Sentetik risk transferi piyasasında büyüme AB bankacılık otoritesini endişelendirdi

Avrupa'nın en büyük finansal düzenleyici kurumlarından biri olan Avrupa Bankacılık Otoritesi (EBA), bankalar arası kredi risklerinin giderek daha karmaşık hale gelen yollarla transfer edilmesinin finansal sistemde "risk çemberleri" yaratabileceği konusunda uyarıda bulundu. Cuma günü yayımlanan detaylı raporda, son yıllarda hızla büyüyen sentetik risk transferi (SRT) piyasasının doğrudan bankacılık sistemi içinde yeni türden sistemik riskler oluşturabileceğine dikkat çekildi.
SRT işlemleri, bir bankanın bilançosunda taşıdığı kredi riskini yatırımcılara devretmesi esasına dayanıyor. Bu modelde yatırımcılar, belirli kredi risklerini üstlenmeleri karşılığında bankalardan düzenli ödeme alıyor. İşlem çoğunlukla menkul kıymetleştirme yoluyla gerçekleşiyor. Ancak EBA, bu işlemler yoluyla bankacılık sisteminden çıktığı varsayılan riskin, dolaylı yollarla yeniden aynı sisteme dönebileceğini ve bunun dikkatle izlenmesi gerektiğini belirtti.
Özellikle bankaların bu tür sentetik ürünleri doğrudan ya da dolaylı olarak finanse eden özel kredi fonlarına ya da diğer banka dışı finansal kuruluşlara yaptığı yatırımların, örtük bir risk taşıyabileceği vurgulandı. EBA bu durumu “risk çemberi” olarak tanımlarken, bir özel fonun bankadan aldığı SRT’lere yatırım yapması, aynı fonun o bankadan fonlama alması halinde sistemde riskin el değiştirmediği, sadece şekil değiştirdiği anlamına gelebilir.
Düzenleyici kurumun bu uyarısı, son dönemde SRT piyasasına yönelik artan küresel incelemenin bir parçası niteliğinde. Uluslararası Para Fonu (IMF) da geçtiğimiz yıl yayımladığı bir analizde, bankaların diğer bankaların ihraç ettiği kredi bağlantılı menkul kıymetleri finanse etmek üzere kredi fonlarına kaldıraç sağladığına dair bulgulara dikkat çekmişti. IMF bu durumu "dönüşümlü işlem riski" olarak tanımlamıştı.
Benzer şekilde, İngiltere Merkez Bankası da Nisan ayında yaptığı açıklamada, bankaların SRT’lerle ilişkili riskleri nasıl sınıflandırdığına ilişkin olarak "tedbirsiz bir yaklaşım" gözlemlediklerini bildirmişti. ABD Merkez Bankası Başkanı Jerome Powell ise Şubat ayında Senato Bankacılık Komitesi’ne verdiği ifadede, bu tür işlemlerin riski gerçekten transfer edip etmediğini "vaka bazında" incelediklerini dile getirmişti.
EBA’nın raporunda, Avrupa Birliği bankalarının ihraç ettiği menkul kıymetleştirmelerin toplamının 1 trilyon avroyu geçtiği, bunun yarısından fazlasının sentetik risk transferi işlemleriyle bağlantılı olduğu belirtildi. Anket sonuçlarına göre, AB genelindeki bankaların yarısından fazlası halihazırda SRT kullanıyor ve dörtte üçü önümüzdeki dönemde bu aracı kullanmayı planlıyor.
SRT’lerin kapsamı da dikkat çekici boyutlara ulaşmış durumda. Bu işlemler, AB bankalarının toplam kredi riskinin yaklaşık %2’sini oluşturuyor. Aktarılan risklerin %30’undan biraz fazlası küçük ve orta ölçekli işletmelere verilen kredilere dayanıyor. Yaklaşık benzer bir oran büyük ölçekli şirket kredilerine aitken, dörtte birlik kısmı ise konut ve ticari ipotek kredilerini kapsıyor.
Bu işlemler, bankaların bilanço yönetimini kolaylaştırmanın yanı sıra, sermaye serbestliği yoluyla hissedarlara daha yüksek dağıtım yapılmasına da olanak tanıyor. EBA verilerine göre, AB bankalarının temettü ve hisse geri alım yoluyla yaptığı toplam ödemelerin bu yıl 92 milyar avroya ulaşması, 2026 yılında ise 108 milyar avroya çıkması bekleniyor. Bu rakamlar, bankaların toplam kârlarının %51’inden %55’ine kadarının hissedarlara dağıtılacağını gösteriyor.
Tüm bu gelişmelere rağmen EBA, Avrupa bankacılık sisteminin genel görünümüne ilişkin olumlu bir tablo çizdi. Kurum, 2024’te sektörün ortalama ortak sermaye kademe 1 oranının %16,1 ile rekor seviyeye yakın kaldığını, yıllık bazda kârların %9 artış gösterdiğini bildirdi. Ancak bununla birlikte, batık kredi oranlarında görülen yükselişin ardından jeopolitik risklerin sektöre yönelik önemli zorluklar doğurabileceği uyarısı da yapıldı.