ABD'nin artan borç endişeleriyle uzun vadeli tahvil fonlarından tarihi çıkış

PAYLAŞ
ABD'nin artan borç endişeleriyle uzun vadeli tahvil fonlarından tarihi çıkış

Yatırımcılar, Covid-19 pandemisinin en sert etkilerinin yaşandığı 2020’nin ilk çeyreğinden bu yana, ABD’nin uzun vadeli tahvil piyasasından en hızlı çıkışlarını gerçekleştiriyor. Financial Times’ın EPFR verilerini esas alarak yaptığı hesaplamaya göre, 2024’ün ikinci çeyreğinde uzun vadeli ABD tahvil fonlarından net çıkış yaklaşık 11 milyar doları buldu. Bu rakam, hükümet ve şirket borçlarını kapsayan söz konusu fonlarda, pandemi dönemindeki sarsıntılardan bu yana görülen en büyük çeyreklik çıkış olarak öne çıkıyor.

Fonlardan bu büyüklükteki çıkış, son üç yılda çeyrek başına ortalama 20 milyar dolarlık giriş trendinin de tersine döndüğüne işaret ediyor. Özellikle kurumsal yatırımcıların yoğun olarak kullandığı bu fonlardan yapılan geri ödemeler, ABD’nin mali yapısı etrafında artan kaygıların bir yansıması olarak görülüyor. Fon akışları doğrudan tüm tahvil piyasasını temsil etmese de, yatırımcı hissiyatına dair önemli bir gösterge sunuyor.

Tahvil piyasasında uzmanlaşmış yatırım firması DoubleLine’dan Bill Campbell, uzun vadeli tahvillerden çıkan fonlara dikkat çekerek, bunun daha büyük çaplı bir sorunun işareti olduğunu dile getirdi. Campbell’a göre, hem yerli hem de yabancı yatırımcılar, ABD Hazine tahvil eğrisinin uzun tarafına yatırım yapma konusunda gitgide daha fazla endişe taşıyor.

Bu endişelerin merkezinde, Başkan Donald Trump’ın Kongre gündemine taşıdığı geniş kapsamlı vergi indirimi paketi yer alıyor. "Büyük, güzel" olarak nitelendirilen bu vergi planının, bağımsız analistlerin hesaplamalarına göre, önümüzdeki on yılda ABD’nin toplam borcuna trilyonlarca dolar eklemesi bekleniyor. Bu durum, Hazine’nin piyasadan daha fazla borçlanmak üzere yüksek miktarda tahvil ihracı gerçekleştirmesini gerektirecek. Beyaz Saray, söz konusu vergi politikalarının yanı sıra ticaret politikalarının ve yüksek büyümenin borç seviyesini azaltacağını savunuyor.

Ancak yatırımcılar açısından bu yaklaşım birçok belirsizlik barındırıyor. Özellikle yönetimin, başlıca ticaret ortaklarına karşı uygulamaya koyduğu yeni gümrük tarifeleri, halihazırda yüksek seyreden enflasyonun daha da artabileceği yönünde kaygıları artırıyor. Enflasyonun yükselmesi, uzun vadeli tahvillerin gelecekteki sabit faiz ödemelerinin reel değerini aşındırdığı için bu enstrümanları daha az cazip hale getiriyor.

Goldman Sachs’ın baş kredi stratejisti Lotfi Karoui, fon çıkışlarının, yatırımcıların ABD’nin mali sürdürülebilirliğine dair uzun vadeli görünüm konusunda artan şüphelerini yansıttığını belirtti. PGIM’in küresel tahvil biriminden sorumlu Robert Tipp de benzer bir değerlendirme yaparak, şu anki ortamın hem yüksek enflasyon hem de çok yoğun devlet tahvil arzı nedeniyle tahvil piyasasında rahatsızlık yarattığını söyledi.

Tipp, özellikle getiri eğrisinin uzun tarafında belirgin bir tedirginlik olduğunu vurgularken, Bloomberg’in endeks verilerine göre, Başkan Trump’ın Nisan ayında açıkladığı gümrük tarifeleri sonrası uzun vadeli ABD tahvillerinin fiyatlarında da düşüş yaşandı. Bu segmentteki tahvil fiyatları ikinci çeyrek boyunca yaklaşık yüzde 1 geriledi.

Öte yandan, kısa vadeli tahvillere yönelik yatırımcı ilgisi azalmadı. EPFR verilerine göre, ikinci çeyrekte kısa vadeli ABD tahvillerine yönelen fonlara 39 milyar dolardan fazla giriş gerçekleşti. Bu durum, ABD Merkez Bankası’nın (Fed) yıl boyunca politika faizini yüksek seviyelerde tutması nedeniyle kısa vadeli araçların cazibesini artırdığına işaret ediyor.

RBC Global Asset Management’ta BlueBay ABD sabit gelir biriminin başkanı Andrzej Skiba, bazı yatırımcıların bu dönemde portföylerini daha fazla uluslararası tahvillerle çeşitlendirme yoluna gidebileceğini belirtti. Ancak Skiba, Hazine tahvillerinin küresel sabit gelir portföylerinde temel bir varlık olarak kalmaya devam edeceğini düşündüğünü söyledi.

Yine de, piyasa katılımcılarının yeni ihraç edilen Hazine tahvillerini alırken “getiri eğrisinin daha dış noktalarına yatırım yapmak” için daha yüksek getiri talep etmeye başlayabileceğini kaydetti. Skiba, şu an için büyük bir kırılma yaşanmasa da piyasanın “sarsıntılar” ile karşı karşıya kalabileceğini ifade etti. Bu açıklamalar, tahvil piyasasında yön arayışının ve belirsizliklerin artarak süreceğine işaret ediyor.