Citi, ABD ekonomisinde artan riskler nedeniyle kredi karşılıklarını artırmaya hazırlanıyor
ABD’de tüketicilerin ve şirketlerin karşı karşıya olduğu finansal stres, büyük bankaların kredi riskine ilişkin yaklaşımlarını yeniden şekillendiriyor. Citigroup, yılın ikinci çeyreğinde potansiyel kötü krediler için ayırdığı karşılık miktarını yüz milyonlarca dolar artırmaya hazırlanıyor. Bankanın üst düzey yöneticileri, bu kararın makroekonomik görünümdeki belirsizlik ve kredi maliyetlerindeki artış beklentileriyle bağlantılı olduğunu vurguladı.
Citigroup’un küresel bankacılık başkanı Vis Raghavan, Salı günü düzenlenen Morgan Stanley konferansında yatırımcılara yaptığı açıklamada, “Makro ortam ve kredi maliyetinin geçen çeyreğe kıyasla birkaç yüz milyon dolar artmasını bekliyoruz” dedi. Raghavan’ın bu açıklaması, bankanın ABD ekonomisine dair artan endişelere karşı daha temkinli bir duruş benimsediğini ortaya koydu.
Bu karşılık artışı, Başkan Donald Trump’ın Çin başta olmak üzere birçok ülkeye yeni gümrük vergileri getirme taahhüdünde bulunmasının ardından gündeme geldi. Trump’ın önerdiği tarifelerin ABD ekonomisinde yavaşlamaya, hatta durgunluğa neden olabileceği konuşuluyor.
ABD’de giderek daha fazla kişinin finansal durumuna dair endişe duymasıyla birlikte tüketici güveni zayıflamıştı. Ancak son dönemde, ABD ile Çin arasında ticaret gerilimlerinin çözümüne yönelik anlaşma arayışları, tüketici güveninde kısa vadeli bir toparlanma sağladı. The Conference Board tarafından yayımlanan verilere göre, tüketici güveni endeksi nisan ayında 85,7 iken, mayıs ayında 98’e yükseldi. Yine de bu seviye, Trump’ın 2016’da başkan seçildiği dönemde kaydedilen 110 puanlık zirvenin altında kalıyor.
Citi’nin kredi kartı portföyünde ağırlıklı olarak daha yüksek kredi puanına sahip müşterilerin yer aldığını belirten Raghavan, bu yapının bankanın risk pozisyonunu bir ölçüde dengelediğini ifade etti. Banka, yılın ilk çeyreğinde kredi kayıpları için 2,7 milyar dolarlık karşılık ayırmıştı. Citi, ABD’nin en büyük perakende kredi veren kurumlarından biri olarak bu alandaki gelişmeleri yakından takip ediyor.
Kurumsal kredilere ilişkin değerlendirmelerde bulunan Raghavan, Citi’nin ticari müşterilerinden kaynaklanan kredi riskinin düşük olduğuna dikkat çekti. Bankanın elindeki kredi portföyünün yaklaşık yüzde 80’inin yüksek kaliteli ihraççılardan oluştuğunu belirtti ve bu durumun kredi kalitesine olan güvenlerini artırdığını söyledi.
Sektör genelinde ise kredi kartı borçlarının tahsil edilememesi riski, alarm zillerini çaldırıyor. Geçtiğimiz çeyreğin sonunda, sektör genelinde temerrüde düşen kredi kartı borçlarının oranı, Covid-19 salgını öncesindeki seviyelerin üzerine çıktı. Bu gelişme, tüketici kesiminde ödeme zorluklarının arttığına işaret ediyor.
Buna rağmen bazı büyük bankaların yöneticileri, mevcut ortamın karmaşıklığına rağmen ABD’deki tüketici faaliyetlerinin güçlü seyrini koruduğunu savunuyor. Wells Fargo CEO’su Charlie Scharf, iki hafta önce New York’ta düzenlenen Bernstein konferansında yaptığı konuşmada, “Bir tür yavaşlama olması oldukça olası, ancak bunun çok anlamlı olmamasını umuyoruz” ifadelerini kullandı. Scharf, hem işletmelerin hem de tüketicilerin bu döneme görece güçlü bilanço yapısıyla girdiklerini, bu nedenle de ekonomik eğilimlerin yönünü kestirmenin zor olduğunu dile getirdi.
Citi’nin karşılık artışı kararı, kredi piyasalarında kırılganlığın arttığı bir dönemde büyük bankaların risk yönetimi stratejilerinde temkinli bir yaklaşıma yöneldiğini gösteriyor. Bankacılık sektöründe temerrüt oranlarının artması, önümüzdeki çeyreklerde finansal kurumların bilançolarını daha dikkatli yönetmesini zorunlu hale getirebilir.