AB'nin ABD ile müzakerelerde eli zayıflıyor: Birlikte bölünmeler var

Avrupa Birliği, Washington ile yürütülen kritik ticaret görüşmelerinde birlik ve kararlılık sergilemeye çalışsa da, perde arkasındaki ulusal farklılıklar Brüksel’in pazarlık gücünü sınırlıyor.

Avrupa Konseyi Başkanı António Costa’nın, “Avrupa’da kimse gerginlik istemiyor, kimse çatışma arayışında değil” şeklindeki açıklaması, AB'nin genel yaklaşımını ortaya koyuyor. Bu mesajın, bugün AB Ticaret Komiseri Maros Sefcovic’in, ABD Ticaret Temsilcisi Jamieson Greer ile gerçekleştireceği kritik görüşmede de tekrar vurgulanması bekleniyor. Görüşme, 8 Temmuz’da dolacak olan tarifelere ilişkin müzakerelerde dönüm noktası niteliği taşıyor.

Üye ülkeler arasında strateji farklılıkları

Ancak diplomatik sahnede verilen birlik görüntüsünün aksine, AB içinde Beyaz Saray’la nasıl bir yol izlenmesi gerektiği konusunda ciddi görüş ayrılıkları bulunuyor. Blok içerisindeki 27 üye ülkenin farklı ulusal önceliklere ve iç politik dinamiklere sahip olması, Komiser Sefcovic’in elini zayıflatıyor.

Karar süreci büyükelçilerin geri bildirimine bağlı

Cuma günü Brüksel’de düzenlenecek toplantıda, Avrupa Komisyonu’nun AB büyükelçilerine müzakerelerin son durumu hakkında bilgi vermesi bekleniyor. Anlaşmaya dair bir atılımın kamuoyuna duyurulup duyurulmayacağı ise büyük ölçüde bu toplantıdan çıkacak geri bildirimlere bağlı olacak.

Tarife pazarlığı: Esneklik mesajı da veriliyor

AB, Nisan ayında uygulamaya konulan ve çoğu ABD'li ticaret ortağını etkileyen yüzde 10’luk temel tarifeyi düşürmek için Washington nezdinde baskı yapmaya devam ediyor. Bununla birlikte, bazı sektörlerde ek destek sağlanması gibi koşulların karşılanması halinde yüzde 10 seviyesinin korunmasına da yeşil ışık yakılabileceği mesajı veriliyor.

Avrupa Parlamentosu’ndan uyarılar

Avrupa Parlamentosu’nun ABD delegasyonu başkanı Brando Benifei, tarife konusunda AB ülkeleri arasında “farklı tutumlar oluştuğunu” ve bunun “önemli bir sorun” teşkil ettiğini dile getiriyor. Komisyon ise, müzakereler boyunca üye devletlerle yoğun temas kurulduğunu ve bu sayede “dikkate değer bir birlik görüntüsü” sergilendiğini savunuyor.