Schengen’de yeni dönem: Avrupa'da sınır kontrolleri artıyor, Türkiye için Cascade kuralı masada

Janset Atacan
PAYLAŞ
  • 29 ülkeden 450 milyon kişiye sınırsız seyahat özgürlüğü tanıyan Schengen Anlaşması'nın 40. yılında Polonya, Almanya ve Litvanya sınırlarında sınır kontrolleri uygulamaya devam ediyor.
  • CNBC-e’ye konuşan Doç. Dr. Çiğdem Nas’a göre Schengen Anlaşması bir başarı hikayesi ancak kontrollerin geçici olması, daimi bir hal almaması gerekiyor.
  • Kontrollerin artmasının Türkiye için zorluk anlamına geldiğini belirten Nas, Cascade sisteminin uygulanmasının bekleme sürelerini azaltabileceğini söylüyor.
Schengen’de yeni dönem: Avrupa'da sınır kontrolleri artıyor, Türkiye için Cascade kuralı masada

Polonya, Almanya ve Litvanya sınırlarında 7 Temmuz'da başladığı sınır kontrollerine devam ediyor. Başbakan Donald Tusk, yasa dışı göçmenlerin ülkeye girmesine izin vermeyeceğini yinelerken "Serbest dolaşım dönemi sona erdi ve bu bizim suçumuz değil" dedi. Almanya Başbakanı Friedrich Merz de serbest dolaşım özgürlüğünün kötüye kullanılmadığı sürece işe yarayabileceğini söyledi. 2025'in ilk altı ayında Almanya'dan Polonya'ya 4 bin 600 yasa dışı göçmenin girmeye çalıştığını bildiren Polonya, bu göçmenlerin yüzde 40'ını Ukrayna vatandaşlarının oluşturduğunu, Afganistan, Somali, Suriye, Gürcistan ve Kolombiya'dan da Polonya sınırına gelen göçmenler tespit ettiklerini açıkladı.

Polonya ve Almanya, sınır kontrolü yapan Avrupa ülkelerinden yalnızca ikisi. Slovenya, İtalya, Avusturya, Hollanda, Danimarka, Norveç, İsveç ve Fransa da sınırlarında kontrol yapan ülkeler arasında. Lüksemburg ise yasa dışı göçün önüne geçerek ulusal güvenliği sağlamak istediklerini belirten Avrupa ülkelerine karşı çıkıyor.

Schengen’de yeni dönem: Avrupa'da sınır kontrolleri artıyor, Türkiye için Cascade kuralı masada - Resim : 1

Kontrollerin ulaşım sektörüne maliyeti 320 milyon euro

Avrupa Birliği (AB), bu tür kontrollere yalnızca istisnai durumlarda izin veriyor ve yasa gereği geçici olmaları gerekiyor. Sınır kontrollerinin tedarik zincirlerini kesintiye uğrattığı, yerel işletmeler üzerinde baskı yarattığı ve zaman kayıplarına yol açtığı düşünülüyor. Sınır noktasında otomobiller 10-20 dakika, ağır araçlar 30-60 dakika arasında bekliyor. Bu gecikmelerin ulaşım sektörüne yaklaşık 320 milyon euroya mal olduğu tahmin ediliyor.

  • Tek pazar stratejisi: 1985’te Belçika, Fransa, Almanya, Lüksemburg ve Hollanda'nın katıldığı bir toplantıda imzalanan Schengen Anlaşması bu yıl 40 yaşını kutluyor. Anlaşma, bugün dördü AB üyesi olmayan 29 ülkeden 450 milyon kişiye sınırsız seyahat imkanı sunuyor. Mal, hizmet ve iş gücünü bir araya getirerek birliğin tek pazar stratejisini güçlendirme amacı taşıyor. Bu kapsamda da AB'nin başarı hikayelerinden biri olarak betimleniyor.

Yasa dışı göç güvenlik meselesi olarak görülüyor

CNBC-e’ye konuşan Yıldız Teknik Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi ve İktisadi Kalkınma Vakfı Genel Sekreteri Doç. Dr. Çiğdem Nas’a göre bu başarı geçerliliğini hala koruyor. Ancak Nas kontrollerin geçici olması, daimi bir hal almaması gerektiği fikrini de savunuyor ve sağ partilerin göç politikalarına dikkat çekiyor: “Bugün birçok AB ülkesinde göç konusunun güvenlik meselesiyle ilişkilendirildiğini görüyoruz. Özellikle sağ partiler göçmen kökenli nüfusun artmasını ve düzensiz göçün önlenmemesini bir güvenlik sorunu olarak görüyor”. Yunanistan, İtalya, İspanya ve Polonya gibi ülkelerin şikayet edip yük paylaşımını gündeme getirdiğini ifade eden Nas, “Gerçek anlamda ortak bir yaklaşım oluşturmak bu koşullar altında oldukça zor. Yine de Schengen tamamen bitti, etkisiz hale geldi demek için çok erken”.

“Göç politikasına ince ayar yapılması gerekiyor”

Nas, AB’nin yasa dışı göçün engellenmesini ve iltica başvurularının üye devletlere hakkaniyetli bir şekilde bölüştürülmesini önemsediğini hatırlatıyor: “Almanya gibi ülkelerin göçe yaklaşımı oldukça kısıtlayıcı hale geldi. Yeni iltica başvurularının AB’ye komşu ülkelerde işleme konulması ve mümkün olan en az sayıda mülteci alınması arzu ediliyor. 18 Mart 2016 tarihli Türkiye-AB mülteci mutabakatı bu yaklaşıma iyi bir örnek oluşturuyor”. Birliğin, yaşlanan nüfus sebebiyle göçmen arayışında olması da gündemde. Nas, bu arayışı şöyle açıklıyor: “AB ülkeleri yeni gelecek göçmenleri emek piyasasında ihtiyaç duyulan alanlardaki profesyonel ve beceri sahibi kişilerden almak istiyor. Yetenek sahibi, piyasanın aradığı becerilere sahip insanların yasal göç kanalları üzerinden alınması söz konusu. Tüm bunlar göç politikasına ince ayar yapılmasını gerektiriyor.”

Avrupa Birliği başarısızlığı göze alabilir mi?

Göçü siyasi açıdan “hassas bir konu” olarak tanımlayan Nas, göç baskısının artarak süreceği öngörüsünü de paylaşıyor. Küresel eşitsizlikler, iklim değişikliğin yol açtığı krizler, savaş ve çatışmalar, otomasyonun getirdiği işgücü fazlası bu baskının öncelikli sebepleri. Nas, bu koşulların AB’nin göç politikası ve Schengen alanı üzerinde zorlayıcı etkiler yaratacağı görüşünde. AB’nin en temel özgürlük vaatlerinden birinin Schengen olduğuna yönelik bilgi veren Nas, “Dört temel özgürlük yani malların, kişilerin, sermayenin ve hizmetlerin serbest dolaşımı AB ekonomisinin temelini oluşturuyor. O yüzden Schengen’in ekarte edilmesi demek AB projesinin de başarısızlığı demek olur ki bu üye devletlerin göze alabileceği bir konu değil” diye konuşuyor.

Nas, aşırı sağın güçlenmesi ve Avrupa şüpheciliğinin artmasının gelecek yıllarda farklı senaryoları gündeme getirme olasılığını yadsımıyor. Fakat serbest dolaşım özgürlüğünün sona ereceğini de düşünmüyor: “Ekonomik olarak etkileri olacağı ve tek pazarın işleyişin aksatacağı için bunun olması söz konusu değil. Bu konu ekonomik karşılıklı bağımlılığın da önemli bir parçası olduğu için tamamen kaldırılması bugün ve yakın gelecekte söz konusu olmaz”.

Son 15 yılda 775 milyon euro harcandı

“Sınır kontrollerinin artması Türkiye için ne anlama geliyor?” sorusuna “Türkiye için zorluklar oluşturuyor” cevabını veren Nas, şöyle devam ediyor: “Şimdi özellikle hangi ülkeden Schengen vizesi aldıysanız o ülkeden giriş yapmanız gerekliliği söz konusu. Ret oranlarında artış görüyoruz. Her ne kadar 2023’ten 2024’e bir azalma söz konusu olsa da yine de oranlar oldukça yüksek. Vize başvurularında ciddi bekleme süreleri ve ek maliyetler oluşuyor. İstanbul Kalkınma Vakfı’nın yaptığı bir hesaba göre son 15 yılda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları Schengen vizesi için 775 milyon euro ödedi ki bu rakam sadece başvuru ücretini kapsıyor”. Bu hesaba yeminli tercüme, banka işlemleri, noter işlemleri, vize başvurusu için başka şehre gitme, öncelikli başvuru için özel hizmet almak dahil değil.

Schengen’de yeni dönem: Avrupa'da sınır kontrolleri artıyor, Türkiye için Cascade kuralı masada - Resim : 4

“Cascade uygulanırsa bekleme süreleri azalabilir”

Nas, Cascade sisteminin uygulanması ve uzun süreli vize verilmesinin bekleme sürelerini azaltabileceğini de sözlerine ekliyor. “Türkiye, AB’yle 2013 yılında vize serbestliği yol haritasını başlatmıştı. Bu süreçte Türkiye’nin yerine getirmesi beklenen 72 kriterden 66’sı karşılandı ancak son altı kriter henüz yerine getirilmedi” diyen Nas, Türkiye’den iltica taleplerinin hızla artması, Türkiye’den gidenlerin vize süresi bitmesine rağmen kalmaya devam etmeleri gibi faktörlerin de vize süreçlerinin zorlaşmasına ve yavaşlatılmasına yol açtığını dile getiriyor.

Öte yandan AB Komisyonu, kısa süreli vize başvurularında çok girişli vize düzenlemelerine yeni kurallar getirmeye hazırlanıyor.

Komisyon, 15 Temmuz’da "Türkiye'de ikamet eden ve Türkiye'de kısa süreli vize başvurusunda bulunan Türk vatandaşlarına çoklu giriş vizesi verilmesine ilişkin uyarlanmış kuralların oluşturulması" başlıklı bir karar yayımladı. "Göç ve güvenlik açısından düşük risk taşıyan kişiler" için vize başvurularında daha elverişli kuralların uygulanmasına karar verdi.

Komisyon kararda Türkiye’deki güvenilir başvuru sahiplerinin sayısının arttığını belirtti. Ticaret Bakanı Ömer Bolat da komisyonun Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına Schengen vizesinde kolaylaştırma ve hızlandırma konulu yeni bir belge hazırladığını ve üye ülkelere gönderdiğini duyurdu.

Buna göre, ilk defa vize alan kişilere ikinci başvurularında önce altı aya kadar, sonra bir yıla, iki yıla, üç yıla ve beş yıla kadar uzun süreli ve çok girişli vize verilmesi değerlendirilecek.