Altın fiyatlarında yeni rekorlar yolda mı? İşte uzmanların beklentisi
- Altın fiyatları, son dönemde yaşanan sert yükselişle birlikte ons başına 3 bin 500 dolar seviyesine kadar ulaşarak yeni bir rekora imza attı. Trump’ın politikalarındaki belirsizliklerin etkisine işaret eden uzmanlar, fiziki altın talebinin sürmesi, Çin’in agresif altın alımları ve sigorta fonlarının portföylerine altın eklemesinin fiyatlarda yukarı yönlü sert hareketleri beraberinde getirdiğini söyledi.
- Altın fiyatlarında beklenen yeni düzeltmelere karşı yatırımcıların temkinli hareket etmesi gerektiği vurgulanıyor. Cnbce.com'a değerlendirmelerde bulunan uzmanlar, altın için kritik olan teknik seviyeleri paylaştı. Yatırımcılara önemli tavsiyelerde ve uyarılarda bulundu.

Altın, küresel belirsizliklerin gölgesinde yeniden yükselişe geçti. Ons altın fiyatı 3 bin 500 doları test ederek son yılların en yüksek seviyelerine ulaştı. Daha sonra yaşanan bir düşüşle 3 bin 202 dolara kadar geri çekilse de 2 Mayıs'tan bu yana yeniden yükseliş kanalına dönmüş durumda. Uzmanlara göre yükselişi tetikleyen unsurlar arasında Çin’in alımları, fiziki talepteki artış ve Fed üzerindeki siyasi baskılar öne çıkıyor. Ancak piyasalarda beklenen düzeltmelere karşı yatırımcıların temkinli hareket etmesi gerektiği vurgulanıyor. CNBC-e.com’a değerlendirmelerde bulunan Ekonomist Cüneyt Paksoy, İntegral Yatırım Araştırma Müdürü Seda Yalçınkaya Özer ve Stratejist Özgür Hatipoğlu, yatırımcılara önemli tavsiyeler ve uyarılarda bulundu.
“Altında sert yükseliş erken geldi”
Ekonomist Cüneyt Paksoy, altında son dönemde yaşanan sert yükselişin, ons fiyatını 3 bin 500 dolar seviyelerine kadar taşıdığını belirtti. Bu seviyenin uzun vadeli hedefler arasında yer aldığını ifade eden Paksoy, yükselişin beklenenden daha erken gerçekleştiğine dikkat çekti. Trump’ın politikalarındaki belirsizliklerin etkisine işaret eden Paksoy, fiziki altın talebinin sürmesi, Çin’in agresif altın alımları ve sigorta fonlarının portföylerine altın eklemesinin fiyatlarda yukarı yönlü sert hareketleri beraberinde getirdiğini söyledi. 7 Mayıs’ta gerçekleşecek Fed toplantısına işaret eden Paksoy, Trump’ın baskısı nedeniyle Fed’in faiz indirim kararını beklenenden önce masaya getirebilme ihtimalinin altın fiyatları için oldukça kritik olduğunu söyledi. “Bu sebeplerin yanı sıra başka parametreler de var. Fiziksel altın talebinin devam ediyor olması küresel talebin de rekor seviyelere ulaşmasına sebebiyet verdi. Dünya Altın Konseyi’nin 2025 ilk çeyrek raporunda bu durum net olarak belirtildi” dedi. Paksoy, altın takı talebinde ise ciddi bir azalış olduğunu, yüksek fiyatlamalar nedeniyle işlenmiş altın ihracatının ve ithalatının hem Türkiye’de hem de dünyada ağır yara aldığını da önemli bir not olarak paylaştı.
Altında yön yukarı: 2025 hedefi 3 bin 700 dolar
Kısa vadede takip edilmesi gereken teknik seviyeleri de aktaran Paksoy, ons altında yukarıda 3 bin 300-3 bin 350 dolar bandının kalıcı olarak geçilmesinin önemli olduğunun altını çizdi. Paksoy, “Bu seviyeler kalıcı olarak geçilir ise tekrar 3 bin 400 dolar, devamında ise tüm zamanların rekoru olan 3 bin 500 dolar seviyesi test edilebilir. Bu seviyenin de kalıcı olması durumunda 3 bin 600 dolar kuvvetle muhtemel” ifadelerini kullandı. Aşağı da ise 3 bin 250 dolar seviyesine dikkat edilmesi gerektiğinin altını çizen Paksoy, yatırımcılara önemli bir tavsiyede bulundu. 3 bin 250 dolar ve aşağısının alım için fırsat oluşturabileceğini dile getirdi.
2025’in tamamı için de hedef olarak ons altında 3 bin 700 doların masada olduğunu belirten Paksoy, bir senelik perspektifte ise 4 bin 200 dolara kadar bir alan olduğuna dikkat çekti. Altında yukarı yönlü trendin devam edeceğini yineleyen Paksoy, haber akışlarına bağlı olarak altın fiyatlarında zaman zaman düzeltmelerin olabileceğini vurguladı.
Darphane tarafından üretilen ve borsada işlem gören altın s1 sertifikasına da bir parantez açan Paksoy, yatırımcılar tarafından son zamanlarda altın s1 sertifikasına yatırımcıların yoğun ilgisini gördüklerini, bunun nedeninin ise alım-satım arasındaki makas darlığı ve işlem kolaylığı olduğunu ifade etti. Paksoy, ciddi işlem hacminin olduğu altın s1 sertifikası için de aşağı doğru çekilmelerin alım fırsatı oluşturabileceğini ve portföylerde mutlaka altına yer verilmesini sözlerine ekledi.
“Altında yön yukarı, düzeltmeler alım fırsatı”
İntegral yatırım Araştırma Müdürü Seda Yalçınkaya Özer de altın fiyatlarındaki yükselişin, küresel piyasalardaki belirsizlik ortamı ve risk algısıyla desteklendiğini, ons altında ana eğilimin pozitif kalmaya devam ettiğini belirtti. ABD Başkanı Donald Trump’ın tarife politikasını zaman zaman bir pazarlık unsuru haline getirdiğine dikkat çeken Özer, “Her ne kadar kısa vadede daha iyimser bir hava oluşsa da orta ve uzun vadede ‘ABD için adil değilse, dünya için pahalı olur’ yaklaşımının süreceğini düşünüyoruz” dedi. Çin ile ABD arasında hala kapsamlı bir ticaret anlaşmasına varılamamış olmasının piyasalarda çözümsüzlük algısını beslediğini vurgulayan Özer, bu durumun ons altında düzeltme hareketlerine açık bir ortam yarattığını söyledi. Ancak olası geri çekilmelerde, güçlü destek seviyelerinde alım yönlü tepkilerin gelmesinin yüksek bir olasılık olduğunun da altını çizdi. Yatırımcıların kısa vadeli dalgalanmalarda kademeli alım stratejisinin değerlendirilebileceğini ifade eden Özer, Fed’in geçtiğimiz dönemdeki faiz artırım sürecinin piyasalar üzerinde güçlü bir etkisi olduğunu hatırlatan Özer, önümüzdeki dönemde başlaması beklenen faiz indiriminin de benzer bir etki yaratabileceğini dile getirdi. Ancak bu kez sadece Fed kararlarının değil, doların seyrinden Trump’ın ticaret politikalarına, küresel verilerdeki dalgalanmalardan jeopolitik gelişmelere kadar birçok faktörün fiyatlamalar üzerinde belirleyici olacağını söyledi. Özer, “Piyasaların tepkisi artık daha dalgalı, daha karmaşık olacak. Fed elbette etkili olmaya devam edecek, ancak kararlar artık daha çok faktörlü bir denklem içinde değerlendirilecek” diye konuştu.
“Altında temkinli alım dönemi”
Ons ve gram altın fiyatlarında yönü belirleyen unsurların çeşitlenerek etkisini sürdürdüğüne dikkat çeken Özer, Fed’in olası faiz indirim döngüsü, ABD-Çin ticaret gerilimleri, Trump’ın tarife politikaları, siyasi krizler ve jeopolitik risklerdeki değişimlerin fiyatlamalarda belirleyici olmaya devam ettiğini söyledi. Dolar endeksin kalıcı bir düşüş eğiliminin yanı sıra, kontrol edilemeyen küresel enflasyon riski ve özellikle Çin, Hindistan, Rusya gibi ülkelerinin rezerv çeşitlendirme amacıyla altın alımlarını artırmasının da fiyatları destekleyen önemli faktörler arasında olduğunu ifade eden Özer, mevcut risk algısı çerçevesinde portföylerde yüzde 20 ila yüzde 30 arasında altın bulundurmanın uygun bir yaklaşım olabileceğini belirtti. Yeni pozisyon almak isteyen yatırımcıları da uyaran Özer, “Fiyatlarda yaşanabilecek olası düzeltmeleri beklemek ve özellikle rekor seviyelere yakın bölgelerden alıma yönelmemek daha sağlıklı olacaktır” dedi. Piyasalarda belirsizliklerin ve oynaklığın sürdüğü bir döneme girildiğini vurgulayan Özer, temkinli ve kademe kademe ilerleyen alım stratejilerinin yatırımcı açısından daha rasyonel bir tutum olacağını sözlerine ekledi.
Alım için ‘acele etmeyin uyarısı’
Stratejist Özgür Hatipoğlu da altın fiyatlarındaki mevcut seyri değerlendirdi. Ana trendin hala yukarı yönlü olduğunu, altın alımını destekleyen temel dinamiklerin hala geçerliliğini koruduğunu belirten Hatipoğlu, “Ancak yatırım dünyasında eski ve çok önemli bir söz vardır: Para mal satarken değil, mal alırken kazanılır. Bu yüzden doğru zamanda alım yapmak çok kritik” dedi. Altının son dönemde parabolik bir yükseliş sergilediğine dikkat çeken Hatipoğlu, bu sert yükselişin ardından bir düzeltme sürecine girildiğini ifade etti. Bu yükselişe nerede ara verileceğini ya da kar realizasyonunun tam olarak nerede tamamlanacağını öngörmenin şu aşamada oldukça zor olduğunu belirten Hatipoğlu, “Bu nedenle ister daha önce kar almış olsun, ister ilk defa altın yatırımı yapacak olsun, yatırımcıların bir süre daha gelişmeleri izlemesi daha sağlıklı olacaktır” ifadelerini kullandı. Hatipoğlu, teknik olarak ons altında 3 bin 250, 3 bin 140 ve 3 bin 50 dolar seviyelerine geri çekilmelerin destek olarak izlenebileceğini ve bu seviyelerde durulma ihtimalinin bulunduğunu söyledi. Altının temel yükseliş nedenlerinden birinin küresel çapta devam eden ekonomik ve siyasi belirsizlikler olduğunu vurgulayan Hatipoğlu, “Buna bir de faiz beklentilerindeki belirsizlik ve büyüme konusunda hakim olan negatif hava eklenince, altın için çok güçlü bir ortam oluşuyor. Şimdiye kadar fiyatları yukarı taşıyan ana etkenler de zaten bunlardı” dedi. 2025’in dünya ekonomisi açısından Trump etkisiyle çalkantılı başladığına dikkat çeken Hatipoğlu, ancak bu kez dünyanın özellikle de Çin’in Trump’ın oyun planına daha hazırlıklı olduğunu, Çin’in bu süreci önceden çözdüğünü, bu nedenle ABD’nin gümrük tarifeleri konusundaki baskısının önümüzdeki aylarda giderek azalmasını beklediğini dile getirdi. Ticaret savaşlarının tamamen önemini yitirmeyeceğini ancak zamanla etkisinin azalacağına işaret eden Hatipoğlu, 2025’te büyüme kaynaklı endişelerin altına olan ilgiyi artırabileceğini, bu yılın temel temalarından birinin de bu olacağının altını çizdi.
“Yatırımcı dolardan kaçtı, altına yöneldi”
Altınının günümüzde de güvenli liman olma özelliğini koruduğunu vurgulayan Hatipoğlu, son dönemde küresel piyasalarda hakim olan “de-dolarizasyon” ve “Amerikan varlıklarından çıkış” temasının etkisiyle sermaye akışının en çok yöneldiği alanlardan birinin altın olduğuna dikkat çekti. “Normalde altın, Amerikan doları ve ABD tahvilleri birlikte güvenli liman olarak değerlendirilirdi. Ancak son haftalarda yatırımcıların dolara ve tahvillere sırt çevirdiğini, paranın ise ağırlıklı olarak altın, İsviçre Frangı ve Japon Yeni’ne yöneldiğini görüyoruz. Frank piyasası görece sığ olduğu için asıl yükü altın ve Yen taşıyor” değerlendirmesinde bulundu. Altının yalnızca büyük fonları değil, küçük yatırımcıların da sığındığı bir araç olduğunun altını çizen Hatipoğlu, altının erişebilirliğinin, likiditesinin ve farklı sermaye büyüklükleriyle yatırım yapılabilir olması sayesinde her zaman küçük yatırımcının yanında olduğunu, borsaya küsen çok yatırımcı gördüğünü ama altına küsen bir yatırımcıya henüz rastlamadığını, sadece doğru zamanda yatırım yapmanın önemli olduğunun altını çizdi. Önümüzdeki süreçte altının seyrini belirleyecek başlıca etkenin küresel ticaretteki gerginliklerin azalıp azalmayacağı olduğunu söyleyen Hatipoğlu, “Eğer ticaret ortamı rahatlar, büyüme artar, enflasyon düşer ve savaş riskleri azalırsa bu altına olan riskten korunma amaçlı talebi azaltacaktır. Ancak bu sürecin tersi yaşanırsa, yani belirsizlikler ve gerilimler devam ederse, altın uluslararası arenada riskten kaçışın en temel adresi olmayı sürdürecektir” ifadelerini kullandı. Hatipoğlu ayrıca ABD’deki enflasyon ve büyüme beklentilerinin dikkatle takip edilmesi gerektiğinin altını çizdi. Enflasyonun düşmesiyle birlikte büyüme beklentileri toparlanırsa bu da altın talebini zayıflatabileceğini ama mevcut tablonun bu yönde net bir sinyal vermediğini vurguladı.