Uluslararası Ödemeler Bankası'ndan stablecoin uyarısı: Paranın üç temel testinde başarısızlar

PAYLAŞ
Uluslararası Ödemeler Bankası'ndan stablecoin uyarısı: Paranın üç temel testinde başarısızlar

Uluslararası Ödemeler Bankası (BIS) ve üst düzey merkez bankacılar, sabit kripto paralar olarak bilinen stablecoin’ler hakkında son derece eleştirel bir değerlendirmede bulunarak, bu dijital varlıkların istikrarlı bir para birimi olmanın gerektirdiği temel koşulları karşılayamadığını belirtti. Kurum, stablecoin'lerin para sisteminde anlamlı bir rol üstlenmesi için gereken "tekil kullanım", "esneklik" ve "bütünlük" gibi üç temel kriterde kötü performans sergilediğini vurguladı.

BIS’in Salı günü yayımladığı yıllık ekonomik raporunda yer alan değerlendirmelerde, ABD Başkanı Donald Trump’ın stablecoin’leri ana akım finansın bir direği haline getirme çabalarına açıkça karşı çıkıldı. Raporda, stablecoin’lerin merkez bankası desteğinden yoksun olduğu, suç amaçlı kullanım riskine açık olduğu ve para yaratma sürecinde esneklikten uzak kaldığı belirtildi.

Stablecoin’ler, genellikle hükümet tahvilleri ve para piyasası fonları gibi görece güvenli varlıklarla birebir desteklenerek değerini korumaya çalışıyor ve bu yönüyle Bitcoin gibi volatil kripto varlıklarla geleneksel para sistemleri arasında bir köprü oluşturmayı amaçlıyor. Yaratıcıları bu yapının, internet üzerinden para transferlerini kolaylaştırarak uluslararası banka havalelerinden daha hızlı ve verimli hale getirdiğini savunuyor. Ancak stablecoin’lerin anonim şekilde saklanabilmesi, onları yalnızca yatırımcılar için değil, aynı zamanda uyuşturucu kaçakçılığı ve kara para aklama gibi yasadışı faaliyetler için de cazip kılıyor.

BIS’in para ve ekonomi departmanı başkanı Hyun Song Shin, konuyla ilgili açıklamasında, stablecoin yatırımcılarının ani geri alım talebinde bulunabileceğini ve bu tür bir durumda sistemin nasıl tepki vereceğine dair ciddi belirsizlikler olduğunu söyledi. “Stablecoin alanında bir geri alım dalgası yaşanırsa, bunun sonuçlarının ne olacağını sorguluyoruz,” dedi.

ABD ve İngiltere’de düzenleyiciler, sabit kripto paraların yaygınlaşmasına karşı yeni çerçeveler oluşturma çabasında. Dolaşımdaki stablecoin hacmi yaklaşık 250 milyar dolar seviyesinde bulunurken, en büyük payı dolar tabanlı Tether ve Circle’ın USDC token’ları oluşturuyor.

Başkan Trump, geçen yılki seçim kampanyasında ABD’yi “dünyanın kripto başkenti” yapma vaadiyle destek almıştı. Göreve geldikten sonra Biden döneminde uygulanan kriptoya ilişkin birçok kısıtlamayı kaldırdı. Ayrıca Trump’ın, USD1 adını taşıyan kendi sabit parasını ihraç eden World Liberty Financial adlı kripto grubunu da desteklediği biliniyor.

BIS’in raporunda, stablecoin’lerin özellikle yasadışı kullanımlarda "dürüstlük korumalarını aşmak" amacıyla tercih edildiği vurgulandı. Bu tür varlıkların, geleneksel finans sisteminde yer alan “müşterini tanı” (KYC) prosedürlerinden yoksun olduğu belirtilirken, kriz anlarında merkez bankalarının son çare kredi vericisi rolünü üstlenememesi nedeniyle “yerleşim aracı” işlevini gerektiği şekilde yerine getiremedikleri aktarıldı.

Raporda ayrıca stablecoin’lerin değişken döviz kurlarında işlem görmesi nedeniyle para sisteminin temel prensiplerinden biri olan tekliği zedelediği görüşü öne çıktı. BIS, bankalar tarafından ihraç edilen paranın “sorgusuz sualsiz kabul edilmesi” ilkesine stablecoin’lerin karşılık veremediğini belirtti. Bu tür dijital varlıkların yalnızca eşdeğer miktarda varlıkla desteklenerek ihraç edilmesi gerektiği için, bankaların kredi yoluyla para yaratma işlevinde olduğu gibi bir "esneklik" imkanı sunmadığını ifade etti.

“Her yeni ihraç, sahiplerinden ön ödeme talep ettiği için, bu yapı peşin ödeme kısıtlamasına yol açarak finansal sistemdeki esnekliği azaltıyor” ifadesine yer verilen raporda, stablecoin kullanımının gelişmekte olan ülkeler için sermaye çıkışı riski ve parasal egemenlik kaybı gibi ciddi sonuçlar doğurabileceği uyarısı yapıldı.

BIS ayrıca, bankalar tarafından ihraç edilen stablecoin’lerin hangi yasal ve yönetişim standartlarına bağlı olacağına dair belirsizliklerin de yeni sistemsel riskler doğurabileceğini belirtti. Kurum, mevcut sistemin güncellenmesi amacıyla merkez bankalarının ve ticari bankaların birlikte çalışarak tokenleştirilmiş mevduatları merkezi bir veri tabanına kaydedeceği bir ödeme sisteminin daha uygun olacağını düşünüyor.

BIS bu kapsamda, yedi büyük merkez bankası ve 43 ticari kuruluşla birlikte Proje Agorá adında bir girişimi test ediyor. Kurum açıklamasında, “Toplumun bir seçeneği var. Para sistemi, denenmiş ve güvenilir temeller üzerine kurulu, teknolojik olarak üstün ve programlanabilir altyapılarla desteklenen yeni nesil bir yapıya evrilebilir” değerlendirmesinde bulundu. Diğer alternatifin ise, teklik, esneklik ve bütünlük gibi üç temel testi geçemeyen özel dijital para birimlerinin kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte “sağlıksız para” deneyimlerinin ve bu süreçlerin getirdiği gerçek toplumsal maliyetlerin tekrar yaşanması olduğu uyarısı yapıldı.