Uluslararası Finans Enstitüsü'nden Türkiye için büyüme tahmini

PAYLAŞ
  • Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) yayımladığı Küresel Görünüm Raporu'nda jeopolitik gerginliklerin küresel belirsizliği artırdığını vurguladı.
  • IIF, küresel ekonomik büyümenin 2023’teki yüzde 3,1 seviyesinden 2024 ve 2025'te yüzde 2,9’a gerileyeceğini öngörüyor.
  • ABD ekonomisinin bu yıl yüzde 2,4 oranında büyümesi bekleniyor. Çin ekonomisinin ise 2024’te yüzde 4,7 büyüme kaydetmesi beklenirken, temel sektörlerde geniş tabanlı bir yavaşlama yaşanıyor.
  • Euro Bölgesi’nin 2024'te yüzde 0,5 oranında düşük bir büyüme kaydetmesi bekleniyor.
  • Türkiye ekonomisinin 2024'te yüzde 2,7 oranında büyümesi öngörülüyor.
Uluslararası Finans Enstitüsü'nden Türkiye için büyüme tahmini

Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF), yayımladığı Küresel Görünüm Raporu'nda, dünya genelindeki ekonomik ve siyasi gidişata dair kritik tespitlerde bulundu. Raporda, özellikle Orta Doğu'daki çatışmalar ve ABD-Çin ilişkilerindeki gerginlikler ön plana çıkarken, bu tür jeopolitik tansiyonların yüksek kalmaya devam ettiği ve küresel belirsizliği artırdığı ifade edildi. IIF, bu gelişmelerin eş zamanlı yaşanmasının, küresel ölçekte ekonomik görünüm üzerindeki belirsizliklere katkı sağladığını ve bu durumun, siyasi olayların küresel ekonomideki etkisini daha da önemli hale getirdiğini vurguladı.

Raporda, Kasım ayında gerçekleşecek ABD başkanlık seçimlerinin bu yılın en kritik siyasi olayı olarak nitelendirildiği belirtilirken, bu seçimin dünya ekonomisi ve ticaret politikaları üzerinde önemli bir etki yaratabileceği kaydedildi. Siyasi belirsizliklerin, hem ekonomik büyüme hem de uluslararası ticaret akışları üzerinde derin etkiler yaratabileceği öngörüsü paylaşılırken, bu süreçte ABD-Çin ilişkilerinin izlenmesi gereken başlıca konulardan biri olduğu vurgulandı.

IIF'nin Küresel Görünüm Raporu'nda, küresel ekonomik büyümenin önümüzdeki yıllarda yavaşlamasının beklendiği ve bu durgunluğun başlıca nedenleri arasında ABD ve Çin ekonomilerindeki zayıflamanın yer aldığı ifade edildi. Küresel ekonomik büyümenin 2023'teki yüzde 3,1 seviyesinden, 2024 ve 2025 yıllarında yüzde 2,9’a gerilemesinin beklendiği bilgisi paylaşıldı. Özellikle ABD ve Çin ekonomilerindeki performans kaybının küresel ekonomik faaliyetler üzerindeki baskıyı artıracağı öngörülüyor.

ABD ekonomisine dair yapılan değerlendirmede, ülkenin bu yıl yüzde 2,4 oranında büyümesinin beklendiği, ancak ABD Merkez Bankası’nın (Fed) önceki yıllarda uyguladığı agresif parasal sıkılaştırmanın etkilerinin 2024 yılı itibarıyla işgücü piyasasında yavaşlama, hanehalkı gelirlerinde baskı ve tüketici harcamalarında azalma şeklinde kendini göstereceği ifade edildi.

Çin ekonomisine dair ise, 2024 yılında yüzde 4,7 oranında bir büyüme beklentisinin hakim olduğu vurgulanırken, bu büyümenin geniş tabanlı bir yavaşlamayı yansıttığına dikkat çekildi. Son verilerin Çin’in başlıca sektörlerinde belirgin bir durgunluk yaşandığını ortaya koyduğu ifade edilirken, Çin’in ekonomik ivmesinin zayıfladığı ve bu durumun küresel ticaret ve yatırım akışları üzerinde olumsuz etkiler yaratabileceği aktarıldı.

Raporda, Avrupa ekonomisine yönelik tahminlerde de dikkat çekici noktalar yer aldı. Özellikle Euro Bölgesi’nin ekonomik görünümünün zorlu olmaya devam ettiği belirtilirken, bölgenin 2024 yılında yalnızca yüzde 0,5 oranında bir büyüme kaydedebileceği öngörüsü paylaşıldı. Bu rakamın geçen yılki büyüme hızına benzer olduğu ve bölgenin ekonomik durgunluğunu aşmakta zorlandığına işaret edildi.

Türkiye Ekonomisi 2024’te yüzde 2,7 büyüyecek

Türkiye ekonomisine dair yapılan tahminlerde ise, 2024 yılı için büyüme oranının yüzde 2,7 seviyesinde kalmasının beklendiği bildirildi. Bu oran, Türkiye'nin önceki yıllardaki büyüme performansına göre daha ılımlı bir yavaşlamaya işaret ediyor.

Fed’in 2024 yılına yönelik faiz politikalarına ilişkin beklentilerin de yer aldığı raporda, ABD Merkez Bankası’nın 2024 yılında faiz oranlarını 100 baz puan indirmesinin beklendiği ifade edildi. Bu olası faiz indiriminin küresel finans piyasalarını önemli ölçüde etkileyeceği vurgulandı. Gelişmekte olan piyasalar için ise ABD'deki daha düşük faiz oranlarının, risklerin bölgesel farklılıklar göstermesine rağmen olumlu etkiler yaratabileceği öngörüldü.