ABD’nin İran saldırısı küresel piyasalarda güvenli liman arayışını hızlandırdı

Bloomberg'in haberine göre ABD’nin İran’ın üç ana nükleer tesisine yönelik doğrudan askeri müdahalesi, küresel piyasalar üzerinde derin etkiler yaratmaya başladı. Saldırının ardından yatırımcıların güvenli limanlara yönelmesiyle birlikte hisse senetlerinde düşüş, emtia fiyatlarında artış ve tahvil piyasalarında yön arayışı öne çıkıyor. Brent petrol fiyatları haftaya sert bir yükselişle başlarken, altın ve İsviçre frangı gibi geleneksel güvenli limanlara talep de belirginleşti. Dolar ise güvenli liman işlevini korumaya çalışsa da, artan siyasi riskler ABD varlıklarının bu rolünü ne ölçüde sürdürebileceği sorusunu yeniden gündeme taşıdı.
Piyasa oyuncuları, İran’ın Hürmüz Boğazı’nı kapatma veya ABD güçlerine doğrudan saldırı gibi karşı adımlar atması halinde çok daha sert fiyatlamaların gündeme gelebileceğini belirtiyor. Premier Miton Investors Baş Yatırım Sorumlusu Neil Birrell, ilk tepkinin klasik bir “güvenli limana kaçış” olduğunu söylerken, bu süreçte hisse senetlerinin açık şekilde baskı altında kalacağını ifade etti. S&P 500, geçtiğimiz iki haftada bir miktar gerilemiş olsa da hâlâ şubat ayında kaydedilen tarihi zirvesinin yalnızca %3 altında. Pictet Asset Management’tan kıdemli yatırım yöneticisi Evgenia Molotova, yatırımcıların çatışmanın küresel ekonomiye yayılmadan sınırlı kalmasını umduğunu söyledi ancak gidişatın her an değişebileceği uyarısını yaptı. Ona göre yatırımcılar, Hürmüz Boğazı'nın kapanması gibi enerji arzını etkileyecek adımları ciddiye alıyor.
İran hükümeti, saldırıya ilişkin yaptığı açıklamada, bombalamanın “kalıcı sonuçları” olacağını belirterek egemenliğini korumak için tüm seçenekleri değerlendirme hakkını saklı tuttuğunu duyurdu. Yine de bazı yatırımcıların kötüleşen bir çatışmaya hazırlıklı olması nedeniyle piyasalardaki aşağı yönlü hareketlerin sınırlı kalabileceği ifade ediliyor. MSCI Tüm Ülkeler Endeksi, İsrail’in 13 Haziran’da İran’a yönelik ilk saldırısından bu yana %1,5 geriledi. Bu süreçte fon yöneticileri riskli varlıklardaki pozisyonlarını azalttı, hisseler artık aşırı alım bölgesinde değil ve korunma talebi artmış durumda.
Petrol piyasasında ise etkiler çok daha belirgin. Brent vadeli işlemleri son iki haftada %11 yükselerek varil başına 77 dolara ulaştı. ABD saldırısının, dünya petrol arzının üçte birinin geçtiği bir bölgede gerilim yaratmasıyla birlikte yatırımcılar yeni bir fiyat sıçramasına hazırlanıyor. Morgan Stanley analistleri, eğer bölgedeki tansiyon düşerse Brent fiyatlarının tekrar 60 dolara gerileyebileceğini ancak sevkiyat kesintisi ihtimalinin fiyatları mevcut seviyelerin çok üzerine taşıyabileceğini belirtiyor.
Dolar tarafında ise çatışmanın başladığı tarihten bu yana %0,9’luk bir yükseliş yaşansa da bu artış sınırlı kaldı. ABD para birimi son aylarda Trump’ın maliye ve ticaret politikalarının etkisiyle baskı altında kalmıştı. Neil Birrell, “Herkes dolardan hoşnutsuz ama hala en çok başvurulan güvenli para birimi,” değerlendirmesini yaptı.
ABD Hazine tahvilleri ise şu ana kadar daha ölçülü bir tepki verdi. 29 trilyon dolarlık tahvil piyasasında getiriler başlangıçta düşse de, enflasyon endişeleriyle yön tekrar yukarı döndü. 10 yıllık tahvillerin getirisi son iki haftada yalnızca iki baz puan artarak %4,38 seviyesine yükseldi.
Piyasa stratejistlerinin yorumları da yatırımcıların yön arayışını yansıtıyor:
Barclays’dan Emmanuel Cau, İran’ın misilleme yapma ihtimali ve Hürmüz Boğazı’na yönelik olası bir abluka nedeniyle piyasalarda kısa vadeli endişelerin yoğunlaşabileceğini, ancak bu tür şokların genellikle hisse senetlerinde orta vadeli alım fırsatları yarattığını ifade etti.
A&G Banco Madrid’den Diego Fernandez, sınırlı bir riskten kaçış beklediklerini ancak İran’ın tepkisine göre senaryonun değişebileceğini belirtti.
Liquidnet Alpha’dan Anthony Benichou, yüksek petrol fiyatlarının Trump açısından seçim yılına girerken ciddi bir siyasi maliyet yaratabileceğini, bu nedenle operasyonların hızlı ve net olması gerektiğini vurguladı.
Dunas Capital’den Alfonso Benito, yatırımcıların pazartesi günkü fiyatlamalara başlamadan önce saldırıyı sindirmeye çalışacağını, bu sürecin kritik olduğunu söyledi.
Societe Generale’den Manish Kabra, önceki dönemlerdeki petrol şoklarından farklı olarak merkez bankalarının daha uyumlu politikalar izlediğini, bu nedenle hisse senetlerinde büyük bir düşüş beklemediğini ifade etti.
UBS’ten Anthi Tsouvali, yüksek petrol fiyatlarının Avrupa’da ABD’den daha büyük bir enflasyon etkisi yaratabileceğini belirterek, belirsizliğin yüksek olduğu bir ortamda yeni oynaklıkların kaçınılmaz olduğuna dikkat çekti.
WisdomTree’den Aneeka Gupta, savaşın bugüne kadar bölgesel sınırlarda kaldığını ancak ABD’nin doğrudan müdahil olmasıyla artık riskin çok daha yaygın hale geldiğini söyledi. İran’ın Hürmüz Boğazı’nı kapatma ihtimalinin piyasalar için en kötü senaryo olduğunu vurguladı.
Saxo Markets’ten Charu Chanana, bu süreci piyasalar için bir dönüm noktası olarak niteledi. ABD varlıklarının güvenli liman rolünü sürdürememe riskinin arttığını, Trump’ın Kongre’yi devre dışı bırakmasının kurumsal güvensizliği artırdığını ifade etti.
Mizuho’dan Shoki Omori, yatırımcıların klasik güvenli limanlar olan Japon tahvilleri, yen, İsviçre frangı ve altına yöneleceğini belirtti. Ayrıca, dolar-yenin 144 seviyelerine kadar gerileyebileceğini söyledi.
AT Global Markets’ten Nick Twidale, altının hızla 3.400 dolara kadar yükselebileceğini ancak jeopolitik kararların piyasayı kısa sürede ters yöne çevirebileceğine işaret etti.
Global CIO Office’ten Gary Dugan, teknik göstergeler ışığında hisse senetlerinde sınırlı bir düşüş beklediklerini, petrol fiyatlarında dramatik bir yükseliş olmadığı sürece mevcut seviyelerin korunabileceğini öngördü.
Aletheia Capital’den Nirgunan Tiruchelvam, üç senaryo üzerinde durdu. Birincisi bölgesel savaşın dramatik şekilde tırmanması, ikincisi tarafların çatışmayı sona erdirmesi, üçüncüsü ise düşük yoğunluklu saldırıların devam etmesi. İlk ve üçüncü senaryoların risk varlıklarını baskı altına alacağını belirtti.
Prestige Economics Başkanı Jason Schenker, yatırımcıların net pozisyon alması için “savaşın sisinin” dağılması gerektiğini belirtti. Fed’in petrol fiyatlarındaki artış nedeniyle faiz indirmekte zorlanabileceği ancak aynı zamanda riskten kaçışla birlikte tahvil fiyatlarının yükselebileceğini ifade etti.
Vanda Research’ten Viraj Patel, jeopolitik risklerin Avrupa ve gelişmekte olan piyasalarda “sıcak para” çıkışlarına yol açabileceğini, hedge fonların dolar üzerindeki düşüş pozisyonlarından hızla çıkmaya başladığını aktardı.
Piyasa tepkileri, ABD’nin askeri hamlesinin ardından yatırımcıların her senaryoyu fiyatlamaya çalıştığı karmaşık ve belirsiz bir sürece işaret ediyor. Hisse senetleri, tahviller, döviz ve emtia piyasaları yeni bir jeopolitik denklemle karşı karşıya kalırken, özellikle Hürmüz Boğazı’na yönelik gelişmeler fiyatlamalarda belirleyici olacak.