Küresel ticarette gerilim tırmanıyor

PAYLAŞ
Küresel ticarette gerilim tırmanıyor

ABD Başkanı Donald Trump, 1 Ağustos itibarıyla ABD’nin ticaret ortaklarına yönelik geniş kapsamlı yeni gümrük vergilerini yürürlüğe soktu. ABD’nin onlarca ülkeyle yaptığı ticarette uygulamaya koyduğu bu tarifeler, Trump’ın küresel ticaret sistemini baştan sona yeniden şekillendirme çabasını yansıtıyor. Yeni düzenlemeler, ithalat vergileri üzerinden kamu gelirini artırma hedefiyle iç vergi indirimlerini finanse etme stratejisini de beraberinde getiriyor. Vergiler, ticaret açığını azaltma iddiasıyla savunulurken, ABD ekonomisi ve ulusal güvenliği için “alışılmadık ve sıra dışı bir tehdit” oluşturduğu öne sürülen bu açık, alınan tedbirlerin gerekçesi olarak sunuluyor.

Yürürlüğe giren kararla birlikte Tayvan, Hindistan, İsviçre, Kanada gibi ülkeler ABD’ye yaptıkları ihracatta daha yüksek tarife oranlarıyla karşı karşıya kaldı. Tayvan için vergi oranı %32’den %20’ye çekilirken, Kanada’ya yönelik tarife %35 seviyesine yükseldi. İsviçre’ye uygulanan oran %31’den %39’a çıkarıldı. Hindistan %25 oranında tarifeye tabi oldu. Buna karşılık İngiltere, Japonya ve Avrupa Birliği ile yapılan yeni ticaret anlaşmaları kapsamında bu ülkelere yönelik tarifelerde belirgin bir düşüş gözlendi. Örneğin AB için tarife %20’den %15’e düşürüldü. Japonya ve Güney Kore için oranlar da %24 ve %25 seviyelerinden %15’e çekildi. Bazı ülkeler, örneğin Birleşik Krallık ve Brezilya için ise mevcut oranlar korundu.

Kararnameye göre, yeni tarifeler ABD ile ticaret dengesi açık veren ülkeleri doğrudan hedef alıyor. ABD’den ithal ettiğinden daha fazla ihracat yapan ülkeler daha yüksek tarifelerle karşı karşıya kalırken, ABD’ye ihracat fazlası düşük olan ülkeler %10–15 arası değişen oranlarla sınırlı kalacak. Ticaret açığı yüksek olan ülkeler ise %35’e varan oranlarda tarifeye tabi tutulacak.

Trump’ın “ekonomik milliyetçilik” anlayışını temel alan bu yaklaşımı, yalnızca ekonomik değil aynı zamanda diplomatik gerilimleri de artırıyor. Kanada ile yaşanan gelişmeler, bu çerçevede öne çıkan örneklerden biri. Kanada Başbakanı Mark Carney, ABD’nin uygulamaya koyduğu %35’lik tarifeye tepki gösterdi ve bazı sektörlerin “ağır şekilde etkileneceğini” ifade etti. Carney’nin, Kanada’nın Filistin devletini tanıyacağına dair beyanı ise ABD Ticaret Bakanı Howard Lutnick tarafından açık bir diplomatik hata olarak nitelendirildi ve bu hamlenin Trump’ı öfkelendirdiği belirtildi. Buna rağmen Kanada ile müzakerelerin süreceği duyuruldu. Öte yandan, 2020 Kuzey Amerika ticaret anlaşması kapsamındaki bazı mallar yeni tarifelerden muaf tutulmaya devam edecek.

Asya tarafında ise Tayvan Devlet Başkanı Lai Ching-te, ABD’nin uyguladığı yeni %20’lik verginin “geçici” olduğunu söyledi ve bu tarifelerin müzakereler yoluyla düşürülebileceğini belirtti. Tayvan, dünyanın en büyük yarı iletken ihracatçılarından biri olması nedeniyle ABD açısından stratejik bir tedarikçi konumunda bulunuyor.

Trump yönetimi, Nisan ayındaki “kurtuluş günü”nde tarifeleri duyurmuş ve ülkelere 1 Ağustos’a kadar anlaşma yapmaları için süre tanımıştı. Anlaşmaya varan ülkelerin gümrük tarifelerinde indirime gidilirken, müzakerelere yanaşmayan veya verilen süreyi değerlendiremeyen ülkeler daha yüksek oranlarla karşılaştı. Çin ise bu tabloda dikkat çekici bir şekilde dışarıda bırakıldı. Pekin yönetimi ile yapılacak muhtemel bir ticaret anlaşması için 12 Ağustos’a kadar süre tanındığı ifade edildi.

Küresel piyasalar, bu gelişmelere sınırlı bir reaksiyon gösterdi. Avrupa borsalarında Stoxx Europe 600 endeksi %0,8 düşerken, ABD’de S&P 500 ve Nasdaq vadeli işlemleri sırasıyla %0,4 ve %0,5 geriledi. Buna karşın dolar ve ABD Hazine tahvilleri yatay bir seyir izledi. Son haftalarda rekor seviyelere ulaşan ABD hisse senetleri, yatırımcıların yeni ticaret savaşını önceki dönemlere kıyasla daha düşük bir risk olarak algıladığını ortaya koydu. Nisan ayındaki tarifelerin duyurulmasından sonra yaşanan keskin satış dalgasına benzer bir tepki bu kez görülmedi. Analistler, piyasaların bu tür politikaları büyük ölçüde fiyatladığını ve yeni düzenlemelere karşı daha dayanıklı hale geldiğini değerlendiriyor.

Trump yönetiminden üst düzey bir yetkili, açıklanan yeni sistemin “verimliliğe dayalı eski düzenden, adil ve dengeli ticarete dayalı yeni bir sisteme geçiş” anlamına geldiğini söyledi. Bu yaklaşım, küresel ticaret mimarisinde ABD’nin geleneksel liderliğini yeniden tanımlamayı hedefliyor.

ABD’nin bu yeni tarife politikası, yalnızca ekonomik etkileriyle değil, aynı zamanda küresel siyasi ilişkiler üzerindeki etkileriyle de uzun süre tartışılacak gibi görünüyor. Taraflar arasında devam eden müzakerelerin seyri ve Çin ile yapılacak muhtemel anlaşma, küresel ticaretin yönünü belirleyecek temel başlıklardan biri olmaya aday.