Yabancı bankalardan haziran toplantısı için faiz tahmini
- Morgan Stanley ve ING, beklentilerin altında gelen enflasyon verisinin ardından yaptığı değerledirmede, Merkez Bankası'nın 19 Haziran'da yapılacak PPK toplantısında politika faizinde bir değişikliğe gitmesini beklemediklerini belirtti.

Mayıs ayı enflasyon rakamlarının açıklanmasıyla yabancı bankalardan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) haziran ayı faiz kararına ilişkin değerlendirmeler geldi.
Morgan Stanley, Mayıs ayında hizmet grubundaki ivmenin azalmaya devam etmesi ve döviz kurunun temel mal grubuna geçişkenliğinin nispeten sınırlı kalmasıyla enflasyonun ana eğiliminde belirgin bir iyileşme kaydedildiğini bildirdi.
"Enflasyon riskleri dengesi göz önüne alındığında, haziran ayında doğrudan bir faiz indirimi beklemiyoruz" diyen Morgan Stanley, "Her ne kadar 19 Haziran'da doğrudan bir indirim beklemesek de, ortalama fonlama maliyetinin ve TLREF'in muhtemelen PPK toplantısı sonrasında bir haftalık repo faizi civarında normalleştiğini göreceğiz" ifadelerini kullandı.
Morgan Stanley, asimetrik faiz koridoru TCMB'ye yurt içi ve küresel dış şoklara karşı hızlı hareket etme alanı sağladığı için gecelik borç verme faizinde de bir indirim beklemediklerini vurguladı.
"Ancak bugünkü enflasyon verisi göz önüne alındığında, ortalama fonlama maliyetini ve TLREF'i bir haftalık repo faizi civarında normalleştirmek için TL likidite koşullarında bir miktar gevşeme göreceğiz" diyen Morgan Stanley, TCMB'nin bunu yapmak için PPK toplantısına ihtiyacı olmasa da, Haziran PPK toplantısında faizlerin değiştirilmemesi yönündeki beklentileri çıpalamak için 19 Haziran'a kadar beklemeyi tercih edebileceğini belirtti.
Temmuzda 250 baz puan indirim öngörüsü
"Bu arada, önümüzdeki birkaç hafta içinde daha büyük baskı altında olan firmaları/sektörleri desteklemek amacıyla bazı kredi büyüme sınırlarında seçici bir gevşeme bekliyoruz" değerlendirmesini yapan Morgan Stanley, Halihazırda temmuz ayında bir haftalık repo faizinin 250 baz puan indirilerek yüzde 43,5'e çekilmesini ve baz senaryoda Aralık ayında enflasyonun yüzde 29, politika faizinin ise yüzde 36 olmasını bekliyoruz" dedi.
ING de faizde değişiklik öngörmüyor
ING, mayıs ayında yıllık enflasyonun nisan ayındaki yüzde 37'den yüzde 35,4'e gerilemesinde baz etkisinin güçlü bir yol oynadığını savundu.
ING yaptığı değerlendirmede, TCMB'nin 19 Haziran'da yapılacak PPK toplantısında politika faizinde bir değişikliğe gitmesi beklemediklerini de vurguladı.
ING'nin enflasyon rakamları sonrasında değerlendirmeleri şöyle:
"Sonuç olarak, güçlü baz etkisi ve fiyat baskılarındaki genele yayılan düşüşler yıllık enflasyonu aşağı çekerek iyileşme eğilimini desteklemiştir. Bu durum, TCMB'nin zamanında ve kapsamlı adımlar atması sayesinde son dönemde piyasalarda yaşanan dalgalanmaların enflasyon üzerindeki etkisinin sınırlı kaldığını göstermektedir. Keskin döviz kuru hareketleri, büyük ücret ayarlamaları, düzenlenmiş fiyatlarda beklenmedik artışlar veya emtia fiyatlarında artış gibi başka şoklar yaşanmazsa, bu yılın sonunda enflasyonun yüzde 30'un altında kalmasını bekliyoruz.
Halihazırda TCMB makro ihtiyati tedbirler uygulamakta ve hem kredi fiyatını hem de hacmini kontrol etmek için politika faizine ve kredi sınırlarına aynı anda başvurmaktadır. Son enflasyon raporunda, Başkan Yardımcısı Cevdet Akçay bankanın iki seçeneği olduğunu belirtti: a) makro ihtiyati tedbirleri sürdürürken koşullar elverirse faizleri düşürmek veya b) politika faizini yüksek tutarken hacim kısıtlamalarını kademeli olarak kaldırmak. Bu stratejiler arasında nasıl bir seçim yapılacağı şu aşamada belirsiz olmakla birlikte, TCMB'nin 19 Haziran'da yapılacak PPK toplantısında politika faizinde bir değişikliğe gitmesi beklenmiyor.
Halihazırda banka kredi verenleri ağırlıklı olarak üst banttan fonlamakta ve gecelik faiz oranını %49'a yakın tutmaktadır. Mayıs ayı enflasyon verileri, istikrar kazanan piyasa koşulları ve rezerv birikiminin yeniden başlaması (Mayıs başında 138,5 milyar dolardan en son 153,1 milyar dolara) ile birleştiğinde, TCMB'nin fonlamasını bir haftalık repo ihalelerine kaydırmasını sağlayabilir ve potansiyel olarak politika faiziyle uyumlu daha düşük bir efektif fonlama oranına yol açabilir."