AB, ABD ile nihai ticaret anlaşmasını yetiştiremeyecek: Von der Leyen detaylı uzlaşıya kapıya kapattı

PAYLAŞ
AB, ABD ile nihai ticaret anlaşmasını yetiştiremeyecek: Von der Leyen detaylı uzlaşıya kapıya kapattı

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, 9 Temmuz tarihine kadar ABD ile Avrupa Birliği arasında nihai bir ticaret anlaşmasına varmanın mümkün olmadığını belirtti. Von der Leyen, Perşembe günü Washington’daki temaslar öncesinde yaptığı açıklamada, tarafların bu nedenle daha az ayrıntı içeren bir “prensip anlaşmasına” odaklandıklarını ifade etti.

ABD ve AB yetkilileri, Donald Trump'ın AB mallarına yönelik %50'lik gümrük tarifesi tehdidini engellemek amacıyla yaklaşık üç aydır yürüttükleri müzakerelerde geçici bir anlaşmaya yaklaşmış durumda. Von der Leyen, “Bu çok büyük bir görev çünkü AB ile Amerika Birleşik Devletleri arasındaki ticaret hacmi yılda yaklaşık 1,5 trilyon avro seviyesinde. Son derece karmaşık ve çok büyük bir işlem hacmini kapsıyor,” diyerek görüşmelerin zorluğuna dikkat çekti.

Basın toplantısında, “Hedeflediğimiz şey bir prensip anlaşması. Müzakereler için tanınan 90 günlük süre, ayrıntılı bir nihai anlaşmayı imkânsız hale getiriyor,” açıklamasını yaptı. Von der Leyen, İngiltere’nin de ABD ile prensipte bir anlaşmaya vardığını belirtti. “Şu ana kadar prensip anlaşması imzalayan yalnızca iki ülke var: Birleşik Krallık ve Vietnam.”

ABD, Çarşamba günü Vietnam ile de benzer bir prensip anlaşmasına vardığını duyurmuştu. Ancak bu anlaşmalar, ABD’nin “karşılıklılık” ilkesi çerçevesinde uyguladığı tarifeleri kaldırmıyor. Vietnam %20’lik, Birleşik Krallık ise %10’luk tarifeleri kabul etti. Özellikle Birleşik Krallık, yılda 100.000 araç ihracatına karşılık %10’luk bir kota elde ederken, jet motorları ve diğer havacılık bileşenleri gibi bazı yüksek katma değerli ürünlerin Amerikan vergilerinden muaf tutulmasını sağladı. Ayrıca sadece ABD menşeli biyoetanole uygulanan tarifeler düşürülürken, ABD'den ithal edilen sığır eti için uygulanan kotalar da artırıldı.

ABD’nin uyguladığı mevcut tarifeler, AB’nin ABD ile gerçekleştirdiği yaklaşık 380 milyar avroluk yıllık ticaretin %70’ine denk gelen bir kısmını etkiliyor. Washington yönetimi ise sektörel tarifeleri daha da genişletmeyi değerlendiriyor. Bakır, kereste, havacılık parçaları, ilaçlar, çipler ve kritik mineraller gibi alanlarda uygulanacak yeni tarifeler, neredeyse tüm AB-ABD ticaretini kapsayacak düzeyde.

Bu kapsamda Avrupa Komisyonu'nun Ticaret Komiseri Maroš Šefčovič, 9 Temmuz öncesinde bir anlaşmaya varılması yönündeki diplomatik çabaları hızlandırmak amacıyla Washington’da temaslarda bulunuyor. Šefčovič'in ABD Hazine Bakanı Scott Bessent, Ticaret Bakanı Howard Lutnick ve ABD Ticaret Temsilcisi Jamieson Greer ile görüşmesi bekleniyor. ABD tarafı ise, bu tarihe kadar anlaşmaya varamayan ülkeler için gümrük vergilerinin artırılacağını net biçimde duyurdu. Lutnick, “Anlaşması olmayan ülkeler için tarifeler 9 Temmuz’dan sonra artırılacak,” dedi.

Müzakerelerin yoğunlaştığı bu dönemde, Avrupa’nın en büyük ekonomisi Almanya'nın Başbakanı Friedrich Merz, ülkesinin ana sanayi kolları üzerindeki baskıyı hatırlatarak hızlı bir çözüme duyulan ihtiyacı vurguladı. “Bu, ince hazırlanmış ve her ayrıntısı müzakere edilmiş bir ticaret anlaşması değil,” ifadesini kullanan Merz, “Burada söz konusu olan; kimya, ilaç, makine mühendisliği, alüminyum, çelik ve otomotiv gibi kilit sektörler için gümrük anlaşmazlığının hızlı bir şekilde çözülmesidir. Müzakerelerin aylarca süreceği karmaşık bir süreçtense, şimdi hızlı ve basit bir çözüme ihtiyacımız var,” dedi.

Öte yandan, AB tarafı, Financial Times’a konuşan diplomatlara göre, %10'luk genel tarifeleri kabul etmeye eğilimli. Ancak çelik gibi belirli sektörlerde uygulanan %50’lik tarifelerin ve araç ile araç parçalarında uygulanan %25’lik vergilerin düşürülmesini talep ediyor. Buna ek olarak, AB, ABD’den daha fazla mal alarak ticaret dengesini azaltmayı da taahhüt etmeye istekli bir tutum sergiliyor.

ABD’nin 9 Temmuz’da uygulamaya koymayı planladığı yeni tarifeler ve devam eden müzakereler, sadece ikili ilişkileri değil, küresel ticaret düzenini de doğrudan etkileyecek potansiyele sahip. Avrupa tarafı müzakerelere hız verirken, nihai bir ticaret anlaşmasının zaman baskısı altında şekilleneceği anlaşılıyor.