki mevcut coşkunun en çarpıcı örneklerinden biri oldu. Benzer şekilde, 2021 yılındaki “meme hisse” çılgınlığını andıran bir şekilde, bireysel yatırımcılar GoPro ve Krispy Kreme gibi daha küçük şirket hisselerine yeniden yöneliyor.
Tahvil devi Pimco’nun baş yatırım sorumlusu Dan Ivascyn, mevcut tabloyu 2000’lerin başındaki internet balonuna benzetiyor. “Genellikle piyango bileti zihniyetiyle hareket ediliyor. Bu, oldukça tehlikeli bir yapı,” değerlendirmesinde bulundu.
Bloomberg verilerine göre, S&P 500 şirketlerinin ortalama fiyat/satış oranı 3,3'ün üzerine çıkarak tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı. Barclays’in oynaklık, türev işlemler ve piyasa duyarlılığını baz alan “hisse senedi coşkusu” göstergesi ise normal seviyesinin iki katına çıkarak geçmiş varlık balonlarıyla ilişkilendirilen eşiği aştı. Bankanın ABD hisse senedi türev stratejileri başkanı Stefano Pascale, bu göstergenin piyasanın aşırı coşkulu bir zeminde olduğunu açıkça ortaya koyduğunu belirtti.
Ticaret tarafında, ABD ile Japonya arasında yapılan ve Japon ürünlerine %15 vergi getiren yeni anlaşma, yatırımcılar tarafından olumlu karşılandı. Avrupa Birliği ile benzer bir düzenleme olasılığı da gündemde. Bu oranlar Trump öncesi dönemin çok üzerinde olsa da, yönetimin geçmişte gündeme getirdiği daha agresif vergi tehditlerine kıyasla daha ılımlı bir duruş olarak görülüyor. Pictet Asset Management’ın baş stratejisti Luca Paolini’ye göre, “Bu ilk anlaşmalar kötü; ama yatırımcılar, tam kapsamlı bir ticaret savaşı dışında kalan her gelişmeye olumlu bakıyor.”
Piyasalarda bu yazın önemli bir dinamiği, ABD hükümetinin hızla artan borçlanması ve Federal Rezerv’in bağımsızlığına ilişkin artan şüphelere rağmen yatırımcıların hisse senetlerinden geri adım atmaması oldu. Bu tabloya, yıl başındaki satışların ardından sert şekilde toparlanan büyük sermayeli teknoloji hisseleri öncülük etti. Nvidia yılın en düşük seviyesinden itibaren yüzde 100’lük bir yükseliş kaydederken, Meta'nın hisseleri aynı dönemde yüzde 49 arttı.
Research Affiliates’in kurucusu Rob Arnott, S&P 500’de fiyat/satış, fiyat/nakit akışı, fiyat/defter değeri ve fiyat/temettü oranlarının rekor seviyelere yakın olduğuna dikkat çekerek, endekse yön veren dar kapsamlı teknoloji hisselerine yatırım yapmayı “bir silindirin önünde kuruş toplamaya” benzetti. Arnott, piyasada mevcut yapay zeka liderlerine yönelik fiyatlamaların bu şirketlerin gelecekte rakipsiz kalacağı varsayımı üzerine kurulu olduğunu, ancak yatırımcıların aynı zamanda popüler hisselerden uzaklaşmakta temkinli davrandığını vurguladı.
Büyük teknoloji şirketlerinin dışında, daha küçük ölçekli bazı hisselerde görülen agresif yükselişler de dikkat çekici. Savunma şirketi Palantir, kamu ihalelerinden gelen güçlü gelir akışı sayesinde nisan ayından bu yana yüzde 130 değer kazandı. Kripto para borsası Coinbase’in hisseleri ise, Trump’ın kasım ayındaki olası zaferine dair beklentilerle güçlenen dijital varlık piyasasındaki iyimserliğin etkisiyle yüzde 180’e yakın prim yaptı. Bitcoin ise geçen hafta ilk kez 120.000 dolar seviyesini aştı.
Bu iyimser hava sadece hisse senedi piyasasıyla sınırlı değil. Kurumsal kredi tarafında da yüksek kaliteli ABD şirketlerinin borçlanma spreadleri, devlet tahvilleri üzerine sadece 80 baz puanlık farkla 2005'ten bu yana en düşük seviyeye geriledi. Bu gelişme, yatırımcıların risk iştahının oldukça yüksek olduğunu gösteriyor.
Deutsche Bank analistleri, Perşembe günü yayınladıkları değerlendirmede, hisse senedi alımlarını finanse etmek için artan borç kullanımının 1999 ve 2007’de gözlenen “en sıcak coşku” dönemleriyle benzerlik taşıyıp taşımadığını sorguladı.
Piyasanın mevcut seviyeleri, bazı yatırımcılar için ciddi getiriler vadediyor. Ancak bu atmosferin aynı zamanda geçmişteki balon benzeri yapılarla benzeştiği, uzmanlar tarafından giderek daha yüksek sesle dile getiriliyor. Piyasanın bu denli coşkulu bir ortamda ne kadar daha yükselebileceği, temkinli yatırımcılar için asıl soru haline geliyor.