İş Portföy ve Türkiye Tenis Federasyonu tenise destek yatırım fonu kurdu
- İş Portföy ve Türkiye Tenis Federasyonu iş birliğinde ülkemizde tenis sporunun gelişimi için pozitif etki yaratmak üzere İş Portföy TTF Tenise Destek Değişken Fon kuruldu. Birikimlerini Türkiye’nin ilk ve tek Tenise Destek Fon’unda değerlendiren yatırımcılar aynı zamanda belli kriterlere göre seçilen ve gelecek vadeden Türk tenisçilerinin başarılarına daimî destek vermiş olacak.

Sporun gelişimine katkı sağlamak amacıyla İş Portföy ve Türkiye Tenis Federasyonu (TTF) iş birliğinde İş Portföy TTF Tenise Destek Değişken Fon yatırımcılarla buluştu. İş Portföy tarafından, fon yönetim ücretinin %50’sinin TTF’ye aktarılmasıyla, seçilen Türk tenisçilerinin belli kriterlere göre desteklenmesi hedefleniyor.
TND koduyla TEFAS platformunda işlem gören ve tüm bankaların ve aracı kurumların müşterileri tarafından kendi yatırım hesaplarından alınabilen TTF Tenise Destek Değişken Fon, spor odaklı etki yatırımı niteliğindeki ilk yatırım fonu olma özelliği taşımaktadır. Bu yenilikçi yapı sayesinde yatırımcılar, finansal getirilerini artırmayı hedeflerken aynı zamanda ülkemizin tenis alanındaki başarısına da katkıda bulunmuş olacak.
TTF Tenise Destek Değişken Fon, yatırım stratejisi itibarıyla orta ve uzun vadede Türk lirası bazında reel getiri sağlamayı amaçlamaktadır. Yurt içi ve yurt dışı piyasalardaki yatırım araçlarından oluşan fonun varlık dağılımı piyasa koşullarına göre esnek biçimde güncellenmektedir. Böylece yatırımcılara değişen piyasa dinamiklerinden doğan fırsatları değerlendirme imkânı sunulmaktadır.
İş Portföy Genel Müdürü Burak Sezercan, yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“İş Portföy olarak kuruluşumuz 25 yıl öncesine gidiyor, ancak yüzyıldan fazla geçmişi olan İş Bankası’nın ekonomik ve toplumsal kalkınmayı öncelik haline getiren kurumsal değerleriyle hareket ediyoruz. İş Portföy olarak yatırım ürünlerini geliştirirken, yalnızca finansal performansı değil; sürdürülebilirlik, toplumsal cinsiyet eşitliği ve teknoloji gibi dönüşüm alanlarını merkezimize alıyor, bu ürünleri her bütçeye uygun olarak kolay erişilebilir şekilde yatırımcılara sunuyoruz. İş Portföy’ün bu yaklaşımı, yatırım dünyasında yenilikçi çözümler üretmenin yanı sıra, sosyal sorumluluk bilinciyle toplumsal faydayı önceliklendiren bir anlayışı yansıtıyor. Spor da toplumları bir araya getiren, bireyleri güçlendiren ve toplumsal gelişimi destekleyen güçlü bir araçtır. Sporla birlikte dayanışma, saygı, disiplin ve adalet gibi temel değerler öğrenilir ve yaşanır, aidiyet hissi artar. İşte biz de bireyin gelişimine, daha bilinçli, saygılı ve sağlıklı bir toplumun inşasına katkı sunan spor dallarından biri olan tenis alanında başarılı sporcuları desteklemek için Türkiye
Tenis Federasyonu iş birliği ile TND – İş Portföy Tenise Destek Değişken Fon’u kurduk. Fonumuz sayesinde yatırım dünyası, sporun gelişimine katkı sağlayan etki yatırımı anlayışıyla buluşuyor. Birikimlerini değerlendirirken, bir yan fayda olarak toplumsal ve sportif gelişim için pozitif etki yaratmak isteyen yatırımcılar portföylerinde TND Fon’a da yer verebilirler. İş Portföy olarak bu fondan elde ettiğimiz komisyon gelirinin yarısını TTF’ye aktaracağız ve tenise daimî destek vereceğiz."
Türkiye Tenis Federasyonu Başkanı Şafak Müderrisgil, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
“Türkiye Tenis Federasyonu'nun İş Portföy ile birlikte hayata geçirdiği “İş Portföy TTF Tenise Destek Değişken Fon”, yalnızca finans dünyasında değil, aynı zamanda spor camiamızda da yeni bir dönemin başlangıcı niteliğindedir. Ülkemizde Federasyon iş birliği ile hayata geçirilen ilk ve tek spor fonu olma özelliğini taşıyan bu fon, tenis özelinde sporcularımız için hem kaynak hem de katma değer yaratmayı hedefliyor. Spor ile finansı aynı potada eriten bu yenilikçi finansman modeli sayesinde, yatırımcılar sadece finansal getiri elde etmekle kalmayacak, aynı zamanda Türk tenisinin gelişimine de doğrudan katkıda bulunacak.
Türkiye Tenis Federasyonu’na aktarılacak olan bu kaynak, sporcularımızın gelişimini desteklemek, genç yeteneklerimizin dünya sahnesine çıkışını kolaylaştırmak ve Türk tenisinin uluslararası başarılarını sürdürülebilir kılmak için kullanılacak. Türkiye Tenis Federasyonu olarak, yalnızca bugünün başarılarına odaklanmıyor, aynı zamanda yarının şampiyonlarını yetiştirmek için tenisin geleceğine yatırım yapılmasına öncülük ediyoruz. Elbette ki bu çabaların kalıcı olması, sporun tüm paydaşlarının el birliğiyle hareket etmesiyle mümkün. Bugün burada atılan bu adım, iş dünyasının ve bireylerin de sporun gelişiminde nasıl bir sorumluluk üstlenebileceğinin güçlü bir göstergesidir.
Bu vesileyle, sporun gelişimini ve toplumsal faydayı önceliklendiren bu değerli iş birliği için İş Portföy ailesine teşekkürlerimi sunuyorum. Aynı zamanda, bu fona yatırım yaparak Türk tenisine destek vermeyi tercih eden her bir yatırımcımıza da gönülden teşekkür ediyorum.
İnanıyorum ki, bu fonun başarısı yeni projelerin, yeni iş birliklerinin ve yeni umutların önünü açacak. Gelin, Türk tenisinin geleceğini hep birlikte inşa edelim ve Türk Tenis Hamlesi'ni gerçekleştirelim."
Milli Tenisçi Zeynep Sönmez ise bu fonun tenisçilere çok fazla katkı sağlayacağını belirterek, "Tenis, çok maliyetli bir spor. Antrenörünün ve fizyoterapistinin olması gerekiyor. Çekirdek ekibinin de olması gerekiyor. Bunların da bir maliyeti var. Böyle bir desteğin, sporculara çok faydalı olacağını düşünüyorum. İyi bir takım kurmak, sporcuya turnuvada ferahlık sağlıyor. Çocukluğumuzdan itibaren spor için çok büyük emek veriyoruz. Küçüklükten beri sadece başarılı olmak için çalışıyoruz. Hayalini kurduğum turnuvalarda bunun karşılığını alabilmek çok güzel. Birilerine ilham olmak da çok güzel." ifadelerini kullandı.
Wimbledon Tenis Turnuvası'ndaki başarısıyla ilgili konuşan Sönmez, "Wimbledon'a biraz erken gittim. Antrenmanlara erken başladım. Antrenmanda bir yakınımız, video çekiyordu. Orada da antrenörüm 'Zeynep, üçüncü turu oynadığını görüyorum.' dedi. Biz de güldük. Güzel bir atmosfer vardı. İyi hazırlandım. İlk karşılaştığım oyuncu da çok saygı duyduğum biriydi. İyi bir maç oynamıştım. O maçı geriden gelip kazanmıştım. Wimbledon'daki maçlarım da genelde böyle oldu. İlk defa ana tabloya girince biraz heyecanlanarak korta çıktım. İkinci maça da çok iyi hazırlandık. Rakibimi izleme ve analiz etme şansı buldum. Londra'da kendimi yalnız hissetmedim. Bana çok destek oldular. Ekibim de her adımda yanımdaydı. İkinci maçı da kazandığımızda insanlar bana mesaj atmaya başladı. İnsanlar, Türkiye'den geliyor ve benim maçımı izlemek için Londra'da kamp kuruyorlardı. Bu yüzden maçtan önce duygulanmaya başladım. Korta çok zor çıktım. Benim için unutulmaz bir anı oldu. Çok şanslı hissediyorum. Üçüncü tura çıkmak, güzel bir başarı. Umarım bu başarı benim ve Türk tenisi için başlangıç olur."