Fitch'ten İslami finans sektörü değerlendirmesi
- Fitch Ratings Küresel İslami Finans Başkanı Bashar Al Natoor, CNBC-e’ye yaptığı açıklamada, faizlerin düşmesi halinde Türkiye’nin yerel para cinsi sukuk ihraçlarına yabancı yatırımcı ilgisinin güçleneceğini söyledi
- Natoor, ancak döviz volatilitesi ve doların küresel sukuk piyasasındaki hakimiyetinin ihraçları sınırlayan riskler arasında yer aldığına dikkat çekti.
Fitch Ratings Küresel İslami Finans Başkanı Bashar Al Natoor ile İslami finans sektörünü ve Türk sukuk piyasasındaki son gelişmeleri CNBC-e’ye anlattı.
Al Natoor, geçen yıl İslami finans sektörünün yaklaşık yüzde 15 büyüyerek 4 trilyon doları aştığını belirtti. Sektörün beş ana bileşeninde güçlü temellerin devam ettiğini ve orta vadede sektörün 6 trilyon dolar eşiğini aşabileceğini öngördüğünü söyledi.
Sukuk ihracında rekor çeyrek
Fitch verilerine göre 2024’ün üçüncü çeyreği, küresel sukuk ihraçlarında en aktif dönem olarak kayıtlara geçti. Al Natoor, bu büyümenin hem ihraççı hem yatırımcı tarafındaki güçlü talep ve arz faktörlerinden kaynaklandığını belirtti.
Korfez İş Birliği Ülkelerinden Malezya’ya Türkiye’den Endonezya’ya kadar pek çok ülke için fonlama ihtiyacının net şekilde ortada olduğuna dikkat çekerek “Yatırımcı tarafında İslami bankaların likidite seviyeleri sağlıklı. Bu da sukuka dair yatırım iştahı anlamına geliyor. Yani hem arz hem talep tarafında güçlü bir denge var. Bu durumun 2026’da da devam etmesini bekliyoruz. Elbette bu süreci etkileyebilecek zorluklar var; jeopolitik riskler ve gelişen piyasa volatilitesi gibi. Yine de büyüme temelleri sağlam ve 2026’da da bu eğilimin süreceğini düşünüyoruz.” dedi.
Türkiye sukuk piyasasında yükseliyor
Türk şirketlerinin sukuk ihraçlarındaki artışa dikkat çeken Al Natoor, Türkiye’nin artık sukukta ilk beş ihraççı arasında yer aldığını ve ihraç çeşitliliğinin arttığını ifade etti. Türkiye Varlık Fonu’nun ve özel sektörün piyasaya girişinin sukuk tabanını çeşitlendirdiğini belirtti.
Küresel ve Türkiye para politikalarının İslami finans üzerindeki etkisine değinen Al Natoor, faizlerin düşmesi durumunda yabancı yatırımcı ilgisinin artacağını söyledi:
“Düşük faiz ortamına girildiğinde uluslararası yatırımcıların gelişmekte olan piyasalara yönelme eğilimi artar. Sukuk piyasaları da Türkiye dahil bu coğrafyanın bir parçası. Bu nedenle yabancı yatırımcı ilgisinin artmasını bekliyoruz. Türkiye’nin avantajlarından biri zaten yabancı yatırımcıyı çekebilme kapasitesi. Faizlerin düşmesi, hem gelişmekte olan piyasaları hem de İslami finansı destekler; çünkü bu ülkelerin büyük bölümü bu bölgede yer alıyor.”
Finans merkezi ve rekabet gücü
Türkiye’nin henüz bölgesel bir finans merkezi olma aşamasında olmadığını vurgulayan Al Natoor, yerel İslami finans hikayesinin gelişmekte olduğunu ve katılım bankacılığının toplam bankacılık içindeki payının hala yüzde 8–9 seviyelerinde olduğunu aktardı. Sukuk ise borçlanma piyasasının yalnızca yüzde 10–12’sini temsil ediyor.
Al Natoor Türkiye’de yerel hikayenin olgunlaşması gerektiğine değinerek “Bu da düzenlemelerden ekosisteme kadar pek çok alanda güçlenme gerektiriyor. Hub statüsü ancak yerel piyasa geliştikten sonra gelir. Şu anda hala birinci aşamadayız diyebilirim.” dedi.
Dolarizasyon ve yerel para birimleri
Fitch verilerine göre küresel sukuk piyasasında doların yüzde 92’nin üzerinde hakimiyetine işaret eden Al Natoor, Türkiye’deki kur volatilitesinin yerel para cinsinden ihraçları sınırlayan ana faktör olduğunu belirtti. Orta Doğu ve Asya’da yerel para birimi sukuk piyasasının büyümesine rağmen doların orta vadede hala baskın para birimi olacağını ifade etti.

