Türkiye Varlık Fonu: Borsadaki en büyük aktörüz ama her gün piyasada değiliz

Barış Erkaya
PAYLAŞ
  • Türkiye Varlık Fonu Başkanı Arda Ermut ve Genel Müdür Yardımcısı Mahmut Kayacık, TVF'nin portföyünde son 10 yılda yaşanan gelişmeleri, son portföy durumunu, planlarını açıkladı. Varlık Fonu'yla ilgili çokça dillendirilen birçok iddiaya da yanıt geldi.
Türkiye Varlık Fonu: Borsadaki en büyük aktörüz ama her gün piyasada değiliz

Yaklaşık 5 yıl önce Türkiye Varlık Fonu’na (TVF) Genel Müdür olarak atanan Arda Ermut ile TVF'nin Genel Müdür Yardımcısı ve CFO’su Mahmut Kayacık, portföyünde konsolide ettiği aktif büyüklüğü açısından dünyanın en büyük 10 varlık fonu arasında listelenen fonun geldiği noktayı ve yeni hedefleri basın temsilcileriyle buluşmasında anlattı.

IFSWF’nin yayımlanan yıllık raporunda dünyanın yönetilen aktif büyüklüğü açısından en büyük 10 varlık fonu sıralamasına 10’uncu sıradan giriş yapan TVF’nin portföyündeki halka açık şirketlerin piyasa değerinin de 25 milyar dolara yaklaştığına ve satın alma, yatırım harcaması veya sermaye artışı yoluyla şu ana kadar portföy şirketlerine 13 milyar doların üzerinde yatırım yaptıklarına dikkat çeken Arda Ermut ve Mahmut Kayacık, Vakıfbank’taki hisse satışından, Türk Telekom’da ikincil halka arz ihtimaline, portföydeki halka açık şirketlerin halka arz edilmesinden, portföye eklenen Türk Altın ile ilgili planlarına, Alsancak Limanı’na yeni yatırım projesinden, Çaykur, Türk Şeker finansal durumlarına kadar tüm sorulara yanıt verdi.

Türkiye Varlık Fonu: Borsadaki en büyük aktörüz ama her gün piyasada değiliz - Resim : 1

"İstanbul Finans Merkezi'nde trafiği rahatlatacak proje yolda"

Türkiye Varlık Fonu açısından önemli bir sembol olan İstanbul Finans Merkezi'nde hali hazırda günlük 15 binden fazla kişinin günlük çalışmaya başladığını, tam kapasite olduğunda günlük 50 bin kişilik bir hareketin olacağını söyleyen Ermut, buradaki metro projesinin tamamlanmasının çok kritik olduğunu belirtti. Kayacık, bölgenin trafiğini düzenleyecek kapsamlı bir projenin onaylandığını, ihalesinin de bitmek üzere olduğunu açıklarken şunları ekledi: “Önümüzdeki birkaç sene içinde trafiği önemli ölçüde rahatlatacak tüneller, kavşaklara ilişkin proje Karayolları Genel Müdürlüğü liderliğinde tamamlandı, ihalesi bitti, inşaatları da yakında başlar. Dolayısıyla o taraf çözülmüş olacak. Ama metro işi Büyükşehir Belediyesi noktasında olan bir işlem. Onların 2026 için daha önce verdiği sözler var ama son dönemde biraz daha yavaşlamış durumda” dedi.

İFM’deki yerel teşviklerden istifade edecek yatırımcıların lisanslandırılması konusunda kolaylaştırıcı bir öneri sunduklarını söyleyen Ermut, parlamento paketlerinden birinde geçerse orada bir nevi tek durak ofis anlayışıyla yatırımcının gelip bütün işlerini oradaki uygulayıcı şirket üzerinden hallettiği, ihtiyacı olan her şeye kolayca ulaşabildiği bir sistem oluşturmak istediklerini açıkladı.

Türkiye Varlık Fonu: Borsadaki en büyük aktörüz ama her gün piyasada değiliz - Resim : 2

"Türk Telekom imtiyazı alamasaydı A, B ve C planlarımız da hazırdı"

TVF portföyündeki şirketlerdeki son hissedarlık oranları, şirketlere yapılan yatırımlar ve yeni planlarla ilgili bilgiler de veren Ermut, 5G ihalesi ve imtiyaz sözleşmesinin uzatılması nedeniyle gündemi sıcak olan portföy şirketlerinden Türk Telekom’da satın almayı yaptıktan sonra TVF’nin hisse sahiplik oranının %6.7'den %61.7'ye çıktığını hatırlattı. Türk Telekom için eğer imtiyaz sözleşmesi uzatılmasaydı da A, B ve C planlarının olduğunu söyleyen Ermut, “Yaptığımız yatırımın karşılığında her türlü göreceğimiz bir resim ortadaydı ki imtiyaz da uzatıldıktan sonra devletin de stratejik hedefleriyle de uyumlu bir şekilde bizim planlarımızın da doğrultusunda önemli bir aşama kaydedilmiş oldu. Zaten şirketin piyasa değeri anlamında da Varlık Fonu’muzun önemli bir şekilde artı değerde olduğu bir tablo var. Biliyorsunuz biz 1.6 milyar dolar satın alma değeriyle almıştık. Şu andaki zaten zirve olarak gördüğü seviyede yaklaşık bu hisselerin değeri 3 milyar doların üzerine çıktı.” dedi. 5G ihalesi sonuçlarıyla ilgili de konuşan Ermut, ihaleye katılan iki şirketin de TVF bünyesinde olmasına ilişkin yorumlara karşılık Fon’un hem sektörün rekabetçiliğini bir yandan korurken bir yandan yatırım ortamının algısı anlamında bir problem oluşturulmaması misyonu da taşıdığını söyledi. Üçüncü mobil operatörün de Türkiye'nin en büyük doğrudan yatırımcılarından biri olan Vodafone olduğunu hatırlatan Ermut, “Biz bu hassas dengede şirketlerimizin üzerlerine düşen rolü en iyi şekilde oynamasını sağlama noktasında kendimize düşen katkıyı yapmaya çalışıyoruz.” dedi.

"THY, Türk Telekom, Turkcell gibi şirketlerimize müdahaleci olmuyoruz"

Özellikle Türk Hava Yolları, Türk Telekom, Turkcell gibi TVF portföyündeki şirketlerin zaten Varlık Fonu uhdesine geçmeden önce başarılı şekilde yönetilip kendi bir nevi bağımsız gündemleri, karar alma mekanizmaları, yapıları olan şirketler olduğunu söyleyen Ermut, TVF’nin mümkün olduğunca o şirketlerde çok müdahaleci olmayan, sessiz, geri plandaki bir destekleyici rolünde görevine devam ettiğini belirtti.

Yanlış bilinen bazı bilgilere yönelik de açıklamalar yapan Ermut, Türkiye Varlık Fonu’nun aslında dinamik bir yapıda olduğunu, bedelini ödeyerek portföyüne bu şirketleri dahil ettiğini, portföyün ilk gün bu şirketlerin TVF’ye devredildiği haliyle kalmadığını, sonrasında Halkbank'taki yüzde 51 payın yüzde 91.5'e çıktığını, Vakıfbank’da hiç hisse yokken yüzde 75'e yakın hissenin Fon’a geçtiğini, Turkcell’in, Türk Telekom’un, Türkiye Sigorta ve Türkiye Hayat Emeklilik hisselerinin bedelleri ödenerek alındığını hatırlattı.

Türkiye Varlık Fonu: Borsadaki en büyük aktörüz ama her gün piyasada değiliz - Resim : 3

“Henüz portföyden ciddi bir satış yapmak nasip olmadı, fırsat verilirse Vakıfbank'taki gibi fırsatları değerlendirmek isteriz”

Ermut, TVF’nin sadece Türkiye Sigorta için o dönem 285 milyon dolar kaynak kullandığını, bugün ise şirketin piyasa değerinin 2 milyar dolara ulaştığını belirtti.

Ermut, “Biliyorsunuz bir algı var; ‘Varlık fonunu kurdular, oradan peşkeş çekiyorlar, satıyorlar’ diye. Yani daha satmak nasip olmadı. İdeal bir fon yönetimi sisteminde, tabii bizim kamu fonu olarak sorumluluğumuz ve hedeflerimiz, elbette ki stratejik önceliklerimiz farklı, ama normalde fonun amacı nedir? Doğru zamanda exit’ler yaparak katma değerden faydalandırmak, bu kazanımları tabiri caizse monetize etmektir (paraya çevirmek). Bir tek geçenlerde doğru bir talep gelince Vakıfbank'ta bir fırsat oldu. Hem piyasalarımıza destek olması anlamında hem yurt dışından gelen yabancı yatırımcı olduğu için de böyle küçük bir oranda (sermayenin yüzde 1.53’ü oranındaki hisseler) bir fırsatı değerlendirmiş olduk. Orada bile ‘Vakıfbank satıldı’dan tutun, yatırımcının dinine kadar enteresan iddialar oldu. Epey şaşırdık. Çünkü gördüğünüz gibi mülkiyet oranımız ortada. Yüzde 74.8’e sahibiz. Sattığımız oran 1.53. Ona da yine çok ciddi talep geldi. Şu andaki piyasa değerleri düşündüğünde o zaman ne kadar mantıklı bir hareket yapıldığı ortada. Elbette stratejik olarak izin verildiğinde, imkanlar sağlandığında, doğru zaman geldiğinde portföyümüzde bu tip fırsatları da değerlendirmek isteriz ama takdir edersiniz, yönetim kurulu başkanımız Sayın Cumhurbaşkanımız, bir yönetim kurulumuz var. Yine devletimizin stratejileri ve öncelikleri doğrultusunda hareket ediyoruz. Dolayısıyla onların öncelikleri ve talimatları doğrultusunda bize eğer fırsat verilirse Varlık Fonu’muzun kazanımlarını da bir şekilde aynı zamanda somut hale dönüştürmek üzere de adımlarımızı atmak isteriz.” dedi.

“İzmir Alsancak Limanı için plan hazırladık, yatırım yapacağız”

İzmir Alsancak Limanı ile ilgili de açıklamalar yapan Ermut, limanın halen TCDD tarafından işletildiğini hatırlatırken Alsancak Limanı ile ilgili gerekli yatırımı yaparak İzmir Limanı'nın yeniden kendi potansiyeline ulaşacağı bir plan hazırladıklarını söyledi. Ermut önümüzdeki dönemde bu yatırıma ilişkin adımların atılacağını açıkladı.

“Çaykur, Türk Şeker… TVF’ye geçtiği için zarar eden şirketimiz yok, iki şirket de operasyonel karda, Çaykur net kara da geçti”

Yine enerji ve maden sektörlerinde TVF portföyünde yer alan Türkiye Petrolleri (TPAO), BOTAŞ, Eti Maden gibi şirketlerle ilgili önemli bir detayı paylaşan Ermut, bazı şirketlerin kuruluş kanunlarındaki maddelerden dolayı hala ilgili bakanlıklar tarafından yönetildiğini vurguladı. TPA, BOTAŞ ve Eti Maden’in Enerji Bakanlığı tarafından yönetilmeye devam edildiğini, Çaykur ve Türk Şeker’in ise aynı şekilde Tarım Bakanlığı tarafından yönetildiğini belirtti.

Çay Kur ve Türk Şeker’in Varlık Fonu’na geçmesi nedeniyle zarar ettiği iddialarına da yanıt veren Ermut, “Varlık Fonu’na geçtiği için veya Varlık Fonu’nun herhangi bir müdahalesiyle zarar eden şirketimiz yok. Bunu kesinlikle söyleyebiliriz. Bu şirketlere geçtik, temettülerin aldık , ondan sonra zarar etti diye bir durum yok. Kronolojik olarak bize geçtiği dönemlerde gerek ekonomik durum, dövizin durumu, enflasyon oranları olsun ya da farklı sebeplerle belki şirketlerin kar-zarar durumlarında farklılıklar olmuş olabilir. Ama hem Çavkur hem Türk Şeker son 2 yıldır operasyon olarak kardalar. Çaykur net kara da geçti. Orada Tarım Bakanlığımızın yönetiminde olduğu için kâra geçmesi de onların zaten başarısı, tebrik edilmesi lazım. Biz Meclis’te de Plan Bütçe Komisyonu’na gittiğimizde anlatmaya çalışıyoruz. Zarar etmelerinden dolayı herhangi bir müdahalemiz yok, suçlu biz değiliz. Kâr etmelerinden dolayı da kendimize bir kredi almak da istemeyiz. İlgili kurumlarımızın başarılı yönetimi sayesinde olmuştur. “ dedi.

“26 lisansın 2'si altın lisansı olan 4’ünde yatırım yapacağız, Türk Altın üzerinden değerlendirebiliriz”

Portföyde yer alan Türkiye Maden’in, 26 tane maden lisansının TVF’ye devredilmesinden sonra TVF bünyesinde kurulmuş yeni bir şirket olduğunu belirten Ermut, bu 26 lisansın devir döneminde henüz yatırıma çevrilmemiş lisanslar olduğunu, TVF’nin uluslararası değerlendirme kuruluşlarıyla çalışıp hangilerinde gerçekten hemen yatırım yapılmaya fizibıl olan rezervler olduğu, hangilerinin biraz daha uzun planda değerlendirebilir olduğu yönünde bir çalışma yaptırdığını, 4 tane lisansın ön plana çıktığını belirtti. Fakat o aşamada önemli bir gelişmenin olduğunu ve Türk Altın’ın TVF’ye devrinin gerçekleştiğini hatırlatan Ermut, “Şimdi Türkiye'nin bir anda en büyük altın üreticisi şirket olan hali hazırda kurulmuş bir yapı artık bünyemize geçti. Bu madenlerimizi daha sağlıklı bir şekilde nasıl değerlendirebilirizin yeni bir planlamasını yapıyoruz. Belki bizim uhdemizde olan bazı madenlerimizi Türk Altın üzerinden değerlendireceğiz. Yeniden sıfırdan kendi şirketimiz üzerinden yatırım yapmak yerine Türk Altın üzerinden yapacağımız bir resim düşünüyoruz. Türk Maden’de bahsettiğimiz 4 tane ilk ön plana çıkan lisanslarımızdan en önemlisi ise Balıkesir'deki altın projemizdi mesela. 600 bin ons yani aşağı yukarı 2.5 milyar dolar üzerinde bir rezervin olduğu projemiz. Aslında bizim normal şartlarda planımız orayla ilgili fizibilite çalışmalarını da tamamlayıp yavaş yavaş kendi Türkiye Maden şirketinin üzerinden yatırımı gerçekleştirmekti. Elimizde önceliklendirdiğimiz lisanslardan altın olanları, elimizde bir altın şirketi var, onunla nasıl bir sinerji olabilir ona bakıyoruz. 4 lisansın 2’si altın. Biri Balıkesir, diğeri Niğde’de. Niğde’de sondaj çalışmaları devam ediyor. Kastamonu Taşören’de bakır madeni var. Orada son aşamadayız. Onu muhtemelen kendi kaynaklarımızla hayata getireceğiz. Diğeri de Sivas Divriği’de demir madeni lisansı.

Onun dışında ülkenin çeşitli bölgelerinde farklı madenlere yönelik lisanslar var. Nadir toprak elementleri konusunda Eti Maden de bizim portföyümüzde. Bizde şu anda çıkan bir şey yok. Elimizdeki ruhsatlar içinde iyi ruhsatlar var. Biraz daha somut bir aşamaya geldiğimizde “Bizde böyle de mi bir maden varmış” dediğimiz madenimiz var diyebiliriz. Biraz çalışmamız gerekiyor üzerinde. Yeni devraldık. Biraz çalıştıktan ve yapı netleştikten sonra onu daha rahat kamuoyuyla paylaşabiliriz.” Dedi.

“Cari açık veren ülkede Varlık Fonu olmaz” eleştirilerine yanıt: “1 trilyon cari açıklı ABD de fon kuruyor”

Pek çok değişik devletin de yeni yeni varlık fonunun kurulmasıyla ilgili kendi bünyelerinde adımlarını atmaya başladığının altını çizen Ermut Trump'ın zaten seçim beyannamesinde yeni bir varlık fonu kurulmasının olduğunu, İngiltere’nin de bu adımı attığını hatırlattı. “Biliyorsunuz en büyük eleştirilerden birisi ‘Cari açığı olan ülkede Varlık Fonu mu olur’ konusu. Dünyanın en büyük cari açık veren ülkesi Amerika. Yıllık 1 trilyon dolar cari açık veriyor. Sayın Trump göreve geldiğindeki ilk talimatlarından birisi o. Bizim basından ve açıklanan haberlerden izlediğimiz eli kulağında; bugün yarın nihai kuruluş, kaynakların nasıl olacağına dair bir haberin gelmesini bekliyoruz. En yeni, bize yine en benzeyenlerden Endonezya'da kuruldu: Danantra. Neredeyse bizimle aynı. Portföyündeki devlet uhdesindeki telekom, enerji, petrol vesaire tüm şirketleri tek bir çatı altında topladı. Yaklaşık 900 milyar dolar büyüklüğe sahip.

Kayacık ise Türkiye’nin Endonezya Büyükelçisi’nin aktif bir büyükelçi olduğunu, TVF ile Endonezya Varlık Fonu’nu eşleştirmek adına adımları atmaya başladığını söylerken, “Türkiye'de de şöyle bir algı var; sadece bir emtiadan dolayı nakit fazlası veren ülkelerin bu nakit fazlasını değerlendirmek için milli varlık fonlarının kurulduğu gibi. Halbuki dünyadaki tek örneği bu değil. Zaten dünyada biliyorsunuz o tip fonlar var; Norveç gibi, Körfez ülkelerinin fonları gibi ama bir de yıllardır varlıkları süren ve çok başarılı bir şekilde yönetilen Khazanah gibi Malezya'nın devlet fonu ya da Temasek gibi Singapur'un devlet fonları var ki bu fonların hepsi bizim fonumuz gibi, Türkiye Varlık Fonumuz gibi bir varlığa dayalı. Hali hazırda devlet uhdesinde bulunan varlıkların bir çatı altında toplanmasıyla oluşturmuşlar fonlar. Bunlar da son 15 yıldır kurulması karar verilen ve aşağı yukarı kurulma modeli olarak da bize yakın olan özellikle Endonezya, muhtemelen Amerika, Birleşik Krallık da aynı şekilde fonlar.

Körfez'in en büyüklüklerine baktığımızda, Birleşik Arap Emirlikleri'nde birçok fon var devlete ait ama temelde üç tane var. Birisi Mubadala. Diğeri Adya. Bunlar aslında doğal kaynaklar, yani petrolden elde ettikleri geliri koydukları fonlar. Ama 2018 yılında onlar da yine bizimkine benzer ADQ dediğimiz "Abu Dhabi Development Holding Company" diye yine devlete ait varlıkları tek bir çatı altına topladıkları üçüncü bir varlık fonunu hayata geçirmiş oldular. Dolayısıyla bu dünyada aslında varlıkların tek çatı altına toplanıp buradan bir sinerji, etkinlik ve verimlilik sağlanacağına yönelik de tüm dünyada da oluşmuş bir trend var. “ dedi.

“Yurtdışındaki şirketlere yatırım yapabiliriz”

Ermut, Irak Kalkınma Otoritesi ile Abu Dhabi’de ADQ ile onların teknoloji fonlarıyla ilgili anlaşma imzaladıklarını, şimdi Umman’da imza atılacağını, İspanya Varlık Fonu'yla da TVF’nin anlaşması olduğunu, yine çok ciddi temasta oldukları muhtemelen resmi anlaşmalarla ya da bazı ortak projelerle gündeme gelecekleri başka fonların da bulunduğunu belirtirken şunları ekledi: “Bizim şu ana kadar varlık olarak sıfırdan yaptığımız yurt dışında henüz bir yatırım yok, ama bu bizim yetkimizde var. Yapabiliriz. Dolayısıyla bu tip anlaşmalarla bir gün uygun görüldüğü zaman bu yatırımları da Varlık Fonu’muz hem portföy şirketleri üzerinden hem doğrudan yapıyor olacak. ADQ ile kurduğumuz fon bir nevi yapay zeka yatırımları gibi yatırımların ilk adımıydı. Bizim Türkiye'deki fonların fonu yapısıyla oluşturduğumuz Türkiye'deki teknoloji yatırımlarına yatırım yapan ayrıca bir fonumuz da var. Start-up'lara şu anda doğrudan yatırımcı değiliz. İlk başta biraz güvenli alanda, kolay, hızlı hareket edebileceğimiz bir resimde ilerlemek için ilk önce biz fonlara yatırım yapan bir fon olalım dedik. Halihazırda bu tip yatırımlara, start-up'lara yatırım yapan fonlara yatırım yapıyoruz. Oradaki kaslarımızı geliştirip yavaş yavaş ekip oluştukça da o sırada Türkiye'de de ekosistemin biraz daha gelişmesini tabii o anlamda bekliyoruz. Oradaki katkımızı da vermek istiyoruz. Doğrudan yatırım yapacak bir fon da kurmak isteriz. Ama takdir ederseniz bir kamu fonu olarak doğrudan yatırımcı pozisyonda olmak kolay değil. Oradaki o sınırları risk yapısı, şartları çok iyi oluşturmak lazım. Varlık fonu olarak gireceksek biz belli bir büyüklüğün altında çok değerlendirmeyiz. Teknoloji fonu 250 milyon dolar büyüklüğe sahip. Bizim raise ettiğim 100 milyon doları aştı.”

Bu sene eylül başında bir eurobond ihracı yaptıkları sırada yaşanan bir olayı aktaran Ermut, “Son eurobond ihracımızda bizce önemli metriklerden birisi, önemli miktarda sağlamcı bilinen Asyalı yatırımcılardan da talep geldi. O ihracımıza da 10 milyar doların üzerine talep geldi. Orada da eurobond tarihinde ilk defa ikili bir dual-tranche yapmış olduk. Biri uzun 5 yıldı, ikincisi de 10 yıllıktı. Son 8 yılda eurobond piyasasında Türkiye'den 10 yıllık ihraç yapan ilk kurum olma özelliğini de kazanmış olduk. Dolayısıyla ona da 10 milyar dolar üzerinde bir talep gelmiş oldu. Bunun roadshow’u esnasında İstanbul CHP İl Kongresi’yle ilgili mahkeme kararı geldi. O sırada organizatör bankalardan “Nasıl olabilir, 10 yıllık devam mı” gibi sorular aldık. Non-deal roadshow dedikleri toplantıların tam ortasındaydık. O sırada hiç bu tip bir soru gelmedi. Baktık herkes bizimle ilgili sorular soruyor. Biz dedik ki, ‘Böyle bir endişe sezmiyoruz. Biz devam edeceğiz.’ Haklı çıktık. 10 kat talep geldi.” Dedi.

“Borsadaki en büyük aktörüz, fırsatları değerlendiririz ama her gün piyasada yokuz, o bizlik değil”

CNBC-e’nin “Borsada özellikle sert düşüşler olduğu zaman bir anda böyle gelen alımlar hemen Varlık Fonuna atfedilir. İşte varlık fonunun portföyünde olan bankaların fonları üzerinden alım geldiği öne sürülür. Bu yanlış bir bilgi mi? Yoksa sizin böyle aktif bir portföy yönetim stratejiniz var mı?” sorusuna da yanıt veren Kayacık, “Borsada işlem gören şirketlerde ana sahiplik olarak baktığınızda, sonuçta biz de Türkiye’nin en büyük holdingiyiz, borsanın en büyük yatırımcısıyız. Sahip olduğumuz hisselerin toplam halka açık kısmının piyasa değeri yaklaşık 25 milyar dolarlar mertebesinde. Borsanın en önemli aktörlerinden biriyiz. Borsa İstanbul’un da ana hissedarlarında biriyiz. Sermaye piyasalarının derinleştirilmesi, geliştirilmesi gibi bir hedefimiz de var. Elimizdeki portföy şirketlerini uygun zamanda, değerlemeler belli bir noktaya geldiği zaman bu tip fırsatları değerlendiriyoruz. Ama her gün piyasaya dahil olan bir aktör değiliz. Yatırımcıda doğal olarak öyle bir beklenti var. Ama bu bizlik bir hikaye değil.” dedi.

"Vakıfbank hisse satışı, yabancı katılımlı halka arz hedefimiz için işaret fişeği olabilir"

Portföydeki halka açık olmayan hisselerin halka arzının planlanıp planlanmadığına ilişkin ise Ermut, “Halka arz hedeflerimiz de var. Elimizdeki halka açık olmayan portföy şirketlerinden de önümüzdeki dönemde gelişmelere bağlı olarak, bunların hepsi anlamlı ve büyük halka arzlar, yabancı ilgisinde önemli bir artış olursa halka arzı değerlendirebiliriz. Vakıfbank’taki hisse satışı bu anlamda önemli bir işaret fişeği. Yabancı yatırımcıdan gelen talep üzerine yaptığımız bir işlem. Önümüzdeki dönemde buraya yönelik algının artabileceği kanaatindeyim. Anlamlı bir halka arzla yolu açmanız lazım ki yabancı yatırımcı da o yoldan gelsin.” Yanıtını verdi.

"Türk Telekom'da ikincil halka arz için uygun zaman değil"

Türk Telekom hisselerinde ikincil bir satış konusuna ilişkin soruları da yanıtlayan Ermut, 5G ve altyapı ihalesi sonrasında ortaya çıkacak sonucun şirketlerin önünü açacağına inandığını belirterek, “Mesela kaç senedir bekliyorlardı, şimdi finansman planlarını yaptılar. Vodafone da kendi ile ilgili adımları mutlaka atacaktır. Artık yatırıma odaklandıkları önümüzde bir süreç olacak. Dolayısıyla ilgili yatırımları da yapıp 5G ile ilgili pozisyonlarını alıp hizmet kalitesini arttırarak da artık rekabet yapacaklar. Bu zamana kadar birbirlerinin kitlelerini hedefleyerek, fiyat rekabetine belki biraz daha yoğunlaşıyorlardı. Şimdi hizmet kalitesi, 5G’de alınan pozisyon çok kritik hale gelecek. Biz bunun vatandaşa yansımasının çok pozitif olacağını ümit ediyoruz. Türk Telekom’da artan piyasa değerinin artması sonrasında ikincil halka arz ile ilgili tamamen Vakıfbank’ta olduğu gibi biz gelen talepler doğru zamanda mı konusuna bakıyoruz. Mesela Vakıfbank'ta tamamen öyle davrandık. Biz yatırımcı talebine göre hareket ettik aslında. Doğru zamanda, fiyatlamada bizim beklediğimiz, bize olan maliyeti… Bütün bu hesaplamalar, yıllara göre bunun sari fiyatlandırması, bunların hepsiyle ilgili bekledik, bekledik. doğru zaman geldiğinde adımı atmış olduk. Dolayısıyla muhtemelen bu tip adımlarla da atarken de yine ilgili kurumlarımızla bir tandem ve temas içerisinde doğru zamanda en doğru adımı atacağız. Piyasalarla ilgili doğru sinyalleri aldığımızda adımı atacağız. Güzelce adım atacak bir marjımız var. Türk Telekom özelinde şirket aslında yoğun bir yatırım dönemine girdi. Borsa bakış açısıyla baktığınızda aslında Türk Telekom’un ikinci halka arzı için çok uygun bir zaman değil. Bu yatırımları yapıp meyvelerini toplamak için biraz bekleme zamanı. Fiberdeki altyapı yatırımlarını tamamlayacak, finansmanını hazırlayacak. Bu yatırımları biraz tamamladığı zaman muhtemelen şirketin borsa değerine de etki etmeye başlayacak.

“CİMER’e TVF için en çok şikayet varlık yönetim şirketi sandıkları için geliyor”

Arda Ermut, genellikle medyada yanlış anlamayla ilgili birkaç türlü gündeme geldiklerini ya Türkiye Voleybol Federasyonu’yla karıştırıldıklarını, ya vatandaşın da canının yanında bir konu olduğu için varlık yönetim şirketleriyle karıştırıldıklarını söyledi. ‘Varlık Fonu malıma el koydu’ diyenlerin olduğunu, hatta TVF’yi bazen bu yüzden arayan vekillerin bile olduğunu söyeleyen Ermut, CİMER’e en çok şikayetin bu yanlış anlaşılma ilgili geldiğini ve bir de TMSF ile çok karıştırıldıklarını aktardı. Ermut, “Bazen bu el konulan şirketlerin doğrudan bize transfer edildiğiyle ilgili bazen yanlış bir kanı oluyor. TMSF'den bize transfer olan herhangi bir varlık yok. Bir tek Türk Altın TMSF’den bütün süreçleri tamamlandıktan sonra Hazine’ye devredildi. Hazine’den bize devroldu.” dedi.