ABD-Ukrayna mineral anlaşması son dakika engeline takıldı

PAYLAŞ
ABD-Ukrayna mineral anlaşması son dakika engeline takıldı

ABD ile Ukrayna arasında uzun süredir hazırlıkları devam eden mineral kaynakları anlaşmasının imzalanması, Çarşamba günü son dakikada çıkan anlaşmazlıklarla sekteye uğradı. Anlaşmanın çerçevesini belirleyen ve taraflar arasında ekonomik işbirliğini derinleştirmeyi hedefleyen metnin, Kiev'in doğal kaynaklarının geliştirilmesi ve ortak yatırım fonu kurulmasını içeren unsurlar üzerinde tıkanıklık yaşaması, sürecin geleceğini belirsiz hale getirdi.

Financial Times tarafından görülen anlaşma taslağında, iki ülkenin Ukrayna’da madencilik, enerji ve ilgili teknolojilere yönelik yatırımları artırmak için uygun koşullar yaratmayı amaçladığı ifade ediliyor. Bu çerçevede oluşturulması planlanan yatırım fonu ile Kiev’in yer altı zenginliklerinin daha etkin biçimde ekonomiye kazandırılması hedefleniyordu.

Müzakereler, Kiev’in Trump yönetiminden önemli bir taviz elde etmesiyle ilerlemişti. Anlaşmaya göre, sadece gelecekte verilecek askeri yardımlar ABD'nin anlaşmaya katkısı olarak kabul edilecekti. Bu tavizin alınmasının ardından Ukrayna Başbakan Yardımcısı Yulia Svyrydenko, anlaşmayı ABD Hazine Bakanı Scott Bessent ile imzalamak üzere Washington’a hareket etti. Ancak Ukraynalı yetkililerin aktardığına göre, uçağın havalanmasının hemen ardından anlaşmaya ilişkin ciddi sorunlar ortaya çıktı.

Washington’daki kaynaklar, ABD tarafının Ukrayna’dan hem çerçeve mutabakatını hem de detaylı fon anlaşmasını aynı gün içinde imzalamasını istediğini belirtti. Svyrydenko’ya, ya tüm belgeleri imzalamaya hazır olması ya da ülkesine dönmesi gerektiği yönünde mesaj verildi. Ukrayna ise bu talebe karşı çıktı. Kiev tarafı, fon anlaşmasının Ukrayna parlamentosunun onayına ihtiyaç duyduğunu ve bu nedenle Çarşamba günü her iki belgeyi birden imzalamanın mümkün olmadığını bildirdi.

ABD tarafına yakın bir kaynak, Ukrayna’nın hafta sonu üzerinde uzlaşılmış olan maddeleri yeniden müzakereye açmaya çalıştığını ve bu durumun müzakerelerin tıkanmasına neden olduğunu söyledi. Kaynağa göre, ABD’li üst düzey yetkililer, Ukrayna'nın bu tutumunun şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkesine zarar vereceğinden endişe ediyor. Aynı kaynak, Kiev’in orijinal şartlara dönmesi durumunda anlaşmanın kısa süre içinde imzalanabileceğini de belirtti.

ABD Hazine Bakanlığı sözcüsü, sürecin önemine dikkat çekerek, "Başkan Trump, bunun tam zamanı olduğunu söyledi ve bu hedefe kararlılıkla ilerliyoruz. ABD, bu hayati anlaşmanın hızlıca tamamlanmasına ve Ukrayna’da kalıcı barışın sağlanmasına güçlü destek veriyor" açıklamasını yaptı.

Ukrayna cephesi ise ABD’nin anlatısını reddediyor. Fon anlaşmasının yasal süreç gereği parlamentoda oylanmadan imzalanamayacağına dikkat çeken yetkililer, anlaşmanın dayatma yoluyla hızlandırılmasının mümkün olmadığını vurguladı. Müzakerelere katılan bir Ukraynalı yetkili, Washington’un tavrından rahatsız olduklarını dile getirerek, "Her şeye rağmen bir memnuniyetsizlikleri olacak gibi görünüyor" dedi. Aynı yetkili, çerçeve anlaşmayı imzalamaya hazır olduklarını ancak sürecin başarıyla sonuçlanma ihtimalinin yüzde 50'nin biraz üzerinde olduğunu söyledi.

Ukrayna Başbakanı Denys Shmyhal, aynı gün ulusal televizyona verdiği demeçte, önümüzdeki 24 saat içinde anlaşmanın imzalanmasını umduklarını belirtti. Shmyhal, "Tüm son detayların netleşmesiyle birlikte ilk adımı atmayı umuyoruz" ifadelerini kullandı.

Çerçeve mutabakat, her ne kadar Ukrayna’ya açık güvenlik garantileri içermese de, ABD’nin ülkenin güvenliği, refahı, yeniden inşası ve küresel ekonomik entegrasyonuna olan desteğini somutlaştıran uzun vadeli stratejik bir uyum göstergesi olarak görülüyor.

Anlaşma, Şubat ayında Başkan Trump ile Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski arasında Oval Ofis’te yaşanan ve kamuoyuna yansıyan gerginliğin ardından gelen müzakerelerde önemli bir kırılma noktası olarak değerlendiriliyor. O dönem planlanan imza töreni iptal edilmiş, Trump yönetimi Ukrayna’ya yapılan geçmiş askeri yardımların anlaşma kapsamında kredi olarak sayılmasını talep etmişti. Kiev bu talebi reddetmiş, Trump’ın ekibi ise yalnızca geçmiş yardımların ABD’nin katkısı olarak kabul edileceğini içeren yeni bir teklif sunmuştu.

Ukrayna, bu teklifin kabul edilmediğini, ancak sonrasında yapılan görüşmelerde özellikle "kırmızı çizgilerinin" net bir şekilde iletildiğini ve bu çizgiler çerçevesinde müzakerelerin ilerlediğini belirtiyor. Başbakan Shmyhal, Pazar günü Bessent ile yaptığı toplantının ardından bu çizgilerin kaldırıldığını doğruladı.

Öte yandan, Kiev yönetimi, müzakere sürecinde bir Amerikan hukuk firmasıyla çalışarak daha yapıcı bir pozisyon geliştirmeye çalıştı. Bu iş birliği sonrasında temasların daha olumlu bir çerçeveye oturduğu ifade ediliyor.

Ay başında taraflar, Ukrayna’nın enerji ve doğal kaynak varlıklarına yönelik yatırım fonunu içeren anlaşma konusunda bir niyet zaptı imzalamıştı. Anlaşmanın yürürlüğe girmesi durumunda, ABD’nin yapacağı yeni askeri yardımlar – silah sistemleri, mühimmat, teknoloji veya eğitim bağışları dahil – sermaye katkısı olarak değerlendirilecek.

Başkan Trump, ateşkes görüşmelerinin ilerlememesi nedeniyle duyduğu memnuniyetsizliği son dönemde açıkça ifade ediyor. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, görevinin ilk 100 gününde barış görüşmelerine ciddi katılım sağlayacağı yönündeki beklentilere karşın, Trump bu konuda ciddi kuşkular taşıyor. Geçtiğimiz hafta sonu Vatikan’da Zelenski ile görüşen Trump, “Rusya’nın füze saldırılarından hayal kırıklığına uğradım. Putin’in ateşi kesip bir anlaşmaya imza atmasını istiyorum” açıklamasında bulundu.

Ukrayna ve ABD arasında çerçevesi çizilen bu yeni mutabakat, tarafların geçmişte yaşadığı güven bunalımlarının ardından, ekonomik iş birliği temelinde ilişkilerin yeniden yapılandırılması çabasının bir parçası olarak dikkat çekiyor. Ancak anlaşmanın nihai şekline kavuşması, tarafların hassasiyetlerini dikkate alan daha kapsamlı bir mutabakata ulaşılmasını gerektiriyor.