El-Erian: Orta Doğu’daki çalkantılar, küresel ekonominin zaten kırılgan olduğu bir anda geldi

PAYLAŞ
El-Erian: Orta Doğu’daki çalkantılar, küresel ekonominin zaten kırılgan olduğu bir anda geldi

Finans çevrelerinde görüşlerine sıkça başvurulan ekonomist ve Allianz Baş Ekonomi Danışmanı Mohamed El-Erian, Financial Times’ta yayımlanan son analizinde İsrail’in İran’a yönelik saldırısının küresel ekonomi için son derece yanlış bir zamanda gerçekleştiğini vurguladı. El-Erian’a göre hem büyüme hem de enflasyon açısından yeni risklerin doğduğu bu ortamda, maliye ve para politikasında tepki kapasitesinin büyük ölçüde daralmış olması süreci daha da karmaşık hale getiriyor.

El-Erian, bu gelişmenin küresel ekonomide nasıl bir hasar yaratacağını belirleyecek temel faktörlerin başında İsrail’in saldırısının süresi, kapsamı ve İran’dan gelecek misilleme düzeyinin geleceğini belirtiyor. Ancak her koşulda, zaten son dönemde yüksek düzeyde seyreden jeopolitik belirsizlik seviyesinin bu yeni şokla daha da derinleştiğini ifade ediyor. Nitekim piyasalardaki ilk tepkiler de bu doğrultuda şekillendi.

Petrol fiyatları çatışma haberlerinin ardından yüzde 5’in üzerinde yükselerek varil başına yaklaşık 70 dolara çıktı. Her ne kadar bu seviye Ocak ayındaki 82 dolarlık zirvenin altında kalsa da fiyatlardaki son yükseliş eğilimi, küresel ekonomide stagflasyonist rüzgarları güçlendirmeye başladı. El-Erian, yatırımcıların OPEC+’nın bu artışa vereceği tepkiyi yakından izleyeceğini belirtiyor.

Bu gelişmelerin hisse senedi piyasaları üzerindeki etkisi de olumsuz yönde oldu. Küresel borsalarda satışlar derinleşirken, ekonomik aktiviteye dair belirsizliğin daha da arttığı bir fiyatlama gözlemleniyor. El-Erian’a göre bu, tüketici ve üretici davranışlarında daha fazla temkinli duruşun yerleşebileceği anlamına geliyor.

Zaten yavaşlayan büyüme, yeni risklere maruz

Dünya Bankası'nın bu ay yayımladığı rapora göre, küresel büyümenin 2025 yılında yüzde 2,3 seviyesinde gerçekleşmesi bekleniyor. Bu oran, yılın başında tahmin edilen seviyenin yaklaşık yarım puan altında. El-Erian, bu gidişatın devam etmesi halinde, 2020’lerin ilk yedi yılındaki ortalama büyümenin 1960’lardan bu yana herhangi bir on yıllık dönemdekinden daha düşük olacağına dikkat çekiyor. Üstelik bu öngörüler, petrol fiyatlarının ortalama 2025 için 66 dolar, 2026 içinse 61 dolar olacağı varsayımına dayanıyor. Olası yeni bir petrol şoku, bu tahminlerin çok daha karamsar bir seviyeye çekilmesine yol açabilir.

Para ve maliye politikalarının alanı daraldı

El-Erian, merkez bankalarının henüz tam olarak kontrol altına alınamamış enflasyonist baskılar nedeniyle daha temkinli davranmak zorunda kalacaklarını belirtiyor. Bu da ekonomik yavaşlamaya verilecek tepkilerde daha erken ve daha büyük çaplı faiz indirimi gibi adımların atılmasını zorlaştırıyor.

Öte yandan maliye politikası açısından da benzer sınırlamalar dikkat çekiyor. Yüksek faiz oranları ve piyasaların bütçe açıkları ile kamu borçlarına karşı artan hassasiyeti, hükümetlerin daha esnek maliye politikaları yürütmesini engelliyor. Düşen vergi gelirleri ve artan kamu harcamaları talepleri de bütçeleri baskı altına alıyor. El-Erian, özellikle Birleşik Krallık’ın bu anlamda kırılgan ülkelerden biri olduğuna dikkat çekiyor. İngiltere’de bu hafta yapılan Harcama İncelemesi, yalnızca büyüme hedeflerinin değil, hanehalklarının sonbahar bütçesinde karşılaşabileceği vergi artışı riskinin de altını çizdi. Bu ortamda İngiltere Merkez Bankası’nın daha fazla faiz indirimi yapmasının faydası da sınırlanıyor.

Küresel sistem aşınıyor, parçalanma riski artıyor

El-Erian’a göre, Orta Doğu’daki son gelişmelerin yalnızca kısa vadeli ekonomik etkileriyle sınırlı kalmayacağı, aynı zamanda yapısal anlamda da daha büyük bir kırılmaya işaret edebileceği görülüyor. ABD liderliğindeki küresel ekonomik düzenin aşındığına dair göstergelerin çoğaldığı bir dönemde, ülkeler artık daha fazla iç dayanıklılık geliştirme eğilimine giriyor. Bu da El-Erian’a göre uzun vadede küresel ekonomik verimliliği azaltan, kolektif istikrar mekanizmalarına olan güveni zayıflatan bir süreç.

Bu bağlamda, ABD Hazine tahvilleri ve doların, İsrail’in İran’a saldırısına nispeten sınırlı tepki vermesi de dikkat çekici bulunuyor. Her iki varlık sınıfında da bir miktar toparlanma gözlense de, El-Erian bunun geleneksel "güvenli liman" davranışından oldukça uzak bir tepki olduğuna dikkat çekiyor. ABD’nin uzun süredir süren küresel ekonomik üstünlüğü ve “ekonomik istisnailiği” göz önüne alındığında, dünya ekonomisinin Amerikan varlıklarına aşırı bağımlı hale geldiğini ifade ediyor. Ancak ABD’nin küresel sistemdeki rolü zayıfladıkça, bu aşırı pozisyonların azaltılmasına yönelik eğilimler güçleniyor.

El-Erian, yazısını şu değerlendirmeyle tamamlıyor: Orta Doğu’daki bu yeni jeopolitik türbülans, küresel ekonomiye yönelik yeni ve karmaşık tehditler barındırıyor. Bu süreç, ülkelerin yalnızca ekonomik risklere değil, giderek derinleşen siyasi ve jeopolitik belirsizliklere de uyum sağlamak zorunda kalacağı bir döneme girildiğini gösteriyor. Küresel ekonomik mimari, daha parçalı, daha kırılgan ve daha düşük verimliliğe sahip bir yapıya doğru kayıyor.