S&P'den Türkiye açıklaması: "Enflasyon yüzde 30 seviyesinde yapışkan hale geldi"

PAYLAŞ
  • S&P Global Ratings Kıdemli Direktörü Frank Gill, CNBC-e’ye yaptığı değerlendirmede, "Şu anda enflasyon yüzde otuz civarında. Bu seviyelerde yapışkan hale geldiğine dair bazı işaretler var" dedi.
  • Faiz oranlarının yüksekliği nedeniyle reel sektörün zorlandığını belirten Gill, özellikle küçük işletmelere dikkat çekti.
  • Gill, “Bizim tahminimiz, 2026’da ortalama enflasyonun yüzde 20 civarında olacağı yönünde. Ancak bu oranın daha yüksek kalma riski var. Enflasyonun gelecek yıl boyunca yüzde 28 civarında yapışkan kalma ihtimali de var” ifadelerini kullandı.
S&P'den Türkiye açıklaması: "Enflasyon yüzde 30 seviyesinde yapışkan hale geldi"

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu S&P Global Ratings, 2025 Türkiye Sermaye Piyasaları Konferansı’nı İstanbul’da düzenledi. Basına kapalı gerçekleştirilen toplantının ardından konuşan S&P Global Ratings Kıdemli Direktörü Frank Gill, CNBC-e’ye Türkiye ekonomisine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Gill, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in yaptığı sunumu “çok kapsamlı” olarak nitelendirdi ve “Sayın Bakan gerçekten çok iyi bir sunum yaptı. Büyüme, yatırım ve mali performansa ilişkin görünümü detaylı bir şekilde anlattı” dedi. Ancak en büyük tartışma konusunun enflasyonla mücadele olduğunu vurguladı:

“Şu anda enflasyon yüzde otuz civarında. Bu seviyelerde yapışkan hale geldiğine dair bazı işaretler var. En büyük soru şu: Gelecek yıl için belirlenen yüzde on altı hedefi gerçekten tutturabilirler mi? Bu konuda bir miktar şüphecilik var.”

Para politikasında sınırlı etki uyarısı

Gill, Bakan’ın sunumunda “para politikasının aktarım kanalı” konusuna da değindiğini belirtti: “Onun görüşüne göre Türkiye’de yüksek dolarizasyon ve hanehalkının servetinin büyük kısmının altında tutulması gibi kendine özgü faktörler nedeniyle faiz oranları tek başına çok etkili değil.”

Gill’e göre, Türkiye’nin enflasyonu düşürmek için faiz dışında ek araçlara da ihtiyaç duyduğu açık.

Altyapı yatırımları ve bankacılık sektörüne ilişkin makro ihtiyati tedbirlerin de gündeme geldiğini söyleyen Gill, “Bakan, bu önlemlerin azaltılabileceğini ancak gerekçesinin Türkiye’deki zayıf para politikası aktarım mekanizması olduğunu söyledi” ifadelerini kullandı.

“Sermaye girişlerinin niteliği önemli”

S&P yetkilisi, Türkiye’nin kredi notunun son iki yılda iki kez yükseltildiğini hatırlattı ancak dış kırılganlıkların sürdüğüne dikkat çekti: “Sermaye girişlerinin çoğu kısa vadeli borç şeklinde. Yani yüksek faizden yararlanmak isteyen ‘sıcak para’ akışı var. Dünyada politika faizinin yüzde kırk olduğu çok az ülke var. Ancak doğrudan yabancı yatırım girişi görmüyoruz.”

Gill, doğrudan yatırımların yetersizliğinin üretim kapasitesini sınırladığını ve bu durumun enflasyonun kalıcılığını artırdığını söyledi: “Türkiye coğrafi olarak çok önemli bir yerde. Ancak GSYH’nin sadece yüzde 0,4’ü kadar doğrudan yatırım alması yeterli değil. Bu oran mutlaka artmalı.”

“Maliye politikası para politikasını desteklemeli”

Gill, Türkiye’nin mali pozisyonunun iyileştiğini ancak harcamaların sıkılaştırılması gerektiğini vurguladı:
“Enflasyonla mücadele sadece Merkez Bankası’nın işi olamaz; tüm kurumların birlikte çalışması gerekir. Belki daha sıkı bir maliye politikası uygulanabilir. Servet veya sermaye kazançlarına vergi konulması gibi adımlar da düşünülebilir. Ama siyasi olarak bunun gerçekleşmesi pek olası değil.”

Gill’e göre döviz ve altın varlıklarına sahip kesimin tüketimi canlı tutması, fiyat baskılarını sürdürmeye devam ediyor.

“KOBİ’lerde ciddi acı var”

Faiz oranlarının yüksekliği nedeniyle reel sektörün zorlandığını belirten Gill, özellikle küçük işletmelere dikkat çekti: “Küçük şirketlerin krediye erişimi sınırlı ya da hiç yok. İhracat, tekstil, perakende gibi sektörlerde ciddi bir sıkıntı var. Bu sektörde ciddi bir acı var ve destek bulmak güç.”

Gill, kredi büyüme sınırlarının gevşetilmesinin bu alanlara rahatlama getirebileceğini söyledi.

“Para politikasında gevşeme çok yavaş olacak”

Merkez Bankası’nın temkinli davrandığını belirten Gill, “Küresel ölçekte birçok şeyi kontrol edemiyor: Doların gücü, petrol fiyatları gibi faktörler Merkez Bankası’nın kontrolü dışında” dedi.

Gill’e göre, çekirdek enflasyondaki yüksek artışlar nedeniyle para politikasında çok yavaş bir gevşeme süreci bekleniyor: “Bu muhtemelen 2026 sonbaharına kadar sürecek.”

“2026’da ortalama enflasyon yüzde 20 olur ama risk yukarı yönlü”

Seçim takviminin belirsizliğine dikkat çeken Gill, “Bizim tahminimiz, 2026’da ortalama enflasyonun yüzde 20 civarında olacağı yönünde. Ancak bu oranın daha yüksek kalma riski var. Enflasyonun gelecek yıl boyunca yüzde 28 civarında yapışkan kalma ihtimali de var” dedi.

Gill’e göre bu tablo, hanehalkının dövize yönelip yönelmeyeceği ve iç siyasi dengelere bağlı olarak şekillenecek.

“Rezerv yeterli ama kırılgan”

S&P’nin hesaplamalarına göre Türkiye’nin net rezervleri 185 milyar dolar civarında. Gill, “Bu da kısa vadeli dış borcu karşılamaya yetiyor. Ancak artışın büyük kısmı altın fiyatları ve euronun güçlenmesinden kaynaklanıyor. Altın fiyatı düşerse rezerv yeterliliği tekrar tartışılabilir” dedi.

“Yatırımcılar temkinli, sıcak para hakim”

Gill, yatırımcıların şu an “seçim ve enflasyon belirsizliği” nedeniyle kısa vadeli TL pozisyonlarında kaldığını söyledi: “Yatırımların çoğu sadece gecelik faiz getirisi elde etmek için TL cinsinden kısa vadeli pozisyonlarda. Hazine tahvillerine veya hisse senedi piyasasına eskisi kadar ilgi yok.”

“Bir sonraki not değerlendirmesi nisan ayında”

S&P’nin Türkiye görünümünün “durağan” olduğunu belirten Gill, “Son iki yılda notu iki kademe yükselttik. Şu anda özellikle sermaye girişlerinin kalitesine ve rekabet gücüne bakıyoruz” dedi.
Gill, Türkiye ekonomisini “dinamik ve hızlı değişen” olarak tanımladı ve bir sonraki not değerlendirmesinin Nisan 2026’da yapılacağını açıkladı.