Finisterre Capital/Diana: En kötü geride kaldı ama ocaktaki iyimserliğin gerisindeyiz
- CNBC-e değerlendirmelerde bulunan Finisterre Capital Kıdemli Makroekonomisti Diana, “En kötü geride kaldı ama ocaktaki iyimserliğin gerisindeyiz” dedi.

Finisterre Capital Kıdemli Makroekonomisti Pasquale Diana, Türkiye piyasalarına ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. CNBC-e Londra Temsilcisi Berfu Güven’in sorularını yanıtlayan Diana’ya göre, mart ayında yaşanan yüksek dalgalanma döneminin ardından Türkiye’de ekonomik göstergelerde gözle görülür bir toparlanma süreci başladı ancak yabancı hala temkinli.
“Mart ayında yaşanan büyük dalgalanma döneminde yerli dolarizasyon artmış, yabancı yatırımcılar tahvilden çıkmış, carry trade işlemleri kapanmış ve Merkez Bankası rezerv kaybı yaşamıştı. Ancak son haftalarda bu olumsuz trendlerin değişmeye başladığını görüyoruz: dolarizasyon durdu, dolar mevduatları yataylaştı, para politikası yerinde biçimde sıkılaştı ve rezervler yeniden inşa edildi. Bunların hepsi cesaret verici. Bu nedenle bana göre şu an için en kötüsü geride kaldı. Ancak ocak ayındaki zirve noktasına kıyasla yatırımcı iyimserliğinde bir miktar azalma olduğunu da kabul etmek gerek. Marttaki siyasi belirsizliklerin hala kısmi bir etkisi var.”
“Yatırımcılar enflasyon düşüşünde tutarlılık görmek istiyor”
Pasquale Diana yatırımcıların hala temkinli olduğunu ve özellikle enflasyonla mücadelede istikrar sinyallerine ihtiyaç duyduğunu vurguladı: “Mayısta iyi bir TÜFE verisi geldi ama devamı gelmeli. Yatırımcıların en çok şüpheyle yaklaştığı alan burası. Eğer burada iyileşme görmeye başlarsak, Türkiye tahvil piyasasına çok daha güçlü yabancı girişleri görebiliriz”
“Tahvil piyasasında 20 milyar dolar var ama potansiyelin hala çok altında”
Yabancı yatırımcıların tahvil piyasasına geri dönüp dönmediğini sorduğumuzda Diana net bir tablo çizdi: “Şu anda sabit getirili menkul kıymetlerde yaklaşık 20 milyar dolar civarında yabancı yatırımı var. Bu, yıl başında 14 milyardı ama hala yılın en yüksek seviyesi olan 33 milyarın çok altında. Türkiye’nin büyüklüğü göz önüne alındığında daha fazlası mümkün.”
“Türkiye’nin rakipleri: Meksika, Güney Afrika, Nijerya”
Yabancı yatırımcının Türkiye yerine nereye yöneldiği sorusuna Diana şu yanıtı verdi: “Kur avantajı açısından Türkiye’nin rakipleri arasında Nijerya ve Mısır var. Tahvil piyasasında ise Meksika, Güney Afrika gibi büyük gelişen piyasalar öne çıkıyor. Ancak yatırımcı tekrar Türkiye’ye dönmek için net bir enflasyon hikayesi ve siyasi kargaşanın azalmasını arıyor”
Merkez Bankası için ‘haziran mı, temmuz mu?’
Diana, 19 Haziran’daki PPK toplantısından ne beklediğini şu sözlerle anlattı: “Politika faizi yüzde 46 ama merkez bankası piyasayı yüzde 49’dan fonluyor. Yani teknik olarak haziranda faiz indirimi yapmadan da gevşeme sağlanabilir. Benim görüşüm, Merkez Bankası faizi indirmeden Temmuz’da bir veri daha görmek isteyebilir. Ancak asıl önemli olan haziran temmuz değil verilen mesajın temkinli kalması.”
Diana yılın ilk yarısında küresel ekonomide yaşanan gelişmeleri ve Türkiye’nin bu denklemdeki yerini de değerlendirdi. Diana’ya göre, ABD-Çin ticaret gerilimiyle birlikte küresel büyüme yavaşlarken, Türkiye iç dinamikleriyle daha dirençli bir profil çizebilir.
“Küresel büyüme yavaşlayacak, ABD resesyonun eşiğinde”
Diana, küresel sanayi üretiminin yılın ilk çeyreğinde önden yüklemeli talep nedeniyle güçlü seyrettiğini ancak bu ivmenin kalıcı olmadığını vurguladı:
“Verimlilik desteklenmişti çünkü şirketler tarife öncesi ithalatı hızlandırdı. Ancak güven endeksleri bozuldu, yılın geri kalanında ABD’de büyüme yüzde 0-1 seviyesine kadar yavaşlayabilir. Küresel ekonomi de buna paralel olarak yavaşlayacak.”
ABD-Çin görüşmeleri: “İyimser olmak için erken, tarifeler artabilir”
Londra’da süren ABD-Çin ticaret görüşmelerine dair soruya Diana temkinli yaklaştı:
“Ben çok ihtiyatlıyım. Tarife haberlerinin önümüzdeki haftalarda biraz daha olumsuz seyredeceğini düşünüyorum. Özellikle ABD yönetimi için tarifeler hem baskı aracı hem de gelir kaynağı. Şimdilik indirildiler ama tamamen ortadan kalkmadılar.”
“Türkiye daha az dışa açık olduğu için daha dayanıklı olabilir”
Diana Türkiye’nin daha çok iç talebe dayalı yapısı nedeniyle küresel şoklara karşı daha dirençli olduğunu belirtti:
“Doğu Avrupa’daki birçok ülkenin dış ticaretin GSYH içindeki payı yüzde 40-50’lerde. Türkiye’de bu oran yüzde 30. Bu içe dönük yapı sayesinde Türkiye, küresel yavaşlamadan görece daha az etkilenebilir.”